BÖLÜM 3.

71 8 2
                                    

Az da olsa okuyanlara çok teşekkür ederim ❤❤
Multimediadakiler Özgür'ün dostları :-)

Hemen sesin geldiği tarafa döndüm. Bu oydu,Özgür. Ama ne ara gelmişti? Ve.. Bir saniye yanımda oturan bu fahişeye yanımdan kalkmasını mı söyledi o?
Birden evdeki bütün gözler bize döndü. Bundan sonra ne tepki vereceğini bilmediğim için sadece umutla gözlerine bakıyordum. Kıskansın. Kıskansın. Lütfen kıskansın.
Ah bir dakika neyden bahsediyorum ben. Neden kıskanıcakmış beni. Tabikide kıskanmasına gerek yok. Ama kıskansa hoş olabilirdi. Ben bunları düşünürken İlayda ciddileşerek ayağa kalktı ve Özgür'ün yamacında dikildi.
-Sorun ne Özgür?
Özgür önce sabır dilermiş gibi sağa sola baktı,sonra yavaş yavaş kafasını dönderip dimdik bir şekilde İlayda'nın gözlerine bakmaya başladı.
-Çünkü oraya ben oturacağım.
İlayda anlayışla başını salladı,tam gitmek için bir adım atmıştı ki geri döndü ve
-En azından bi numarasını alsaydım
dedi soru sorar bir sesle
Özgür önce birşey demedi,fakat İlayda'nın hala başımızda dikildiğini görünce başını onaylamazcasına sallayarak
-Farkında değilsin galiba çocuk benimle ilgileniyor dedi.
Bir anda donup kalmıştım,galiba fazla açık sözlüydü,ama bunu nerden anlıyordu? Ah yoksa bir de zeka küpü mü bu kız? Peki en önemlisi ben gerçekten onunla ilgileniyor muydum. Özgür'ün yüzündeki memnun sırıtışı gördüğümde biraz olsun rahatladım ama tabi İlayda'yı sinir etmek için de yapıyor olabilirdi. Herneyse sonuçta alan memnun satan memnun,İlayda yanımızdan uzaklaşınca elime içki bardağımı aldım ve koltuğa rahatca yayıldım,tabi yanımda bu kız varken ne kadar rahat olunursa ve bir de efendiliğimi bozmamam lazımdı tabi. Tam içkimden yudumluyordum ki birden kafasını bana dönderdi ve gözlerini kısıp
-Amacın ne çamaşır suyuyla yıkanmış berrak çocuk? diye bir soru yöneltti.
Dediğine gülsem mi ağlasam mı bilemedim ve anın şokuyla ağzıma yeni almış olduğum içkiyi ağzımdan püskürttüm.
-Neee? Çamaşır suyuyla yıkanmış berrak çocuk mu? Espri anlayışın çok tuhafmış 'Kömür Banyosuna Sokulmuş Gotik Kız' diyerek ona bir gönderme yaptım.
Önce uzun uzun suratıma baktı,içkisinden bir yudum aldı ve
-Bu konuda benim kadar iyi değilsin,sakın bana bir daha 'Kömür Banyosuna Sokulmuş Gotik Kız' deme,hatta mümkünse hiç bir şey deme,konuşmayalım. dedi ve içki şişesini alıp yanımdan kalktı,köşedeki pufun üzerine oturdu,ben hala şaşkın şaşkın ona bakarken Serin geldi ve yanıma oturdu.
-İyi anlaştınız sanki ha?-dalga geçiyordu-
-Aynen çok sevecen bir kardeşiniz varmış çok sıcakkanlı. dedim bende aynı şekilde dalga geçerek. Birden ciddileşti ve
-Birazdan ortam daha da ısınıcak dert etme. dedi gülümsemeye çalışarak.
-Kardeşiniz o denli ısındı bana yani öyle mi? dedim kahkaha atarken.
-Sana ne denli ısındı bilmiyorum ama eski sevgilisini de çağırmış bir kaç dostumuz,o buraya geldiğinde ortamın ısısından apartman bile alev alabilir. diye karşılık verdi.
Hala anlamamıştım ne demeye çalıştığını.
-Yani? diye bir soru yönelttim
