☀️2004
Gözlerindeki sıkıntıyı saklamaya çalışan Sayina, gözlerini çiçeklerle dolu bahçeye çevirdi. Büyük malikanenin bahçesi pembe güllerle doluydu ve Sayina onları çok seviyordu.
Türkiye'ye çok nadir gelirlerdi ve bu da o nadir günlerden biriydi. İlk defa Türkiye'yi, aslında ait olduğu ülkeyi görüyordu.
Annesinin bahçede olduğunu görünce gülümsedi. Annesinden isterse, annesi onu bahçeye çıkartabilirdi. Efsun Yücel, yavaş adımlarla bahçeyi geziyordu.
Gözleri karşısında duran aynaya döndü. Vücudu ve yüzü su çiçeği dolmuştu. Sabah uyandığı an annesinin korkuyla onun yüzüne baktığını görmüştü. Şuan ise yalnızdı.
Kapı açıldığında irkilerek kapıya döndü ve anneannesi Elçin Yücel'i gördü. Elçin yüzünü buruşturarak ona baktı.
"Günü mahvetmekte senin üzerine yok." dediğinde Sayina ona boş gözlerle bakıyordu. "Bugün ilk defa bir davete katılacaktın ve yaptığım tüm hazırlıkları berbat ettin. Şu haline bak." dediğinde Sayina'nın gözleri doldu. "Yetersizsin, her zamanki gibi. Güzel değilsin. Yeteri kadar değil." Gözleri yüzünde dolaştı. "Güzelliğine güvenme, o kadar da güzel değilsin." Küçük bir çocukla nasıl böyle konuşurdu?
Odaya giren Safir Sara, ile sustu, Elçin. "Yine kızıma ne diyorsunuz, Elçin Hanım?" diye sordu Safir. Elçin'in inadına Türkçe konuşuyordu.
Elçin, "Sana ve kızına diyecek lafım yok." dedikten sonra sert adımlarla odadan çıktı.
"Noldu, Güneşim? Gözlerin yine dolu dolu." Safir, kızının yanına oturdu.
"Bir şey olmadı." dedikten sonra sustu Sayina.
Her zamanki gibi yine sustu.
Şimdiki zaman
Babam beni korumak için çok şey yapmıştı. Bunun en büyük sorunu ise bu yolda çok fazla düşman edinmesiydi.
Şimdi geçmişe dönüp baktığımda, babamı anlayamadığımı görüyordum. Rusya'dan buraya gelmemiz benim için zorlu bir süreç olmuştu fakat babam beni korumak için yapmıştı. Annemin ailesinin yaşadığı bir yerde yaşamamız benim için çok daha fazla zor olacaktı.
Babamın çok fazla düşmanının olması benimde düşmanlarımın olduğu anlamına geliyordu. Safir Sara'nın kıymetlisiydim ve ona zarar vermenin tek yolu, bana bir şey olmasıydı.
Şimdiyse bende onlarla savaş içindeydim. Bana suikast düzenleyenler olmuştu ve ben onları ustalıkla atlatmıştım fakat bazen zor oluyordu.
Şimdi olduğu gibi.
Beni öldürmek isteyenler babamın mı düşmanıydı, yoksa annemin mi? Bunu çözmek zordu.
Annemin pek masum olduğunu söyleyemezdim. Babam ve annem eli kanlı insanlardı. Geçmişte yaptıkları şeylerin benim başıma patlaması normaldi.
Arinna'nın yanması ve annemin mezarının yanması üst üste gelmişti. Üstelik Toprak gözlerimin önünde vurulmuştu. Buna ben mi sebep olmuştum, Esat mı?
Esat'ın ailesi Esat'a zarar vermek için neden Toprak'ı kullansın ki?
Bunlara benim sebep olduğumu düşünmek kanımı donduruyordu.
YOU ARE READING
KARMAKARIŞIK
RomanceToprak Emir Barlas'ın kalbi de gözleri gibi acıydı. İlk günden beridir ilgimi çeken sesiyle, "Yeniden tanışıyoruz, bal. Bu sefer gerçeklerle." Dedi. Alkol kokan nefesimle, "Bu sefer gerçeklerle." Dedim.