Ali, karanlığın içinde kaybolmuş bir ruh gibi hissediyordu. Günler, haftalar ve aylar geçtikçe, hastanede geçirdiği her an, onun için bir işkence haline gelmişti. Tarık’ın sesi, sanki odanın dört bir yanından yankılanıyordu.
Artık hayatın yükü, onu neredeyse imkânsız bir duruma sokmuştu. İçinde, bir çıkış arayışı vardı ama her zaman karanlık ve çaresizlikle karşılaşıyordu.
Her gün kendini daha da çaresiz hissediyor, hayattan uzaklaştıkça zihnindeki boşluk büyüyordu. Tarık, ona her fırsatta “Artık dayanacak gücün kalmadı. Bunu kabul etmelisin, Ali.Yalnızca sonsuz karanlığa giden bir yol var” diyerek zorbalık ediyordu. Ali, bu sesin gürültüsü içinde kaybolmuş, ruhunu korumak için savaşıyordu ama o savaş, giderek daha da anlamsız hale geliyordu.
Bir sabah, güneş doğarken Ali, pencereden dışarı bakıyordu, kalbi her saniye umutsuzlukla dolup taştı. Dışarıda hayat devam ediyordu ama o, bu hayattan tamamen kopmuştu. Artık kimseyi görmüyor, hissetmiyordu.
Gözleri, her gün daha da donuklaşıyor; yüzünde boş bir ifade yer alıyordu. Hastanede geçirdiği zaman, ona sadece bir mahkûm gibi hissettiriyordu. Zihni, bir hapishane gibi etrafında dönüyor, dışarıdaki dünya ise sadece bir gölge gibi görünüyordu.
Bir gece, odasında yalnız başına otururken, karanlık düşünceler aklına geldi. Ölüm, onun için artık bir kurtuluş gibi görünüyordu.
“Belki de son çare, hayatı sona erdirmek” diye düşündü. Tarık’ın sesi, ona cesaret veriyor gibiydi. “Evet, bu acıya son vermenin tek yolu bu. Ölüm, özgürlüğün kapısıdır.”
Ali, kendine bir mektup yazmaya karar verdi. Kendi düşüncelerini kelimelere dökmek, ona bir nebze olsun huzur veriyordu. Mektubunda, yaşadığı tüm acıları, hayal kırıklıklarını ve bu dünyada hissettiği yalnızlığı anlattı.
Zihninde dönen düşünceleri, sayfaların üzerine serdi.
“Sevgili okur, bu satırları yazarken, belki de hayatımın sonuna geldiğimi hissediyorum. Bu işkence dolu günlerin sonunda, artık dayanacak gücüm kalmadı. İçimdeki karanlık, beni yavaş yavaş yok ediyor. Her gün biraz daha kayboluyorum.”
Mektubun sayfaları, onun yalnızlığının ve çaresizliğinin birer yansımasıydı. “Beni sevenler, beni unutmayın. İçimdeki savaş, artık benim kontrolümden çıktı. Belki de bu, benim için bir kurtuluş olacaktır. Ölüm, belki de hayatta kalmak için bir yol.” Ali, mektubunu yazarken içindeki duygularla dolup taşarken, bir yandan da karanlık düşünceleri daha da netleşiyordu.
Sonunda, mektubu tamamladığında, elindeki ipi tuttu. İpin soğukluğu, onun için bir özgürlük simgesi gibi görünüyordu. “Artık bu dünyada daha fazla kalmak istemiyorum.” diye fısıldadı. Tarık’ın sesi, bu düşünceler içinde ona kılavuzluk ediyordu. “Sonunda gerçeği anladın, Ali. Acıdan kurtulmak için bu en iyi yol.”
Ali, gözleri dolu dolu, son bir kez derin bir nefes aldı. İçindeki karanlığın, onu her an daha da zorladığını hissediyordu. Hayatının yükü, artık kaldırılmaz hale gelmişti. “Belki de bu, ruhumun huzura kavuşması içindir.” diye düşündü. İpi, dikkatlice hazırladı ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı.
Son bir an, yaşadığı anılar, hayalleri ve kaybettikleri zihninde belirdi. Geçmişteki neşeli günleri, sevdiği insanları hatırladı ama her şey bir sis perdesi gibi kaybolup gitti. Tarık’ın sesi, onu yavaşça teşvik ediyordu. “Şimdi zamanı geldi, Ali. Acıyı sonlandır. Artık buradan gitme vakti.”
Ali, kalbinin hızla çarptığını hissederken, son bir düşünce geçti aklından: “Belki de bu, benim içindeki savaşı sonlandırmanın tek yolu.” Kendini karanlığa bırakırken, içindeki çığlık bir anlığına dışarı çıktı. “Özgür olacağım!” diye fısıldadı. O an, dünyadan kopmanın eşiğine geldiğinde, yaşamının sonuna doğru adım atmıştı.
Karanlık, onu sarhoş etmişti; artık son çareye ulaşmıştı. İçindeki boşluk, giderek derinleşirken, her şey bir anda sona erdi.
Ali, bir zamanlar yaşadığı hayalleri, umutları ve özlemleriyle bu dünyadan ayrılırken, ruhunun derinliklerinde bir huzur buldu. Ölüm, belki de onun için gerçek özgürlüktü.
Ali'nin canısız bedeni urganda sallanırken bahçedeki kurumuş çiçek yapraklarını rüzgara teslim etmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Zihinler
Short StoryŞizofreni hastası olan Ali ve onun hayali arkadaşı Tarık.... deliler hastanesinde yer alan bir kurgudur. Piskolojinizi bozacak olaylar içermektedir.