<>
Karanlık bir kış akşamında mağarayı aydınlatan tek şey yakılmış ateşti. Ay ışığı bile bu mağarayı aydınlatmayı es geçiyordu.
Ellerini yaktığı ateşe uzatmış ısınmasını bekleyen genç kadın soğuktan kızarmış burnunu görmese bile kırmızının farklı bir tonunu yüzünde taşıdığını biliyordu.
Genç kadının bugün doğum günüydü fakat bundan haberi yoktu çünkü gün ve ay kavramını dağlara çıktığı ilk yıldan yitirmişti.
Aynı zamanda o dağlara çıkıp şehiri terk edeli de beş yıl oluyordu fakat o doğum gününün bugün olduğunu bilmediği gibi bunu da bilmese de yakın zamanda beş yılın tamamlanacak olmasını tahmin yürüterek hesaplayabiliyordu.
Yirmi dokuz yaşına girmişti genç kadın fakat bu zamana kadar sırtını yaslayabilecek kadar güvendiği tek bir şey olmuştu o da vatanıydı ve o bunun için ölümüne kadar savaşmaktan hiç çekinmemişti.
Ellerini daha çok ateşe uzattığında ateşin yanmış kokusunu içine çekercesine derin bir nefes aldı. Bu kokuyu kan kokusu kadar seviyordu.
Seneler önce kaçıp gitmişti, arakasından kovalayan her şeyi bırakarak.
Timi şehit edildikten sonra onu tutan olmamıştı çünkü. Çıkmıştı dağlara göstermişti intikamını ve şimdi ise dağlarda konuşulan tek şey genç kadının gerçek kimliği bilinmez lakabıydı. Tilki...
O çok sinsiydi.Ateşin kokusunu bir kez daha içine çektiğinde gözünü mağaranın dışında hafif yağan kara çevirdi. Ve nefesini sertçe bıraktı.
Tilki yaşamak ya da ölmek için değildi dağda. O vatanını yaşatmak için çıkmıştı dağa, onun tek sinsiliği vatanınaydı...
<>
YOU ARE READING
GÜN
Ficción GeneralTilki yaşamak ya da ölmek için değildi dağda. O vatanını yaşatmak için çıkmıştı dağa, onun tek sinsiliği vatanınaydı... 'Gün' adındaki ilk kurgudur... Gerçek ailem+askeri kurgudur...