O güzel aşk gecesi hiç bitmesin isterdim ama her güzel şey gibi o da bitecek, sabah çantalarımızı alıp oteli terk edecektik. İki kısa gündü yaşadığımız ve tabii ki ikimize de yetmemişti. Son anları, son dakikaları bile öpüşüp sevişerek değerlendirmek istiyorduk.
Gece ilkimi yaşadıktan sonra Adem beni uyumaya bırakmıştı. Sanırım bunun psikolojime iyi geleceğini düşünüyordu. Uzun uzun sevişememiştik. Onun gibi ben de kendimi çok yorgun hissediyordum. Ama niyetim sabaha kadar uyumak değildi. Bir saat dinlensem yetecekti. Zamanımızın tükenmekte olduğunun farkındaydım ve son saatleri en iyi şekilde yaşamalıydım.
Bir saat demiştim ama iki saat sonra ancak gözlerimi açabilmiştim o da ince bir sızı gibi bir karın ağrısı ile. Çok çişim gelmişti. Ben banyoya koşarken Adem derin bir uykudaydı. Çişimi yapmış, ilkimden kalan izleri güzelce yıkamış, belden aşağımı sabunlamış, mis gibi kokmasını sağlamıştım. Çarşafı da biraz silmem gerekti.
Adem'in bana yaptıklarını şimdi ben ona yapacaktım. Sırtüstü, kollarını göbeğinde birleştirmiş vaziyette uyuyordu. Üzerinden örtüyü çektiğimi bile fark etmemişti. Çırılçıplaktı. O güzel beden her şeyiyle gözlerimin önündeydi. Özgürce dokunabilir, inceleyebilir ve öpüp sevebilirdim. Bir başkasının bedenine sahip olmak böyle bir duygu olmalıydı. Bir çok kadın erkek vücudunu sevmez, ona bakmak, incelemek istemez. Ben de bu fikirdeyimdir, erkeklerin beden yapısını çirkin bulurum ama bu beden bana, sevgilime aitti. Sevginin yanında müthiş bir de şefkat duygusu ile ona bakıyor, heyecanla dokunmak istiyordum.
Yanına oturmuştum. Bir yandan omuzlarını, kollarını okşarken diğer yandan vücuduna küçük öpücükler konduruyordum. Boynuna, omuzlarına doğru geldiğimde artık daha fazla dayanamamış, beni sarıp kendine çekmiş, dudaklarıma yumulmuştu. Öpüşmeye devam ederken üzerine doğru kaymış, daha önce onun yaptığını yapıp bedenlerimiz tamamen temas haline gelecek şekilde ağırlığımı vermiştim. Saçlarımı iki eliyle okşayıp yana çektikten sonra öpmeye başlamıştı. Bir eli kalçamda, diğeri göğsümdeydi. Ben de onu öpüp okşuyordum.
Biz zevkin ve hazzın doruklarında dolaşırken gün doğmaya başlamıştı. Günün ilk ışıkları odamıza gelmiş, bedenlerimiz üzerinde dolaşıyordu. Ata biner gibi Adem'in belinin üzerine oturmuştum. Dizlerimin üzerinde yaylanır, hazzı kasıklarımdan tüm bedenimin her zerresine iletirken sırtımı okşayan gün ışığını hissediyordum. Gün ışığı aynı zamanda bir uyarı gibi gelmişti. Zamanımız bitmek üzereydi. Oysa ben daha sevdiğimle birlikte banyo yapmak istiyordum.
Gözlerimi kapadım, iki elimle göğsünden, dizlerimle yataktan güç alarak hızımı artırıp yaylanmaya başladım, bedenimi serbest bıraktım. Hızın artması ile o da ataklarını artırmıştı. Kasığımın göbeğine her deyişinde ileri doğru sertçe belini kaldırarak karşılık veriyordu. Bedenim tamamen kontrolümden çıkmıştı ve hazzın en üst noktasına ulaşıyordu. Bir-iki hamle daha yetti. Müthiş bir haz titremesi ile vücudum sarsılırken doruğu buldum. Kendimi yatağa onun yanına attım.
Adem doymak bilmiyordu. Bu kez de bana arkadan sarılmış, yavaş yavaş okşayarak havaya sokmaya çalışıyordu. Son saatlerimizi yatakta tamamlamayı düşünüyordu sanırım ama ben banyo fantezimi hayata geçirmek istiyordum.
Bir hamlede yataktan fırladım. Adem soran gözlerle bakıyordu. Rahatsız mı ettim diye soran bir hali vardı. Gülümsedim. Burnunun ucuna bir öpücük kondurdum, elinden tutup yattığı yerden kaldırdım, banyoya doğru koşmaya başladım.
Aslında fantezim küvetteydi ama küveti dolduracak zaman yoktu. O kadar bekleyemezdik. Hızlı karar vermem gerekiyordu. Duşta da bir şeyler yapılabilir, diye düşündüm. Duşakabin gayet genişti. İki kişi rahatlıkla sığabiliyordu. Suyu ayarlamak biraz zaman aldı ama o zamanı da Adem iyi değerlendirdi, ben suyu ayarlamaya uğraşırken beni öpüp sevmeyi ihmal etmedi. Su istediğim sıcaklığa gelince avuçlarımızı şampuanla doldurup birbirimizin vücutlarını okşamaya başladık. Su uykumu almış, diriltmişti, Bu okşamalar da içimdeki ateşi tekrar alevlendirmeye başlamıştı.
Adem beni yiyip bitiriyordu. Gözlerimi kapamış kendimi tamamen ona bırakmıştım. Tenime dokunan dudaklarını, ellerini, parmak uçlarını hissediyordum ve her saniye ateşim artıyordu. Gözlerimi açtım. Sevdiğime sarılıp yaptıklarına aynen karşılık vermeye başladım.
