Benim pısırıklığım meşhurdur. Bu gibi durumlarda ilk atağın benden gelmesi beklenemez. Toplumsal rolleri de düşünerek bir erkek olarak Adem'den bekliyorum beni çekip öpmesini. Elini omzuma atıp birazcık bile çekse yetecek hatta, anında sarılıvereceğim. İçim öylesine ateş almış vaziyette. Ama Adem benden daha pısırık ya da olaylar kafasındaki senaryoya göre gelişmediği için ne yapacağını bilemiyor. Benim aksilik etmemden, karşı koymamdan da çekiniyor olabilir.
İçim ne kadar kaynasa da kafamın bir yerlerinde "Hemen teslim olma!... Namuslu kızlar gibi iffetine sahip ol" diyen yaşlı bir kadın sesi var. Ve mümkün olduğunca o sesi duymamaya çalışıyorum. Ama Adem atak yapmadığı müddetçe o yaşlı kadının sesi daha da güçleniyor.
Adem beni elimden tutup kendine çekeceğine, kollarıyla sıkıca sarıp uzun uzun öpeceğine, titrek bir sesle "Giyeceğim demiştin. Hediyeni giymeyecek misin?" diye soruyor. O lafı kolye için demiştim. Takacağım demiştim, diye bir izahatta bulunmuyorum. Aklım bedenime hakim oluyor. Geceliği giyeceğim diyerek biraz daha vakit kazanabileceğimi düşünüyorum. Elini bırakıp geceliği kapıp banyoya gidiyorum. Önünde giyinecek halim yok.
Akşam yatmadan önce, geceliğini giyerken aynanın karşısına geçip kendini uzun uzun inceleyen kadınlardan değilimdir. Vücudumu beğenmediğim için bakmak, incelemek hiç içimden gelmez. Pijamalarımı hızlıca giyer, kendimi yatağa atarım. Ama bu kez farklı bir şey giyiyordum ve o nedenle de bakma ihtiyacı duymuştum. İyi ki de bakmışım. Halim çok komikti. Yarı şeffaf sandığım gecelik neredeyse tam şeffafmış. Adem gibi ilk kez birlikte olduğum biri bir yana kırk yıllık kocam olsa böyle giyinip yanına çıkamazdım.
En azından biraz düzenleme yapmalı, içine bir beden girince iyice şeffaflaşan geceliğin tabak gibi göz önüne serdiği yerlerimi kamufle etmeliydim. Pembe çiçeklerle bezenmiş küçük kız işi beyaz penye sutyenim en azından renk uyumu nedeniyle biraz idare eder gibi ama pamuklu külotum geceliğin altında hiç iyi durmuyor. Bunun altına ya güzel bir tanga giyilir ya da hiçbir şey giyilmez. Aslında bu sutyen de giyilmez.
Ben bunları düşünürken tabii ki odada beklemekten ağaç olmuş zavallı Adem merak etmiş, bir şey mi oldu diye. Kapıyı tıklatıp "Tutku iyi misin?" diye sormuştu çekingen bir sesle. "Benim gerçek adım Özlem, söylemiştim" diye adamı bozum etmeden, "İyiyim, sadece küçük bir sorun var. Bana valizimin içinden pijamalarımı uzatır mısın?" diye cevap vermiştim. Bu lafımın da adamı bozum etmeye yeteceğini, hayallerinin tuzla buz olacağını düşünmemiştim tabii ki. Ömür törpüsü gibi bir kızdım, bakalım daha ne kadar dayanacaktı zavallı Adem!
Tabii ki nutku tutulmuş, bir şey diyememişti. Baktım Adem'den ses yok, üzerime bornozu geçirip bir koşu odaya girmiş, yıldırım hızıyla pijamalarımı almış, banyoya dönüp kapıyı kilitlemiştim. Sanki Adem arkamdan gelecekmiş gibi bir korkuya kapılmıştım nedense. Adem şok olmuş bir vaziyette odadaki tek koltuğa çökmüş oturuyordu, banyoya koşarken göz ucuyla baktığımda.
