İki donsuz elele verip erkenden akşam yemeğine inmiştik. İkimiz de kurt gibi açtık. Ana restoran oldukça büyüktü ve pek kimse yoktu ortalarda. Açık büfeden nefis yemekler seçip her Türk gibi tabaklarımızı tepeleme doldurduktan sonra gözden ırak bir köşe seçtik kendimize. Ama garsonun gözünden kaçamamıştık. Gelip ne içmek istediğimizi sordu. Ben bir şekersiz kola ısmarlamıştım, Adem ayran içeceğini söylemişti. İkimizin de bu akşam içki içmeye niyeti yok gibiydi. En azından içmeye başlamayı geciktirmek istiyorduk.
Ama yemekten sonra otelin büyük lobisindeki şık barı, barın önündeki geniş salonda piyano çalan genç kadını görünce biraz orada oturmadan ve birer içki ısmarlamadan edememiştik. Geniş rahat koltuklardan üç kişilik olan bir tanesine yerleşmiş, ben Sex On The Beach adlı bir kokteyl içerken sevdiğim de cin tonik istemişti.
İyice Adem'e sokulmuştum. o da bir kolunu omuzumdan atmış, diğer eliyle de benim kucağımdaki elimi tutmuştu. Piyanist ince uzun, çok alımlı sarışın bir kadındı. Siyah düz kadifeden maksi etekli şık bir gece kıyafeti de giymişti. Popüler caz şarkıları çalıyordu. Oldukça da iyi çalıyordu, yazık ki bizden başka izleyen de, alkışlayan da yoktu.
Güzel müzik, gecenin karanlığında ışıldayan deniz manzarası, sevdiğinin kollarında olmak çok hoştu. Aşk bu işte, diye düşündüm. Biraz daha sokuldum sevdiğime, yanağına bir öpücük kondurdum. "Odamıza gidiyorum canım!" dedim. "Sen bir kadeh daha içerken, ben geceye hazırlanacağım. Sakın ben çağırmadan gelme!"
Planı garantiye almak için odaya doğru giderken bara uğramış, barmene bir içki ısmarlamıştım Adem'im için.
Niyetim hem annemle günlük konuşmamı yapıp, dün geceki kazaya uğramamak hem de sevgilim için geceye hazırlanmaktı. Güzelce yıkanacak, misler kokacak, süslenip makyaj yapacak ve benim için aldığı gül kurusu yarı transparan geceliği giyecektim.
Neyse ki planlarım aksamadan yürüdü. Annemin önemli bir toplantısı vardı, bu nedenle kısaca selamlaşmakla yetinip, yani on dakika kadar konuşup yarın görüşmek üzere deyip telefonu kapamıştık. Saçımı ıslatmadan güzelce banyomu almış, kokularımı sürmüş, makyajımı yapmıştım.
Ne kadar cesur ve istekli olsam da geceliği giymek benim için sorun teşkil ediyordu. Cesaret edemiyordum. Keşke bir kadeh daha içseydim, diye geçirdim aklımdan ama bu geceyi tamamen ayık ve her şeyi hissederek yaşamak istiyordum. Adem ilkim olacaktı. İlkimi nasıl yaşadıysam da öyle anımsamalıydım, sarhoş kafayla değil.
Geceliğin altına kesinlikle tanga bir külot gerekliydi. Normal külot uygun olmuyordu, biliyordum. Zaten bir türlü kurumamıştı külotlarım. Külotsuz da çok hoş bir görünüm vardı ama ben bu görünümümden utanıyordum. Jartiyer ve naylon çorap olsaydı, harika olurdu. Adem'e yükledim yine suçu. Geceliği alırken diğer aksesuarları, tanga külotu, jartiyeri de almalıydı, diye söylendim. Işıkları azaltmak bir çözüm olabilirdi. Sadece yatağın başucundaki gece lambasını açık bıraktım. Böyle çok daha romantik bir hava oluşmuştu ama gecelik öyle şeffaftı ki herşeyim ortadaydı. En değerli şeylerim...
Çözüm olarak yatağa girmeyi, örtüyü üzerime çekmeyi buldum. Zaten sevdiğim, "Ne zaman hazır olacaksın! Ne bitmez banyo! Sıkıldım artık," diye mesaj atmıştı. "Bekliyorum aşkım!" diye cevapladım.
Fazla da bekletmedi iki dakika geçmişti ki kapı tıklatıldı. Tabii ki kalkıp kapıyı açmadım, nasılsa anahtarı vardı. Sabırsız adamın kapının arkasında homurdandığını duyuyordum. Oralı olmadım. Aksine gözlerimi yumup uyuyormuş gibi yaptım.
Adem beni uyandırmamaya çalışarak yanıma yaklaşıyordu. O anda "Son gecemiz de böyle geçecekmiş! Tüh!" diye düşünüyormuş. Ama yanıma geldiğinde "Bu fırsat kaçmaz" diye düşünmüş. Beni uykuda sevmeye karar vermiş. Bu kez de üzerimdeki örtüyü alıp almamak konusunda tereddüte düşmüş. Sonra örtünün altında ucu görünen ayaklarıma gözleri takılmış. "Buradan başlayabilirim" diye geçirmiş içinde. Ayakucuma, yere çömelmiş.
Ayak parmaklarıma dokunan parmak uçlarını hissetmek bile içimdeki koru alevlendirmek için yeterliydi. Hazırdım sevdiğime, özlemle bekliyordum. Sıcacık eli ayak bileğimden baldırıma doğru kayarken ıslak dudakları da ayağımın üzerini ve tabanımı, ayak parmaklarımı öpüyordu. Ayaklarımı öpüp, bacağımı okşarken boşta kalan eliyle de üzerimdeki örtüyü yavaşça çekiyordu.
Neredeyse belime kadar sıyrılmıştı örtü. Bacaklarım gözler önündeydi şimdi. Ben ellerim başımın altında hafif yan yatıyordum ve Adem öpüp sevmeye devam ederken pozisyonumu hiç bozmamıştım.
Adem öpe öpe dizlerimin arkasına gelmişti. Oradan yukarı doğru çıkarken bir yandan da zaten çok kısa olan geceliğin eteğini yukarı doğru kıvırıyordu. İçimdeki ateşle birlikte arzu da büyüyordu. En gizli, kimseciklerin göremeyeceği yerlerimi sunmak istiyordum sevgilime. Fark ettirmemeye çalışarak, sanki uykuda olmuş gibi birazcık döndüm, sırt üstü hale geldim. Artık en gizlim gözlerinin önündeydi.
Önce derin derin nefesler alarak kokladı. "Canımmm!" diye memnuniyetini belirtti. Dizlerimden yukarı doğru öperek ilerlerken elleri de karnımdan göğüslerime yöneliyordu. Bedenimin her yerini keşfetme arzusuyla, acele etmeden hareket ediyordu.
Bacaklarımın iç kısımlarını öperken bir eli aşağıya, önce belime, sonra kalçama yönelmiş, avuçlayıp sıkmaya başlamıştı. Aynı şekilde diğer eli de yukarıları dolaşıyor, zaten kabarmış olan uçları sıkıp çekiştirerek içimdeki ateşi bitimsiz bir volkan haline getiriyordu. Artık bedenim hükmümden çıkmış, onun dokunuşları ve öpüşleri ile tepki vermeye, benim iradem dışında kıpırdanmaya başlamıştı. Uyuyor numarasını daha fazla sürdüremeyecektim.
Tenime değen nefesi adeta bir uyarıcıydı. Duramayacaktım artık. Sevdiğimi yukarı doğru çekerken kollarım ve bacaklarımla sardım. Hemen dudaklarımız buluştu. Ardından kasıklarımız birbirini buldu.
Acele mi ediyoruz, diye düşünmedim bile. Kendiliğinden bir hareketle tek vücut olmuştuk. Dudağımda dudağını, omzumda omzunu, göğsümde göğsünü, karnımda karnını, kasığımda kasığını, bacaklarımda bacaklarını, ayaklarımda ayaklarını, kollarımın arasında tüm bedenini ve tüm benliğimle içiçe geçmiş bedenlerimizi hissederken beklenen şey kendiliğinden oluvermişti. İlk anda acı duyacağımı düşünüyordum ama bedenlerimiz, karanlıklarımız birbirini öyle bekliyordu ki sanki her zaman yapıyormuşuz gibi kolayca aşmıştı duvarları Adem.
Bir ah, bir "dur canımı acıtıyorsun" bile çıkmamıştı ağzımdan. Canım acıdıysa bile farkında değildim. Adem, ilkim olmadığından şüphelenebilirdi ama öyle bir haldeydim ki böyle ayrıntıları düşünecek halim olmadığı gibi numara da yapamazdım.
Adem temkinliydi ve acele etmeden, durarak, yavaşça darbeler atarak ilerliyordu. Sanki çok doğalmış gibi beni öpüp sevmeye devam ederek yapıyordu ne yapıyorsa. Ben gözlerimi kapamış anı hissetmeye çalışıyordum ama daha çok hissettiğim bedenimde dolaşan elleri, dudaklarımı öpen dudaklarıydı, ancak arada belli belirsiz o da darbelerde hissediyordum gelişmeleri.
Hazza teslim olmuştum, Adem'in her yaptığını çok yoğun bir biçimde hem ruhumda hem bedenimde hissediyordum. Boynumun en kuytu yerini önce öpüp sonra ısırırken karanlıklarımdaki son darbenin vereceği acıyı fark etmememi sağlamak istiyordu sanki. Boynumu ısırışının acısından o son darbeyi duymayacaktım. Aksine ben o acıyı, sızıyı, her neyse onu tamamen hissetmek istiyordum. Hissettim de.
Adem de gözümün yaşarmasını fark etmiş, bir an geri çekilmiş "Canın çok acımadı değil mi?" diye sormuştu tedirgin bir sesle. Gözlerimi açmadan "Çok güzel devam et! Hissetmek istiyorum" demiştim. Arzum daha da hızlanmasıydı ama o ilkimin keyfini sürebilmem için olsa gerek nazikçe davranmaya, yavaş hareket etmeye devam ediyordu. Ama benim bedenimi durdurmam mümkün değildi artık. Kalçam kendiliğinden darbelere karşılık vermekle kalmıyor, içimin ısısı kasıklarıma doğru aktıkça hızı da artıyordu. Adem'in yapması gereken o hıza karşılık vermekti, onu da yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Dahil (Tamamlandı)
General FictionÜniversiteli bir genç kızla evli bir adam Tumblr'da tanışırlar... Sonrası aşk mıdır? Yoksa büyük bir hüzün mü? Hayat onları "Her şey dahil" bir otele atınca, tüm soruların cevapları ortaya çıkar. YAŞANMIŞ BİR HİKAYE. ABARTMADAN, DEĞİŞTİRMEDEN HER Ş...