Odamın kapısına gelmiştik. Bir an durup baktım. Adem içeri çağırmamı beklediğini belirten bir bakışla bakıyordu. Bakışları hem masum hem de şehvetliydi. Şimdi de kedi olan oydu. Kedilerin evden içeri kabul edilmek istediklerinde takındıkları hali takınmıştı, istemem ama yan cebime koy hali. Ama bir genç kız olarak o kadar da cüretkâr olamazdım. Hallerimden, tavırlarımdan neyi isteyip neyi istemediğimi anlaması gerekirdi. Ne kadar istekli olsam da "Odama gel!" diyemezdim, utanırdım.Onun anlaması, bir teklif yapması gerekirdi. "Birlikte birer çay içsek, kendimize geliriz" diyebilirdi örneğin. Ama dut yemiş bülbüle dönüvermişti.
Adem'in bir teklifte bulunamayacağını anlamıştım. Zaten kendimi çok yorgun hissediyordum. En uygunu güzel bir duş alıp, hemen yatağa atmaktı kendimi. Son bir kez daha baktım başımı çevirip, omzumun üzerinden ve "iyi geceler" deyip odaya girdim.
Benim iyi gecelerimi duyunca kaşları çatılmış, gözleri nemlenmişti. Üzgün bir halde odasına gitti. Kapının sertçe kapanış sesini duydum, iyice canı sıkılmıştır, diye düşündüm. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Çapkın değildim, çapkın bile olsam o teklifi yine de erkeğin yapması gerekirdi. Hiç çapkınlık yapmamış, hele ki genç bir kız asla olmamış hayatında, diye düşündüm. Karısıyla da görücü usulü evlenmiş olmalı, bu çekingenlikle ancak öyle evlenebilmiştir. Belki de karısı girişken biridir, bunun pısırıklığını anlayınca "Ne kadar beklesem de bana evlenme teklif edemeyecek, bari ben söyleyeyim" demiştir.
Bu düşüncelerle banyoya girmiş, hızlıca soyunup üzerimdekileri yere atmış, hemen duş bölümüne girip sıcak suyu açmıştım. Banyo oldukça genişti. Bir kenarda jakuzili küvet, diğer yanda da oldukça geniş duş bölümü vardı.
Uzun uzun yıkanmış, bol bol sabunlanmış, içkinin verdiği uyuşukluğu atmıştım. Banyonun kapısının arkasına asılmış bornozlardan kadın için olanın giymiş, odaya geçmiştim. "Bakalım Adem yarın sabah nasıl bir hamle yapacak," diye düşünürken, bir yandan da kurulanıyordum. Tam o sırada odalarımızı birbirine bağlayan ara kapının zorlandığını hissettim. Yan odada Adem'in olduğunu bilmeme rağmen heyecanlanmış, biraz da korkmuştum.
Kapıyı açamayacağını anlayınca "tık tık..." çalmıştı. Kapıyı açmak için zorlaması biraz sinirlendirmişti beni. Demek kapı açık olsa izin istemeden giriverecekti içeri!
Soğuk bir sesle "ne var?" demişim, Bir an hiç ses çıkmadı. Sanırım sorum onu şaşırtmıştı. Sonra çekingen bir sesle "Açar mısın?" dedi.
Sesindeki tedirginlik beni şaşırtmış ve kafamın karışmasına neden olmuştu. Sanki çok bekletmişim gibi bir hisse kapılıp üzerime bir şey giymeyi akıl etmeden, bornozla kapıyı açmıştım.
Adem'in elinde bir paket ve bir mücevher kutusu vardı. Bir şeyler planlamış gibiydi. Bu planlı halde bir sinsilik hissetmiştim. Hediye verip beni kandırmayı düşünüyordu sanırım. O kadar saf değilim, diye geçirdim içimden. Adem'i de, bana uzatmak için hazırladığı hediyeleri de görmezden gelip, kapıyı açık bırakıp aynanın karşısına geçmiştim. Elimde fırçam, numaradan saçımı tarar gibi yaparken Adem'i kolluyordum, ne yapacak, diye.
Adem kızdığımı anlamış olmalı ki ürkek adımlarla gelmiş, paketi uzatıyor arkamdan. Aynada bakışlarımız buluşuyor. "Bu ne?", diyorum, biraz şaşkın, bolca kızgın bir ses tonuyla. "Aç, bak!" diyor Adem.
Adem en sevdiğim renkte, gül kurusu, yarı transparan bir gecelik almış. Ama ben gecelik sevmiyorum ki... Hele böyle yarı şeffaf ve de fantazilik şeyleri hiç sevmiyorum. Rengini sevsem de kendisini sevmediğim için kuru bir şekilde teşekkür edip geceliği yatağın üzerine atmıştım. Bu hediyenin anlamını anlamaya çalışıyorum bir yandan da.
Adem usulca sokuluyor arkamdan ve kutusundan çıkardığı kolyeyi boynuma takıyor.
"Bu ne?" diyorum şaşkın bir halde. Adem önceki hediyesi gibi bu da reddedilecek diye korkarak, ürkek sesle, "İçimden geldi, seversin diye düşündüm" diyor. "Öyleyse takacağım" diye cevap vermiştim. Kolyeyi beğenmiştim gerçekten. Gereksiz bir şekilde de heyecanlanmıştım sanırım. O kadar yıkanmama rağmen sarhoşluğu tam üzerimden atamamış olmalıyım. Öyle sarsakça dönmüşüm ki bornozun önü açılıvermişti.
Adem iyi bir adamdı neyse ki, durumu fark eder etmez gözlerini kaparken başını da çevirmişti. Ben de duruma anında ayılmış, hızlı bir hareketle bornozumun önünü kapamış, kemerini sıkıca bağlamıştım, bir daha böyle bir kaza olmasın diye.
Adem tomurcuklanmış şeylerimi görmüş ilk anda, o nedenle göğüs yapımı tam inceleyememiş. Aşağılara inmiş gözleri, harika bel kıvrımımın tam ortasında bir mücevher gibi duran göbek deliğim çok tahrik ediciymiş. Sonra az aşağılara kadar inmiş gözleri ve iki üç gün önce traş edildiği belli olan kasıklarıma takılmış. Uç vermiş kıllar heyecan vericiymiş. Gözleri tam oradayken kapatıvermişim bornozun önünü. Bir saniyeden az bir zamanda, belki salise de boynumdan dizlerime kadar olan bölümü bir anda belleğine kaydedivermiş.
Adem cennetteyim diye düşünmüş.
Ben sıkılacağım birazdan bu bakışlardan diye düşünmüştüm.
Adem hemen dibinde duran bana uzanmıştı.
Ben de elimi uzatmıştım.
Ne olduysa ondan sonra olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Dahil (Tamamlandı)
Genel KurguÜniversiteli bir genç kızla evli bir adam Tumblr'da tanışırlar... Sonrası aşk mıdır? Yoksa büyük bir hüzün mü? Hayat onları "Her şey dahil" bir otele atınca, tüm soruların cevapları ortaya çıkar. YAŞANMIŞ BİR HİKAYE. ABARTMADAN, DEĞİŞTİRMEDEN HER Ş...