Peki bu telaşın sonucu nedir derseniz, pijama gecelik gibi şeffaf değildi ama pek de kapalı bir şey de değildi. Yanlışlıkla mı, yoksa bilinçaltı zorlamayla mı bilmem yazlık pijamaları almışım. Yumuşak pamuklu jarseden dikilmiş pijama iç çamaşırını aratmayacak bir şeydi. İncecik askılı, kenarları dantel işlenmiş üst aslında güzel bir atlet gibi duruyordu. Altta da beli lastikli, paça ağızları dantel şeritli kısa şort. Yani iç çamaşırıyla çıkmış gibi olacaktım Adem'in karşısına. Ama yapılacak başka bir şey yoktu. Bir koşu odaya girip giysilerimi alsam adam kafayı yerdi herhalde.
Gözümü kararttım, pijamaları giyip odaya döndüm. Tabii ki Adem üzerimdekinin pijama olduğunu bilmiyordu ve odaya girişimi şaşkın bir bakışla izlemişti. Ben de işi şakaya vurmak ister gibi bir elimi belime koymuş manken gibi yürüyüp salınmıştım. Adem de işi şakaya vurmaktan başka çare olmadığını anlamış olmalı ki beğenisini alkışlayarak belli etmişti.
Pijamamın üstü incecik askılı olduğu için içime sutyen giymemiştim. Onların salınışının Adem'in özellikle ilgisini çektiğini hemencecik hissetmiştim. Gözlerini alamıyordu soğuktan biraz da uç vermiş şeylerden. Zaten gösterecek başka bir şeyim yoktu.
Daha önce de söylediğim gibi vücudum gayet orantısızdır. Üst tarafla belden aşağım birbirinden farklı kişilerden alınmış gibidir. Belden yukarım minyon, belden aşağımsa etli butludur. Kalçamın da dikkati çekmesi kaçınılmazdı, bu durumda. Neyse ki külot giymeyi ihmal etmemiştim. Bu incecik kumaşın altında çalkalanacak bir şey yoktu. Külot kalçamı gayet iyi koruyordu ya da ben öyle sanıyordum.
Adem, titreyen bir sesle "Çok güzelsin!" diyerek oturduğu yerden kalkmıştı. "Ne güzel omuzların var, ne kadar narinsin" diyerek bana yaklaşıyordu.
Artık atağa geçmesi gerekiyordu kuşkusuz. Çünkü o atak şimdi olmazsa hiçbir zaman gerçekleşemezdi. Bu düşünce ile yeniden tedirgin olmuş, bu şeyleri neden giydim ki diye kendi kendime kızmıştım.
Doğrusu Adem, atağını çok hoş bir şekilde yapmıştı. Güzel bir melodi mırıldanarak elimden tutmuş, beni kendine çekip dans etmeye başlamıştı. Sanki bir balo salonunda dans ediyormuş gibi gayet gevşek ve gerektiği kadar uzaktan tutmuştu beni. Eli belimde tüy gibi hafifti, aynı hafiflikle elimi de tutuyordu.
Çıplak ayaklarımın üzerinde biraz yükselmiş ve aynı şekilde, sanki bir baloda dans eder gibi aradaki mesafeyi koruyarak omuzundan hafifçe tutuyordum. Bu arada melodili bir şekilde bana özel yazdığını bildiğim aşk şiirlerini okuyor, ruhuma, bedenime övgüler düzüyordu.
Onun nezaketi, söylediği güzel sözler içimin yağlarını eritmiş, kuşkularımı gidermişti. Belimden nazikçe bastırıp vücut temasını sağlamasına da bu nedenle ses çıkarmamıştım.
Adem'in omuzumdaki eli hafif hafif dokunarak okşamaya başlıyor, enseme geldiğinde eli yavaşça bastırıp başımı kendine doğru çekiyor, gözlerini dudaklarımdan hiç ayırmadan öpmeye başlıyor.
Dudaklarım çok hoş yumuşacık ve meyve tadı veriyormuş, bunu kulağıma fısıldıyor, soluklanmak için ara verdiğimizde. Ben çoktan gözlerimi yumup kendimi öpüşmenin hazzına bıraktığım için soluksuz kaldığımı bile fark etmemiştim.
Teninde doğal bir sıcaklık, çekicilik var, diyerek devam etmişti. Sözlerdi beni havaya sokan, öpüşmemizle birleşip keyiften uçuran. Dudaklarımı emip dilini ağzımda gezdirirken ensemdeki elini yavaşça aşağılara kaydırıyor. Elinin yumuşacık kumaşın üzerinde kayışını keyifle hissediyorum.
Kendimi Adem'in kollarına bırakmıştım, gözlerim kapalı ... "Tenin ipek gibi," dediğini işittim belli belirsiz, kulağıma bir buse koyup, kulak mememi dişinin ucuyla emip ısırdıktan sonra. Adem'in de keyif aldığını, benim gibi kendinden geçmek üzere olduğunu hissedip keyiflenmiştim. "Teninde garip bir sıcaklık var, tenini hissettiğim andan itibaren büyülendim" demişti Adem.
Dudakları dudaklarıma yapışmış, dillerimiz birbirine dolanmış bir haldeydik. Artık Adem'in diğer eli de bedenim de dolanıyordu ve zevkten hangisinin neremde olduğunu tahmin edemez olmuştum. İçim alev alev yanıyordu. Bedenimi bedenine sıkıca bastırmış, kasığını kasığımda hissedebilmek için ayak uçlarımda biraz yükselmiştim.
Sanki bu arzumu hissetmiş gibi kolları ve bacaklarıyla bedenimi sarmış, sımsıkı sarılmıştı. Bir süre öylece hiçbir şey yapmadan durmuştuk. Sonra Adem hızla ve hoyratça mıncıklamaya başlamıştı, ne yaptığından habersiz. Canım yanıyordu ama hoşuma da gidiyordu. Yüzümden bu halim belli olmalı, Adem anlar diye umuyordum.
Adem anlıyor. Kalçamdaki eli sırtıma doğru yol alıyor. Diğer eli de sıkmayı mıncıklamayı bırakıp aşağılara kaymaya başlıyor, göbeğime derken kasıklarıma iniyor eli. "Canım yanıyor ama hoşuma gidiyor" diye düşünmüş, kendimi tamamen Adem'in ellerine bırakmıştım.
Eli kasıklara giderken dudakları boynuma, omuzlarıma oradan göğüslerime inmişti. Zevkten kıvrım kıvranıyordum her yerime değen öpücükleri bedenimde, etimde hissederken.
İçimden akan ısıyı hissediyorum. Göğüslerimden karnıma, karnımdan kasığıma doğru bir sıcaklık yayılıyordu. Öpüp sevip okşadıkça zevkten titriyordu içim.
Sonra Adem birden doğrulmuş, çevik bir hareketle bir hamlede beni kucağına alıp yatağa atıvermişti. Kocaman ve rahat yatağın üzerine sırt üstü yatıvermiştim. Yatakta böyle kalacağımı düşünürken Adem ani bir hareketle beni yüzükoyun çeviriyor. Ayaklarımdan yatağın dışına çekip eğiliyor. Tamamen teslim olmuş vaziyetteydim ve Adem ne yapsa razıydım. Yine de ne yapmayı planlıyor acaba diye düşünürken olması gereken olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Dahil (Tamamlandı)
Narrativa generaleÜniversiteli bir genç kızla evli bir adam Tumblr'da tanışırlar... Sonrası aşk mıdır? Yoksa büyük bir hüzün mü? Hayat onları "Her şey dahil" bir otele atınca, tüm soruların cevapları ortaya çıkar. YAŞANMIŞ BİR HİKAYE. ABARTMADAN, DEĞİŞTİRMEDEN HER Ş...