Birbirimize sıksıkı sarılmıştık, tenlerimiz adeta kaynaşmıştı. Onu kendimde, kendimi onda hissediyordum. Böyle bir şey hiç yaşamamıştım. Adem'le seviştikçe şehvetim artıyor, onu daha çok istiyordum. Ama ayrılık vakti de yakındı. İçimi birden keder basmıştı. hem şehvetle sevişiyor hem de ağlıyordum.
Adem şehvetin doruğuna varmak üzere olduğu için önce bu halimi fark etmemişti. Sırtımı duvara dayamış, bacaklarımı iki eliyle kaldırıp kasıklarıma bastırmaya başlamıştı. Bacaklarımı sarıp işini kolaylaştırmıştım ama uzun süre beni öyle tutması pek mümkün değildi. Zaten sımsıkı sarılınca yüz yüze gelmiş ve ağladığımı da fark etmişti nihayet.
"Sen ağlıyorsun" deyip durup geri çekilmek istedi ama izin vermedim. Bacaklarımı, kollarımı bedenine sıkıca sardım. O da vücudunu bana iyice bastırarak elleriyle kalçalarımı avuçlayıp beni düşmeme izin vermeden ikimizi de doruğa ulaştırdı.
İkimiz de çok yorulmuştuk. Bir an duşakabinin zeminine çöktük. Yer ıslak ve soğuktu, orada öylece yatmak mümkün değildi. Beni kucaklayıp doğruca yatağa götürdü, sonra da yanıma yattı, sımsıkı sarılıp tüm sıcaklığını bana vermeye çalıştı. Ama o da üşümüştü. Örtüyü üzerimize çekip ısınmaya çalışırken telefonun zili çaldı.
Ne onun ne de benim cep telefonumun sesi değildi duyulan. Başucumuzdaki komidinin üzerindeki telefondu çalan. Biraz tedirgin olmuştuk. Adem "Açayım mı?" diye sorarak bana baktı. Gözlerimi kapayıp "Aç" diye onayladım.
Ahizeyi aldı ama nedense konuşmadan bana uzattı. Telefonda tatlı sesli bir adam vardı. Nazik nazik konuşup odaları 12'ye kadar boşaltmamız gerektiğini ama saatin 12:30 olmasına rağmen boşaltmadığımızı söyledi ve "Geç check out yapmak ister misiniz?" diye sordu.
Bu laf üzerine aklım başıma geldi. Acele etmezsek uçağı kaçıracaktık. "Bize yarım saat müsaade edin odayı boşaltalım" dedim. "Tabii ki, ne kadar isterseniz kalabilirsiniz" diye cevap verdi.
Yıldırım hızıyla toparlanırken bizi havaalanına götürecek araçtan haber gelmediği aklıma geldi. Telefonum sessizde olduğu için duymamışım, araç gelmiş otelin kapısında bekliyormuş.
Çoktan hazır olan Adem, elinde sırt çantası beni izliyordu. Giysilerimi yine etrafa saçmıştım. O beni izlerken hem toparlanıyor, hem de giyiniyordum. Gözlerinin üzerimde olduğunu fark edince bir tuhaf oldum. Kollarına atladım, ağlamaya başladım. "Ne olur gitmeyelim. Hep burada kalalım" diye yalvardım.
Adem ne diyecek? "Yine buluşacağız yavrum. Merak etme, her şeyi yoluna koyacağım" gibi laflar etti, sırtımı şefkatle okşar, beni teskin etmeye çalışırken. İnanmak istiyordum ama inanamıyordum. Ankara'ya döndüğümüzde o evine gidecekti ben evime. Bir daha görüşmemiz pek olası değildi. Ama bunu mümkün kılabilirdik. İstersek yapardık, inanıyordum.
Havaalanına gidene kadar Adem'imin kolları arasında oturup, başımı göğsüne dayayıp bir daha nasıl buluşacağımızın hayallerini kurmuştum. O da benim hayallerimi desteklemişti.
Uçak yolculuğu nasıl geçti bilmiyorum. Korktuğumu bile anımsamamış, sevdiğime sımsıkı sarılıp son anların tadını çıkarmaya çalışmıştım. Ama Adem, çevreden göreceklerini düşünüp rahatsızdı bu halden. Onun rahatsızlığı, çekingenliği de aşkımızın tatilde kalacağının ilk işaretleri gibiydi. İnanmak istemiyordum ama kafamın bir köşesinde "Bir daha görüşemeyeceksiniz!" diyen bir ses uğulduyordu.
Ankara'ya, Esenboğa havaalanına indiğimizde Adem iyice durgunlaşmış, düşünceli bir hal almıştı. Benim sözlerimi duymuyor, belirgin bir şekilde benden uzak durmaya çalışıyordu. Eve bırakmayı bile teklif etmedi. Beni ilk gördüğü taksiye bindirdi. Yanağından bile zorla öptüm.
Bu hallerini evde başına gelecekleri düşünmesine yordum. Zorlamadım ama yine de takside göz yaşlarım sel olup aktı. Taksici amcanın bile dikkatini çekmişti. "Bir yakınınız mı vefat etti! Başınız sağ olsun!" dedi.
"Evet dedim, sevgilimi kaybettim!"
"Vah vah... Ne zaman, dedi."
"Demin" dedim.
S O N
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Dahil (Tamamlandı)
General FictionÜniversiteli bir genç kızla evli bir adam Tumblr'da tanışırlar... Sonrası aşk mıdır? Yoksa büyük bir hüzün mü? Hayat onları "Her şey dahil" bir otele atınca, tüm soruların cevapları ortaya çıkar. YAŞANMIŞ BİR HİKAYE. ABARTMADAN, DEĞİŞTİRMEDEN HER Ş...