Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla herkes ayaklandı,çekindiğim için ben en gerideydim,en önde ise Serin vardı. Özgür ile onun arasında çok tuhaf bir bağ vardı.
Utku,Serin'in önüne atlayarak doktorun yakalarını kavradı
-İyileşicek değil mi?
Sesi yalvarır gibi çıkmıştı. Bense ellerimle yüzümü siper etmiş hıçkırıklarımı bastırmaya çalışıyordum,neden acıyordu ki canım neden?
Doktor isteksiz bir şekilde iç çekip konuşmaya başladı
-Çok kan kaybetmişti,kan bankamızdan kan verdik fakat...
Doktor susup uzunca bize göz gezdirdi,bir an gözleri beni buldu ve hızlıca 'Neyse,içinizi ferah tutun,iyileşmesi biraz uzun sürse de iyileşicek' dedi ve yürümek için bir adım atmıştı ki Savaş onu durdurdu
-Neyse diyerek söylemekten vazgeçtiğiniz şey nedir dedi şüpheyle doktora bakarken
-Bakın,onu her haliyle sevebilecek insanlar olduğunuzu biliyorum ama dedigim gibi nasıl olsa iyileşicektir,bunu dert etmeyeceğinizi düşündüm dedi doktor
Savaş daha da hiddetlendi
-Ulan ne geveliyorsun söylesene diye kükredi doktora
Doktor artık kurtulmak ister gibi derin bir nefes aldı ve lafa girdi
-Özgür Hanım'ın belden aşağısının geçici felç olduğunu düşünüyoruz,tabi bu uyanınca netleşicek dedi ve biz ona şaşkın gözlerle bakarken fırsattan istifade gözden kayboldu
Ben bir Utku'ya bir ikizlere bakarken gözlerimden yeniden yaşlar akmaya başlamıştı. Utku bunu fark etmiş olucaktı ki bana doğru hızlı adımlarla yürüdü ve beni duvara yasladı
-Ağlamayı kes,zırlama artık,herşeyi daha berbat ediyorsun,Özgür uyanınca biriniz böyle davranırsa onu öldürürüm diye bağırdı ve ekledi 'Ona ben bakacağım,benim evimde,dört dörtlük bir tedavi görecek ve en kısa zamanda iyileşicek ve de gerekirse yurt dışına çıkacağız bu tedavi için'. Bunu hepimize söylemişti. Savaş Utku'ya yaklaştı ve rahat tavırlarıyla
-Bunu bana sormadan kararlaştırman sinirlerimi bozdu fakat işime gelir,yurt dışına mı nereye götürüyorsan artık çabuk iyileştirip getir onu dedi. Biz onun dediklerine şok olmuş bir ifadeyle bakarken Utku dayanamamış olsa gerek kalktı ve yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Savaş hiç bir şey olmamış gibi arkasını dönüp cool adımlarla uzaklaşırken 'İyileşince haber verin' dedi. Serin kendi kendine söyleniyordu
'Görsün Özgür Hanım da biricik nişanlısını'***
Biraz zaman geçmişti ki Özgür'ü odaya çıkaracaklarını söyleyip bi telaş bi koşuşmadan sonra ameliyathanenin kapısında sedyede yatan Özgür'ü gördüm. O kopkoyu kalem çektiği kara gözleri soluktu,makyajsızdı,yüzü bembeyaz olmuştu,böyle bile dünya güzeli gelmişti gözüme. Biz arkasından odaya girmeye çalışınca hemşireler bizi durdurup 'Biz size haber vereceğiz,o zaman görebilirsiniz ' dedi ve kapıyı kapatıp odada serumlarla tuhaf kablolarla uğraşıp odadan çıkmıştı.
Bir süre camdan Özgür'ü izledikten sonra dayanamayıp yere yığıldım. Çok narin bir bünyem vardı,tansiyonum düşmüştür diye yükselerek kalkmaya çalıştım fakat bu daha da kötü olmama sebep olunca gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Beni yeni fark etmiş olan Serin ve Semih bana doğru koşturdular,ama Utku ortalıklarda gözükmüyordu. Semih telaşla kolumdan tutup kaldırırken konuştu
-İyi misin Ömür,noldu birden böyle?
-Bi-bilmiyorum,galiba tansiyonum düştü,bi su içersem kendime gelirim dedim ve Serinden destek alıp ayağa kalkmaya çalışınca yeniden yere yığıldım. Serin bununla beraber daha da telaşlanarak bağırdı 'Doktooor! Doktor yok mu,arkadaşımıza bir şeyler oluyor'
Ben ise o sırada yüzümü avuçlarımın içine alıp yere secde eder gibi kapanmış hıçkırıyordum. Kendimi kaybetmiş olmalıyım ki bir ara ağzımdan 'Ona bişey olmasın lütfen' diye bir şeyler çıktığına emindim.
Ben böyle yerdeyken bir kaç tane kolun beni tutup sedyeye yatırdığını anladım. Bilincim tamamen kapanmış ve kendimi bırakmıştım.
Uyandığımda aradan bir saat geçtiğini anladım. Etrafı incelediğimde de beni izleyen üç çift gözle doğrulmaya çalıştım. Ve ben geniş bir odada kolumda serumla yatıyordum.
Yeniden doğrulmaya çalıştım fakat yine doğrulamadım,kalkmak istediğimi anlamış olmalı ki Utku koştu ve kolumdan tutup bana yardım etti. Biraz doğrulunca elimi suya uzattım ve kısık bir sesle 'suu..' diye seslendim. Boğazımdan kısık öksürükler çıkmıştı. Utku su içmeme yardım etti ve yeniden beni yatırdı
-Üzgünüm dedim mahçup bir ifadeyle
-Neye üzgünsün diye sordu Serin
-Bi de ben üzüp yoruyorum sizi dedim üzgünce
-Saçmalıyosun,evet bizi biraz korkuttun ama tansiyonunun düştüğünü söyleyip serum taktırdık dedi anlayışlı bir sesle Serin
-Umarım bir sürü test yaptırıp beni hastanelerde süründürmezsiniz dedim bıkkınlıkla
Dediğimi umursamayıp lafa Semih girdi
-Birazdan Özgür'ü göreceğiz,sen biraz daha dinlen bizden sonra girersin dedi ve ekledi 'tabi istersen'. Bu dediğiyle biraz da soru sormuştu.
Özgür'ü göstereceklerini duyunca ben zaten çoktan ayaklanmıştım.
-Şe-şey bende görseydim,yani neden bekleyeyim ki,iyi hissediyorum deyip ayaklanmaya çalıştım fakat tam olarak doğrulamayıp daha da kötü oldum.
-Bu halde mi diye lafa atladı Utku. Kızgındı,o zaten hep böyleydi.
Serin uzun uzun bize baktıktan sonra
-Biz Utku'yu çok sevdik. Bundan sonra daha sık görüşmek istiyoruz dedi konuyu dağıtmak istercesine
Aradan çok geçmeden Utku'nun telefonu çaldı ve dışarı çıktı. Serin sanki bunu bekliyormuş gibi hemen koşup yatağın yanına oturdu
-Ömür ona gerçekten böyle yıldırım aşkıyla tutulduğuna inanamıyorum. Kaç yıllık sevgilisi Savaş piçinin bile neler yaptığını,nasıl çekip gittiğini gördün dedi
Semih eksik kalır mı! Hemen lafa atladı
-Çekip gitmedi,siktir olup gitti. dedi kesin ve net bir sesle
Serin onu bakışlarıyla susturdu. Ben bu sessizlikten istifade Serin ve Semih'e döndüm ve konuşmaya başladım.
-Bakın,ben bunu kabullenmek istemiyorum,çünkü eğer kabullenirsem daha da büyüyecek biliyorum. Lütfen böyle bir şey hiç yokmuş gibi davranın,bunu zaten ikinizden başka kimse bilmiyor,bense daha başlamadan bitirmeye çalışacağım,ona arkadaş gibi yaklaşacağım dedim ve derin bir nefes aldım.
Serin ve Semih bundan memnun olmamış olacak ki ikiside kendi kendilerine söylendiler. Oflayıp arkama yaslandım.
Daha bir kaç dakika olmuştu ki Utku içeri girdi.
-Hadi çocuklar Özgür'ü görebilirmişiz. Bu dediğiyle Semih ve Serinle beraber refleks olarak bende kalkmaya çalıştığımda Semih arkasını dönüp göz kırptı ve 'Ben sana yardımcı olacağım sabret' diye fısıldadı.
Acı bir şekilde gülümsedim ve bende fısıldadım 'Tamammm.'
Aradan 10-15 dakika geçmişti,bizimkiler asık suratlarla odaya girdi.
'noluyo' bakışlarımı atınca Serin konuştu
-Uyanmadı henüz dedi yüzü daha da asılırken.
İyi olduğumu göstermek istercesine yavaş hareketlerle doğrulup yataktan kalktım. 'Hazırım,iyiyim,güzelim ve fitim,hadi bana da gösterin Özgür'ü ' dedim ve kapıya yöneldim. Utku telaştan yeni fark ediyor olacak ki gözlerini kısarak bana baktı
-Sendeki bu Özgür merakı nerden geliyor?
Serin benim yerime cevap verdi
-Ne kadar zıtlaşsalarda aslında iyi anlaştılar,Ömür Özgür'ü çok sevdi,eğlenceli bir arkadaşlık başladı bi nevi aralarında dedi ve ben ona minnetle bakarken Semih de konuştu
-Ve burda bir de Ömür'ün pamuk gibi kalbi ve vicdanı devreye giriyor,Ömür çok iyi biri deyip gülümsedi. Ona da minnetle baktım ve Utku kafasını sallayarak 'Haklısınız' dedi ve sandalyeye yayılıp ekledi 'Ben biraz kestireceğim'
Semih bana kaş göz işareti yaptı ve Özgür'ün odasına doğru yürüdük. Kalbim yerinden çıkıcakmış gibi atarken durdum ve derin bir nefes alıp içeri girdim. Semih dışarıda beni bekleyeceğini söyleyip oraya oturmuştu. İçeri girdiğimde huzursuz bir şekilde kıpırdanan Özgür'ü görmemle koşarak yatağın önüne gittim ve eğildim. Ellerinin her yeri delik deşikti,serum iğneleriyle kaplıydı. En sonunda elini tutabildim ve fısıldadım
-Özgüüürr.
Mırıldandı,rahatsız gibi görünüyordu. Galiba kabus görüyordu. Uyanması için sarstım. Bir şeyler mırıldanıyordu,önce anlamadım fakat sonradan duyduklarımla ağzım bir karış açılmış bir şekilde Özgür'e bakakaldım. Resmen karşımda benim adımı sayıklıyordu. Ve yine,daha da şaşırdım. Ellerim yavaşça ellerinin altına kayarken ağzım daha da açıldı ve o her seferinde daha net bir şekilde adımı sayıklamaya başladı.
-Ömür. Ömüür. Kıpırdandı,terlemeye başladı
-Ömüüür! diye çığlık atarak gözlerini kocaman açtı ve derin nefesleri arasında elleri ellerimi buldu ve sımsıkı bir şekilde kavrayıp kalbine bastırdı. Ben hala şaşkınlıkla onu izliyordum. Bir dakika geçmişti ki elimi bıraktı ve doğrulmaya çalıştı. Elinden tutup yardım edecekken beni ittirdi ve telaşla etrafına baktı.
-Neresi burası? Noldu bana? Ben kimim?
diye sorunca bir an afalladım.
-Ö-özgür,iyi misin? Noldu sana? diye sordum
Beni fark edince gözleri parladı ve çığlık atarak bana sarıldı.
-Ömüüüürr.. Ömürüüümm.. Burdasın,benimlesin diyerek iç çekti.
Ben hala anın şokuyla ağzım açık ona bakarken birden durgunlaştı
-Noldu sevgilim? Dikkatle yüzüme bakıyordu.
-Aşkım bana neden öyle bakıyorsun,bir sorun mu var? Ve ben neden burda böyle yatıyorum? diye sordu.
-Hi-hiç bir şey yok ufak bir kaza sadece dedim hala şaşkınlıkla ona bakarken.
Utangaçlıkla kafasını kaşıdı
-Şey.. Imm. Ben adımı unuttum galiba sevgilim. dedi soru sorarcasına bakarken
-Özgür. Özgür adın yani dedim biraz daha sakinleşerek.
Sonra meraklanıp sordum.
-Özgür rüyanda ne gördün? Çok kötü gözüküyordun ve neden benim adımı sayıkladın? diye sordum sabırsız bir sesle
Yüzünü ekşitti
-Sevgilim.
Yaklaştı ve yüzümü ellerinin arasına aldı,baş parmakları elmacıklarımı okşarken konuşmaya başladı
-Sevgilim,sen çok kötü bir kaza geçiriyordun ve ölüyordun,beni bırakıp gidiyordun,çok korktum,sakın beni bırakma dedi ve ağlamaya başladı. Yavaş yavaş geçmeye başlayan şaşkınlığım eskisinden daha da fazlalaşınca Özgür'ün gözyaşlarını sildim ve başını göğsüme yaslayıp sakinleşmesini bekledim. Resmen huzur kollarımdaydı,ne düşüneceğimi ne diyeceğimi bilemiyordum. Özgür sakinleşince başını kaldırdım ve konuşmaya başladım
-Ben şimdi kardeşlerini çağırıp geleceğim,burda beni bekle tamam mı fıstığım dedim ve kalkmaya yeltendim fakat Özgür beni engellemişti.
-Şey.. Sevgilim. Ben şey. Benim kafamda senden ve aşkımızdan başka hiç bir şey yok. Yani bilmiyorum işte,hiç bir şey bilmiyorum kafam bomboş ve senden başka hiç bir şey yok dediğim gibi,noldu bana diye sordu kedi gibi bakarken
-Bekle geliyorum fıstığım,herşeyi anlatacağız dedim ve meraklı bakışlarıyla beni süzerken kendimi dışarı attım.
Kapıda Semih vardı,heyecanla ayağa fırladı.
-Ne oldu?
-Çok garip Semih,anlayamadım,önce Utku'yla Serin'i bulalım dedim telaşla ve yanlarına gittik. Bir şişe suyu kafama dikdikten sonra herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladım,onlarsa ağızları bir karış açık dinlemişlerdi.
İçimizden en soğukkanlısı Utku'ydu
-Hemen doktoruna haber verelim bu durumu,o bize açıklar dedi ve doktora da yüzeysel bir şekilde Özgür'ün hiç birşey hatırlamadığını anlattık. Doktor elinde tokmağa benzer bir alet ile önümüze düştü ve beraber Özgür'ün odasına gittik. Özgür şaşırmış gözlerle bizi izlerken korkuyor gibiydi
-Aşkım noluyor burda? Artık bana da anlatın.
Doktor onu sakinleştirmeye çalıştı
-Sakin olun Özgür Hanım. Ufak bir kaza geçirdiniz ve geçici bir hafıza kaybı yaşıyorsunuz fakat Ömür Bey'i nasıl hatırladığınızı hala çözemedik dedi ve bana döndü
-Kaza anında beraber miydiniz ya da siz ilk ne zaman gördünüz Özgür 'ü dedi
-Ben onu görmeye geldiğimde bir rüya görüyordu daha doğrusu bir kabus ve benim adımı sayıklayarak uyandı, uyanır uyanmaz da sevgilim,aşkım diyip bana sarıldı,adını bile hatırlamadığını fakat beni hatırladığını söyledi diye cevapladım doktoru
-Peki ne gördüğünü size anlattı mı diye yeniden sordu doktor
Kafa salladım
-Evet,rüyasında bir kaza geçirip öldüğümü görmüş, beni bırakıp gitme dedi ve ağlamaya başladı
Doktor kafasını salladı ve kısa bir süre düşündükten sonra bize döndü
-Dediğim gibi geçici bir hafıza kaybı bu,sizi hatırlama sebebi ise bilinç altından kaynaklanıyor tamamen,yani büyük bir ihtimalle kaza anında ya da kazadan önce sizi düşünüyordu,hani insanlar neyle uğraşır neye yoğunlaşırsa gece rüyasında onunla ilgili şeyler görür ya,işte aynı durum olmuş,ameliyattan sonraki uykusunda rüyasında sizi görmüş ve sadece sizi biliyor.
Bir kaç dakika durdu ve bana döndü
-Sevgili misiniz?
-Ha-hayır değiliz diye cevapladım doktoru
Anlayışla gülümsedi
-O zaman bir süre sevgili rolü yapmanız gerekicek,onu ne kadar çok motive ederseniz o kadar çabuk hatırlar dedi
Bense kendi kendime söyleniyordum 'keşke hatırlamasa,hep böyle aşkla bana baksa'
Semih elimden tutup beni büyük odanın köşesinden Özgür'ün yatağına doğru sürükledi
Doktor elindeki aletle Özgür'ün bacaklarına vuruyordu.
-Hissediyor musunuz?
-Hayır
-Peki ya şimdi?
-Hissetmiyorum
-Şimdi?
-Hayır.
Özgür meraklı gözlerle doktora bakıp 'noldu ki bana?' diye fısıldadı
-Kazadan önce belden aşağınız felçmiş,hala hissedip hissetmediğinizi kontrol ettim sadece dedi ve arkasını döndü,üçümüzde şaşkın gözlerle doktora bakarken Utku doktoru kolundan çekeleyip dışarı çıkardı,bizde arkasından tabi
-Ne demek bu doktor,neden yalan söyledin?
-Bakın bunu böyle kabullenmesi çok daha kolay olur,önceden beri böyle olduğunu bilmesi iyileşme sürecini de kısaltır dedi ekledi 'Onun iyiliği için dediklerini sorgulamadan kabul edin,mesela sizi sevgilisi sanıyorsa bırakın sansın,onu bozmayın,tabi bu bir doktor tavsiyesi sadece' dedi ve havalı bir çıkış yaptı. Vay bee doktora bak dedim içimden.
Daha doktor gözden kaybolmadan Özgür 'ün bütün arkadaşları bir hücumla koridorun başında belirdi. Kendi kendime 'sanki savaşa gidiyoruz' diye söylendim ve koridordaki koltuğa oturdum. Hepsi neler olduğunu sormuş ve ince ayrıntılarına kadar öğrenmişti. Bense saf saf oraya buraya bakıyordum. Bikaç kişi o arada Özgür'ün yanına girip çıkmıştı,sonraysa kendimi özel hastanenin rahat koltuklarında uyumuş uyanmış bir şekilde buldum. Gözümü açar açmaz Semih beni çağırdı
-Ömüür,gelsene Özgür seni sorup duruyor. İster istemez bu duruma gülümsedim.
İçeri girdiğimde zaten herkes durumu öğrenmişti,kimse bozuntuya vermiyordu. Özgür uzandı ve yanağımı öptü,sonra geri çekilip yatakta yer açarak beni yanına çağırdı. Herkes şaşkın gözlerle bizi izlerken yanına sokuldum ve onu kollarımın arasına aldım. Özgür uzandı ve kulağıma fısıldadı ; 'Sen olmadan uyuyamıyorum bitanem'...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ÖTESİNDE.
Fiksi RemajaKatil,psikopat,biraz da manyak,ve belki fazlasıyla çılgın bir kız. Ama en çok da özgür. Ve ona aşık olacak,masum,sıradan ve temiz bir adam. Dünyanın gördüğü ve görebileceği en mücadeleci kadın hayatla savaşırken,saf ve temiz bir adam ona ne kadar y...