-Yanisi,ablamın hayatına giren ilk ve tek adam Savaş.. Savaş Uysal. Baba parası yiyen zübbenin teki. Yine de seviyordu Özgür,çok mu dersen hayır,ama alışmışlıktı herhalde,öyle canını verecek kadar çok değildi,tuhaf bir ilişkileri vardı. Özgür cezaevine girdiğinde ayrıldılar. O piç geldi ve sanki ablamın yediği darbeler yetmiyormuş gibi 'Katil biriyle birlikte olamam' dedi ve onu terk etti.
-E bu kadar öfkelenmiş ve üzülmüş ise demek ki çok seviyordu. dedim Serin'e
Anlayışla kafasını salladı ve gülümseyerek
-Hayır dostum,o farklı,ayrılık acısı değildi onunkisi. Birinin onu terk etmesini,ondan önce onun kendisinden vazgeçmesini hazmedemedi sadece. Öfkesinin tek sebebi bu ve eminim içinde bir gram sevgi kalmamıştır. dedi.
Bir süre sessizce oturup içkilerimizden içtik. Ortam çok sessizdi,herkes arasında fısıldaşıyordu,arada Semih'ten kahkaha sesleri yükseliyordu,bense hala onu izliyordum. Biraz sıkılmıştım,Serin'le konuşmak için ona döndüm ve
-Ablan sizinle kalacak öyle mi? dedim.
Başını salladı.
-Evet,odasını kaç gün önceden hazırladım,altını çiziyorum hazırladım,bunda Semih'in hiçbir katkısı yok-kahkahayı bastı- çok güzel bir oda hazırladım,ortasına da kocaman bir kum torbası astırdım,müzik aletleri temin ettim,olabildiğince sevebileceği bir yer hazırladım. dedi.
Kafamı salladım ve önüme döndüm.
Yeniden Özgür'ü izleyecektim ama bu sefer yanına tıpkı ona benzeyen,siyah uzun saçlı onun gibi gotik bir kız gelmişti ve bir şeyler anlatıyordu. Serin'e döndüm ve başımla işaret ederek orayı gösterdim
-Şu kız kim?
-Derin o. Derin Okyanus. dedi ve kahkahaya boğuldu,galiba sarhoş olmuştu,ama gülmekte de haklıydı Derin Okyanus pekde sıradan bir isim değildi. Onun kahkahasına karşılık gülümserken bir çığlık koptu. Hemen kafamı çevirdim,Özgür önündeki masayı devirmiş adının Derin olduğunu öğrendiğim kıza bağırıyordu.
-Nasıl ya? Nasıl.. Nasıl.. Nasıl.. O piç herifi ne hakla,ne haddinize buraya çağırırsınız,yeniden mi katil olmamı istiyorsunuz ha,yeniden mi,siz nasıl arkadaşlarsınız,lanet olsun hepinize,hepinize. diye bağırıyordu,resmen köpürmüştü,kendini kaybetmişti. Hayatımda daha önce hiç bu kadar öfkeli birisini görmemiştim,bağırırken saçlarını ellerinin arasına almış çekiştiriyordu. Derin denen kız,onu sakinleştirmeye çalışıyordu fakat daha da sinirleniyordu.
-Özgür biz sadece belki yeniden birlikte olursunuz diye düşündük,siz sonuçta yıllardır berabersiniz. diyordu Derin,daha doğrusu demeye çalışıyordu. Özgür o sırada eline bir şişe aldı ve duvara fırlatıp kırdı,bir yandan çığlık atıyordu,sinir krizi geçirmeye başlamıştı galiba. Bu gürültünün ortasında kapının zili duyuldu. Herkesi sessizlik kapladı,herkes birbirine bakmaya başladı. Özgür ise gözlerini kısmış kapıya bakıyordu. Özgür'ün yakınındaki Derin Özgür'e doğru bir adım attı ve ürkek bir şekilde elini Özgür'e uzatmaya çalıştı. Hepimiz oraya bakarken Özgür ne olduğunu anlamadığımız bir anda Derin'i yere itti ve kapıya doğru koşmaya başladı.

SİYAHIN ÖTESİNDE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin