Bölüm 24-Akay Konaklarına Baskın-

13 4 3
                                    

Güneş'in çığlığı odanın dört bir yanına yankılanırken, Çağın bir adım öne atıldı. Onun gözleri öfke ve endişeyle doluydu, ama Güneş'in isyankâr bakışları daha ağır basıyordu. İkisinin arasında aniden yükselen gerilim, odadaki havayı ağırlaştırmıştı.

Örgüt Başkanı Kenan, derin bir sessizlikle odanın köşesinden yavaş ve tehditkâr adımlarla Güneş'e doğru ilerledi. Herkes onun bu yürüyüşünü takip ederken nefesini tutmuştu. Kenan'ın sesindeki soğukluk, Güneş'in damarlarında yankılandı. "Burada bize hainlik eden biri var, öyle mi?" diye söylenirken bakışları odadaki herkesin üstünden tek tek geçti, ama asıl hedefinin Güneş olduğu belliydi.

Çağın, tüm cesaretini toplayıp bir adım daha atmak istedi ama Güneş, ona bir bakışla durmasını işaret etti. Bu bakışın altında hem hüzün hem de meydan okuma vardı. Güneş, Kenan'ın önünde durduğunda tek bir adım bile geri atmadan dik durdu.

Güneş, söylemek üzere olduğu her şeyi tek nefeste geri yutmuştu. Gerçekleri şimdi açıklamanın doğru olmayacağını çok iyi biliyordu. Örgütün içinde olduğu bu durumun ne kadar tehlikeli olduğunun farkındaydı. Şimdi sessiz kalmak, doğru anı beklemek zorundaydı.

Kenan, ağır adımlarla Güneş'e yaklaşmaya devam etti. Yüzündeki ifadesiz bakışlar, Güneş'in zihninde yankılanan sessiz bir tehdit gibiydi. "Sağ kolunu aç," diye emretti, sesi tıpkı bir hüküm gibi ağır ve katıydı.

Güneş, istemese de boyun eğmek zorundaydı. Onun burada yer alması, Akaylar arasındaki çekişmeyi daha karmaşık hale getirecek, ancak kendi hayatta kalışının ve planının bir parçası yapacaktı. Yavaşça sağ kolunu sıyırdı, Kenan'ın mührü için hazırlık yaptı. Bu sembol, kendisini Akay ailesi ve Yarasa örgütüne bağlayan bir mühür olacaktı. Güneş'in içi titriyordu; bu mühür, onu bağlayan zincirlerden sadece biriydi O sırada, Çağın birkaç adım daha atmış ve neredeyse yanlarına gelmişti. Güneş'in bakışları bir an için onunla buluştu. Çağın'ın gözlerinde bir mücadele vardı; ne Güneş'i bu duruma teslim etmek istiyordu, ne de müdahale ederek hem kendi hem de onun hayatını tehlikeye atmak istiyordu.

Kenan, elindeki mühürle Güneş'in koluna yaklaştığında, odadaki gerilim zirveye ulaşmıştı. Güneş, bu anın kaderini belirleyeceğini biliyordu, ama sessiz kaldı. Zamanı geldiğinde, gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatacaktı—ama o an, bu an değildi. Kızgın demirle dövülen mühür, Güneş'in sağ koluna acıyla yapıştı. O an, derisinden çıkan duman ve yanık kokusu odanın içinde yayıldı. Güneş, acıdan çığlık atmamak için kendini zorladı, ama bu ıstıraba direnemedi. Sesi, odanın her köşesine ulaştı ve orada bulunan herkes bu çığlıkta sadece fiziksel acıyı değil, ruhundaki derin çatışmayı da hissetti.

Çağın, Güneş'in gözyaşlarının sessizce süzüldüğünü fark ettiğinde, içinde dayanılmaz bir ağırlık hissetti. Güneş'in acısına şahit olmak, onu savunmasız bırakıyordu, ama hiçbir şey yapamamanın çaresizliği yüreğine saplanan bir hançer gibi hissediliyordu. Gözleri, Güneş'in yanık izine kilitlenmişti. Bu mühür, sadece onun bedenine değil, ruhuna da vurulmuş bir pranga gibiydi.

Odanın dört bir yanında duran Akay ailesi üyeleri, sırayla Güneş'e bakıyorlardı. Her birinin gözlerinde hem bir ukde hem de korku vardı. Dışarıdan bakıldığında bir güç gösterisi gibi görünen bu ayinle, aslında hepsinin içinde derin bir kaygıya dönüşmüştü. Yeni bir üye kazanmak, yeni bir tehlikeyi de beraberinde getirebilirdi. Onlar için Güneş'i kabul etmek, bir kurban vermekten daha büyük bir risk gibi görünüyordu

Güneş, kolundaki mühürle odanın ortasında dururken, sessiz bir savaşın tam merkezindeydi. Kenan ve diğerleri onun üzerine mühür vurmuş olabilirlerdi, ama Güneş'in ruhu hala özgürdü. Bu mühür, onu sindirmeye yetmeyecekti. Ne de olsa onun asıl planı daha yeni başlıyordu. Tenine işleyen kızgın demirin acısıyla halsiz ve bitap düşen Güneş, gözlerinde kararını hissetti. Son gücüyle, kendini çıplak zemine bıraktı. Birkaç adım sonra salona getirilen Taha, birazdan göreceği dehşetten habersizdi. Taha, Metinler ailesiyle olan bağını tamamen koparmamıştı. Başına gelen felaketleri olay gecesi, ailesine iletebilmeyi başarmıştı.

SEÇKİNLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin