Şaka yapıyormuş namussuz... Yüzme bilmediği doğruymuş ama boğulacak kadar da acemi değilmiş. Neyse, bu sayede hem aramızdaki gerilim yumuşadı, hem de birbirimize sarılıp beni kıl eden sarışına ve zorunlu olarak yakışıklı adama durumumuzu, sevgili olduğumuzu bildirmiş olduk. Zaten onlar da çok durmamış, biz havuzda şakalaşırken toparlanıp gitmişlerdi.
Su oldukça sıcaktı ama yine de biraz üşümüştüm ve uçlar incecik mayonun kumaşı altında belirgin bir şekilde görülmeye başlamıştı. Ama Adem'in ilgisini daha çok mayonun sıkı kumaşıyla iyice havaya kalkan kalçam çekmişti. Minik uçları görmezden gelmiş ama popoma iltifat etmekten geri duramamıştı. Suyun altında da olsa popomu mıncıklamasına ise sessiz kalamazdım. Ortada anne ve bebeğinden başka kimseler görünmese de bu kadar fazla samimi olmaya gerek yoktu. Hele önündeki kabarıklık mayosunun tüm bolluğuna rağmen iyice belli olurken...
Yine de suyun içinde sıkıca sarılmaya, suyun kaldırma kuvveti ile beline bacaklarımı dolamaya hatta bol bol yanaktan arada kaçamak da olsa dudaktan öpüşmeye izin vardı. Daha fazlasına ise izin vermezdim, zira çocuk ve kadın bizle pek ilgili görünmeseler de halen havuzdaydılar. Onlara rağmen bol bol oynaştık. Şakalaştık. Sık sık sarıldık, hep sarıldık.
Su sıcak görünmesine rağmen üşümüştüm dediğim gibi. Yine de dudaklarım mosmor olup soğuktan titreyene kadar çıkmadım havuzdan. Sonunda Adem halimi anlayınca çıkmak zorunda kaldım. Önce kendi havluma, sonra Adem'in havlusuna da sarınıp titrerken canımcım Adem'im elinde iki bardak çayla gelmişti. Aynı şezlongu paylaşıyorduk. Sevdiğimin bacaklarının arasına oturmuş, sırtımı göğsüne dayamış, beni saran kollarının arasında onun teninin sıcaklığı ile ısınırken çayımı yudumluyordum. Mutluluk! Evet, mutluluk bu olmalıydı.
Çaylarımızı bitirdiğimizde iyice ısınmıştım. Şimdi sırada jakuzi vardı. Adem benim enerjik halimden çok etkilenmişti. Kendisi bir sporcu olmasına rağmen benim kadar hareketli değildi. Sanırım bu yaştan kaynaklanan bir şeydi, aramızda en az 25 yaş vardı. Tam olarak 26. Yaş farkı hesaplarını bir yana bırakıp yerimden fırlamış, Adem'in de kolundan çekerek jakuziye doğru koşmaya başlamıştım.
Jakuzi hemen havuzun yanındaki bölümde yazın açıldığını düşündüğüm camlı bir bölümdeydi. Tavandan yere kadar filmle kaplı cam dışarıdaki yemyeşil, ağaçlıklı manzarayı izleyerek keyif çıkarmanızı sağlıyor ama dışarıdan içerinin görünmesini engelliyordu. Jakuzi de tahminimden de büyüktü.
Bizim içine girmemizle birlikte jakuzi çalışmaya başlamıştı. Adem önce garipsediyse de rahatça uzandığımı görünce beni taklit etmişti. "Her erkeğin bir jakuzi fantezisi vardır" diye espri bile yapmıştı, belimden tutup beni yanına çekerken. "Benim de bir jakuzi fantezim var" demedim, gülümsemekle yetindim.
Havuzda başlayan samimiyetimiz jakuzi de iyice artmıştı. İyice yakınlaşmıştık, neredeyse kucak kucağa vaziyetteydik. Adem beni kollarıyla arkadan sarmıştı. Bacaklarım bacaklarının arasında, kalçam kasığının üstündeydi ama suyun kaldırma kuvveti nedeniyle bedenim biraz havalanmıştı.
Bebekli kadının ortalarda görünmediğini anlayınca olduğum yerde dönmüş sevdiğimin dudaklarına kısa sayılmayacak bir öpücük kondurmuştum. Benim jakuzi fantezim sıcacık suyun içinde öpüşüp koklaşmaktı. Havuz gibi derin olmadığı için rahatça hareket ediliyor, sarmaş dolaş yatılıyor, sarıp sarmalanılıyordu.
Zaten havuzda içimin ateşi yanmaya başlamıştı. Jakuzideki öpüşüp koklaşmalarımız ile ateş tüm vücudumu sarmıştı. Artık küçük uçlar soğuk nedeniyle değil ateşimin artmasından mayonun altından görünüyordu ve bu görünüm öncekine göre oldukça farklı ve belirgindi. Adem'in sertliği de aynı şekilde dikkati çekici hale gelmişti. Utanmasak orada sevişmeye başlayacaktık ama her an biri gelebilirdi. En iyisi soyunma odalarının olduğu bölümdeki duşlarda sevişmekti ama soyunma odaları kadın ve erkek diye iki bölüme ayrılmıştı. Suçüstü olup rezalete neden olma ihtimali yüksekti. Fanteziye burada nokta koyup odamızda rahat rahat sarışıp koklaşmak en doğrusu gibi görünüyordu ama odaya gidene kadar ateşimin sönmese bile közleneceğinden korkuyordum. Ama burada biraz daha durur ve oynaşmaya devam edersek kendimize hakim olamayacak ve görürler falan demeden sevişmeye başlayacaktık. Durum vahimdi yani!
Odaya gitmek için benim üzerime bornozumu giymem yeterliydi ama utangaç Adem'in üzerini giymesi gerekiyordu. Otel koridorlarında mayoyla dolaşamazmış. Evet mayoyla dolaşılmazdı ama üzerine bir havlu alıp hızlıca koşulabilirdi. Bu adamda hiç maceracı ruh yoktu...
Adem erkekler bölümünde üzerini giyerken ben de beni iyice üşütmeye başlayan mayomu kadınlar bölümünde çıkarmıştım. Ama yerine giyecek başka bir şeyim olmadığından üzerime bornozu giymekle yetinmek durumundaydım. Tabii ki her şeyden kıllanan Adem'e bu durumumu söylemedim. Otel koridorunda böyle dolaşılmaz diyebilirdi.
Odama geldiğimizde her yer derli topluydu. Oda servisi temizliği yapmakla kalmamış, ortalığı da toplamıştı. Aslında duş yapmam gerekirdi ama üşenmiştim. Bornozu çıkarmadan kendimi yatağa attım, örtünün altına girdim. Sevdiğim odanın ortasında öylece duruyordu. Bana güvenemediği için bir hareket yapmıyordu sanırım. Kendiliğinden yatağa gelse kovabilirdim, gelmese de niye gelmedin diyebilirdim. Güvenilmez biriydim işte.
"Canım ne duruyorsun!" diyerek yattığım yerden kolumu uzattım. Bu kez de üzerindekilerle mi, yoksa giysilerini mi çıkarıp yanıma gelmesi konusunda kararsız kalmıştı.
"Soyun!" dedim. Sert bir sesle. Adem de komutuma uyup üzerindeki gömleğini ve pantolonunu çıkarmış, iççamaşırlarıyla ve ayaklarında çoraplarıyla kalmıştı. Üzerinde askılı bir fanila ve altında hâlâ komik slipi vardı. Slipin altındaki durumun da hiç fena olmadığı, sevdiğimin şehvetini koruduğu anlaşılıyordu. Benim ateşim biraz sönmüştü ama alev almaya da hazırdım.
Adem soyunmakla kalmamış, kenarından kaldırdığım örtünün altına da girivermişti. Aslında pek üşümemiştim ama samimiyeti hızlandırmak için "Üşüdüm" diyerek sevdiğime sarılmıştım. Bu sırada hesap edemediğim bornozumun önünün açılıp çıplak tenimin Adem'in vücuduyla temas etmesiydi. Tabii ki bu bir anlık bir şeydi ve Adem'in durumu fark ettiğini anladığım anda da önümü kapayıvermiştim.
Adem vücudunu vücuduma bastırırken "Çok güzelsin sevgilim" demiş, sonra da dudaklarıma yumuluvermişti. Onun bu soğukkanlılığına bayılıyordum. Başkası olsa önü açıldı, kapandı diye gereksiz bir tartışma çıkarır tüm keyfimizin içine ederdi. Oysa o yaşının verdiği tecrübeyle olsa gerek bu yanlışlıkla mı yoksa kasten mi olduğu belirsiz hareketimi önemsememiş gibi davranmış ama bornozun içinde gözlerinin önüne serilen görüntümü de belleğine kaydetmeyi ihmal etmemişti. "Çok güzelsin" lafının nedeni de belleğindeki bu görüntüydü.
Ben gözlerimi yummuş, sırtüstü yatmış bunları düşünürken kendimi yanımda yatan sevdiceğimin öpüşlerine bırakmıştım. Yüzümün her yerini öpüyordu. alnımdan başlamış, yanaklarımın üstünden geçmiş, göz kapaklarımı ihmal etmemiş, çeneme gelmişti. oradan da gıdığıma, boynuma yönelmişti. Elleri bornozun üzerinden omuzlarımı, göğüslerimin üstünü okşuyordu. Her öpücüğü, her dokunuşu içimdeki volkanı harlıyor, bedenimi zevkten kıvrım kıvrım kıvrandırıyordu.
Tüm bedenimle ve ruhumla teslim olmuştum Adem'e. Bu kadar kolay teslim olmam şaşırtıcıydı ama havuzda ve jakuzide öylesine yakınlaşmış, samimi olmuştuk ki başka türlü olamayacağı kanısındaydım. O da bunun bilincinde olmalı ki her santimetrekaremin tadına bakıyor, öpmedik, dokunmadık, ellemedik, okşamadık, dilini değdirmedik yer bırakmadan yavaşça bornozumun önünü yanlara doğru sıyırıyordu.
Nihayet vücudum bütün olarak çırılçıplak gözlerini önündeydi sevdiğimin. Bir an durdu, biraz doğruldu ve baştan ayağa beni süzdü. Böyle sevgiyle bakılmak hem hoşuma gitmiş, hem de utandırmıştı beni, bilinçsiz bir hareketle bornozu çekip üzerimi örtmeye çalıştım. Ama Adem izin vermedi. Bir an aramızda bilek güreşi gibi bir şey oldu ama fazla direnmedim. Çünkü dudağını, dilini, ellerini, parmaklarını artık bedenimin her yerinde hissetmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Dahil (Tamamlandı)
Fiction généraleÜniversiteli bir genç kızla evli bir adam Tumblr'da tanışırlar... Sonrası aşk mıdır? Yoksa büyük bir hüzün mü? Hayat onları "Her şey dahil" bir otele atınca, tüm soruların cevapları ortaya çıkar. YAŞANMIŞ BİR HİKAYE. ABARTMADAN, DEĞİŞTİRMEDEN HER Ş...