Kalp Atışları

165 19 21
                                    

Neslihan, Güven'in taburcu olmasının ardından onu eve getirmişti. Hastaneden çıkarken hissettiği tüm endişelere rağmen, birlikte evlerine dönebilmiş olmaları kalbine biraz huzur vermişti. Güven'i yatağına yatırıp üzerine ince bir battaniye örtmüştü. O, derin bir uykuya dalarken, Neslihan bir süre başında sessizce oturdu. Güven'in yüzünü izlerken, kalbinde yavaşça filizlenen bir duygu olduğunu hissediyordu.

Güven, uykusunun derinliklerinde huzurlu bir şekilde dinlenirken, bir an gözlerini araladı ve Neslihan'ın ona baktığını fark etti.

Güven: Neden beni kurtardın Neslihan? Benden kurtulmak için bir fırsatı vardın... neden kullanmadın

Neslihan, Güven'in bu sorusunu duyduğunda bir an için ne diyeceğini bilemedi. İçindeki tüm karmaşık duygular bir anda su yüzüne çıkmış gibiydi. Onun bu kadar doğrudan bir soru sormasını beklememişti. Derin bir nefes aldı ve gözlerini ondan ayırmadan, kelimelerini dikkatle seçerek konuşmaya başladı.

Neslihan: Bilmiyorum... Belki de başta kendime bile itiraf edemediğim bir şeydi bu. Sana karşı ne hissettiğimi, senin bana yaptıklarına rağmen, neden bu kadar önem verdiğimi... Ama orada, o an... seni kaybetme düşüncesi içimde bir şeyleri değiştirdi...

Güven, Neslihan'ın yüzündeki ciddiyeti ve içinde saklı kalmış duyguları fark ediyordu. Kafasında bir sürü soru işareti vardı, ancak yine de Neslihan'ın söylediklerini tüm dikkatiyle dinliyordu. Gözlerinde bir acı ve şaşkınlık belirmişti.

Güven: Oysa ben... hayatına yalnızca acı getirdim, öfke getirdim. Tüm yaşananlardan sonra neden bana karşı böyle bir şey hissediyorsun ki?

Kadın, bu soruyla gözlerini yere indirdi, çünkü kendine bile tam olarak cevap veremediği bir soruydu. Güven'in yanındayken kalbinin hızlanmasını, onu koruma isteğini, içindeki öfkeyi nasıl sevgiye dönüştüğünü açıklayamıyordu. Ancak artık hislerini saklamanın anlamsız olduğunu biliyordu.

Neslihan: Belki de... çünkü insanlar sandığımız kadar siyah ve beyaz değil. Sen de öyle değilsin, Güven. Evet, bana acı çektirdin, beni zorladın... ama zamanla anladım ki, o acının arkasında farklı bir şeyler var. Belki de en baştan beri senden nefret etmediğimi anladım.

Adam, Neslihan'ın itirafları karşısında sessiz kaldı. İçinde bir pişmanlık, bir mahcubiyet dalgası yükselirken, aynı zamanda o da kalbindeki değişimi hissetmeye başlamıştı. Kendini savunmak yerine, bu duygulara kapılmayı seçti.

Güven: Bana bu kadar güvenmeyi nasıl başardın, Neslihan? Bunca şeyden sonra...

Neslihan, onun yüzüne derin bir sevgiyle baktı. Gözlerinde artık korku değil, aralarında oluşan bağı kabul etmiş bir kadın vardı.

Neslihan: Çünkü belki de ben artık kendime bile itiraf edemeyeceğim kadar... seni seviyorum. İşte bu yüzden...

Kadın'ın ağzından dökülen kelimeler, odada sessiz bir yankı gibi süzüldü. Adam bir an ne diyeceğini bilemedi. Bu kadar karmaşık ve beklenmedik hislerin içine çekilmek, ona şimdiye kadar hiç tatmadığı bir sıcaklık hissettirmişti.

Güven (şaşkınlıkla): Neslihan... gerçekten... bu kadar şey yaşandıktan sonra bile mi?

Neslihan, gözlerini ondan ayırmadan gülümsedi. Duygularını saklamaktan yorulmuştu, artık kelimelerle açıklayamayacağı bir bağın içinde buluyordu kendini. O an Güven'e acı, öfke veya pişmanlıkla değil, yalnızca sevgiyle bakıyordu.

Neslihan: Evet... belki de bu hisler, içimdeki yaraları sarmanın tek yoluydu. Sana olan öfkem de, kalbimdeki karmaşa da... hepsi aslında seni gerçekten tanıdıkça değişti. Seninle yaşadıklarım beni başka birine dönüştürdü.

Kanla Yazılan Bir Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin