Gördüğüm şeye inanmadığım için, gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Hala Savaş buradaydı.
Boş boş ona bakarken, Savaş'tan kısık bir gülme sesi geldi.
"Eve almayacak mısın yavrum beni?"
Ha?
"Savaş sen orada değil miydin?" dedim elimle içeriyi işaret ederek. Demek istediğim şey telefonun diğer ucuydu.
O sırada elindeki telefondan Alev teyzenin sesini duydum.
"Ne evi oğlum. Nereye geçiyorsun anlamadım."
Şaşkın gözlerle bir elindeki telefona, bir de ona baktım. Sonunda onun burada olduğuna ikna olduğumda, küçükken yaptığımı yaptım. İçeriye doğru heyecanla bağırdım.
"Alev teyze, Aslan amca Savaş gelmiş."
Benim bağırmamla içeriden gelen sevinç nidalarını duydum. Bu sırada Savaş da içeriye bir adım attı. Birkaç saniye sonra içerideki herkes yanımıza gelmişti.
Alev teyze Savaş'ı görünce mutlulukla bağırarak ona sarıldı. İkisinin sıkı sıkı sarılmasını izlerken gözlerimin dolmasına engel olamadım.
"Annem, sultanım bir sakin. Buradayım artık. Gitmiyorum ya bir yere."
"Sus bakayım sen. Madem geleceksin bizi neden endişelendiriyorsun oğlum sen?"
Savaş annesinden ayrıldı ve köşede bekleyen babasına ilerledi. Savaş'ın Aslan amcanın elini öpüp, sonra da sarılmalarını izledim.
Çok özledim zannediyordum ama bu his çok daha farklıydı. Özlemek az kalırdı bu hissin yanında.
Sırayla hepsiyle sarıldı. Sona ben ve Uzay kalmıştık.
Uzay haylazca sırıtarak abisine sarıldı. Savaş önce normalce sarıldı, sonra da onu ensesinden tutarak yüzüne bakmasını sağladı.
"Seninle ayrı konuşacağız Uzay bey. Ben uzaktayken bazı şeyler değişmiş sende. Düzeltelim onu koçum." dedi sırıtarak.
Uzay elinin altında kıvranıyordu. Ama hala pişkin ve tatlı halinden vazgeçmiyordu.
"Konuşalım abiciğim. Biliyordum en çok beni özlediğini zaten."
Savaş kardeşinin saçlarını karıştırdı. En son bakışları bana döndü. Onun bakışları bana dönünce, herkes sessizleşmişti.
"Hadi herkes içeri. Koridorda kaldınız resmen." dedi Savaş.
İçimi aniden bir kırgınlık kapladı. Bana satılmayacak mıydı?
Diğerleri hiçbir şey demeden, kendi aralarında konuşarak salona geçti. Ben de sinirle peşlerinden gidecekken, kolumdan tutularak durduruldum.
Aniden oluşan yakınlıkla kalbimin ritmi değişti.
"Nereye gidiyorsun yavrum?Henüz sarılmadık. Sanırım beni özlemedin."
Sesimin düzgün çıkması için yavaşça yutkundum.
"Sen içeri geçelim diyince, sarılmayacağız sandım."
Diğer kolunu belime koyarak, sarılmamızı sağladı. Uzun bir süre sonra burnuma dolan kokuyla, gözlerimi kapattım.
"Herkesin gözü bizdeyken utanacağını biliyordum Rüya. Ondan öyle söyledim."
Kendimi durduramadan kollarımı ona daha sıkı sardım. İşte şimdi tamamlanmıştım.
Benim sıkı sarılmam ile derin bir iç çekti. Birkaç saniye sonra istemeden ayrılmak zorunda kaldık.
Sarılma sonrası utandığım için gözlerimi kaçırdım.
"Bizi bekliyorlardır, hadi gidelim içeri. Alev teyze içine doğmuş gibi sana yaptığı sarmadan pişirdi."diyerek içeriye ilerledim.
Arkamdan onun da adım sesleri geliyordu.
Onlar da salondaki yemek masasını hazırlıyorlardı. Ben de ilk defa, bu kadar gerçek bir gülümseme ile yanlarına gittim.
Beni gören annem önce yüzüme baktı. Sonra gözlerimde ki ışıltıyı görmüş gibi, o da gülümsedi.
Çünkü annem de, gözlerimdeki ışıltının sahibinin kim olduğunu biliyordu..
Merhabalarrr bebeklerimm. Sonunda kavuşturdum yavrularımı, çok mutluyum jsbsjbsw.
Okurken bol bol yorum yapmayı ve yıldızımızı parlatmayı unutmayalımm 🌟💛
Umarım beğenirsinizz, öpüldünüzzz. 💙🌧️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yağmuru/ Texting
Ficción GeneralKüçükken hayran olduğu adama, ileride aşık olacağını bilmiyordu. Aşk iksiri değildi onları birleştiren. Aşk yağmuruydu.. 💚🌧️ Siz: LAANNN ASLI BURAYA BAKK. Siz: Ben büyük bir bok yedim. Bacımm💅: Yine ne yaptın...