BÖLÜM 5.

47 4 2
                                    

Okuyan çok olmasa da ben yazıcağım,umarım hak ettiğim ilgiyi görürüm :-) :-)
Multimedia'ya ikizleri koydum 'Semih-Serin'

Savaş demişti,yemeğe katılıcaktı demekki bizimle. İster istemez yüzüm düşmüştü. Yumuşuyor muydu Özgür ona karşı. Belki de seviyordu hala. Suratımın hiç bu kadar uzun süre asık olduğunu hatırlamıyordum. En önemlisi neden bu kadar takmıştım bunu. Yemekleri hazırlamıştık bitmişti,sıra masayı hazırlamaya gelmişti. Masayı hazırlamadan önce Serinle birer sigara yaktık,havuzun başına geçtik. Dalmış olmalıyım ki Serin dürtükleyince kendime geldim
-Küçük Emrah gibi görünüyorsun. -hafif gülümsemesi yüzünden silindi- Sorun ne Ömür?
-Sorun yok,normal halim dedim,gülümsemeye çalışmıştım ama acı bir gülümseme olmuştu galiba. Sonunda dayanamadım ve
-Onu hala seviyor,tuhaf dedim
-Önemli bir şey vardır saçmalama,Özgür'ü tanıyorum dedi
Yine acı bir gülümseme attım fakat o uzun uzun iç çekince ona döndüm
-Noldu
-Onunla ilgileniyorsun Ömür. İlk görüşte aşık falan mı oldun diye sordu
Ne diyeceğimi bilemedim,kekeleyerek konuşmaya başladım
-Be-been hayır. Yani ablanız çok güzel ama ha-hayır. Mümkün mü öyle bir şey.
Sustu... Sustum...
Sessizliği Semih bozdu,her zamanki gibi neşeli sesiyle
-Lan Serin öküzü açlıktan ölüyorum kalksana hazırla şu masayı
-Kes sesini Semih diye yanıtladı baygınca Serin
-İkizlerin en seksisi hadi yemek yiyelim nolur dedi Semih,sesini Küçük Emraha benzetmeye çalışmıştı
Serinle gülümsedik,kalktı ve elini bana uzattı
-Hadi kalk hazırlayalım şu masayı
-Hadi dedim gülümseyerek
İçeri geçtiğimizde Özgür koltukta televizyon izliyordu. Ona bakmamaya çalışarak mutfağa geçtim. Kısa sürede masayı hazırladık ve Savaş'ı beklemeye başladık. Kapı çaldığında salonda sadece Özgür ve ben olduğum için Özgür açar diye düşündüm fakat hiç oralı bile olmadı. Mecbur kalktım ve kapıyı açtım. Önce beni umursamadan içeri girdi. Kafasını uzatıp Özgür'ü gördükten sonra üzerime yürüdü
-Sen neden hala burdasın lan
-Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum
Tam arkamı dönüp gidicektim ki sert bir şekilde geriye çekildim
-Bak çocuk Özgür kız kılıklı bebelerden hoşlanmaz,umudunu kırdığım için kusura bakma ama böyle dedi fısıldayarak
Sinirlenmiştim
-Öyle mi? Kimlerden hoşlanıyormuş Özgür senin gibi korkak piçlerden mi diye bağırdım. Evet evet bilerek. Özgür'ün de duymasını istiyordum. Zaten duymuştu da ayağa kalktı ve bize doğru bir kaç adım attı.
-İkinizde kapayın çenenizi. Savaş sende buraya ne için geldiğini unutma,seni kovmak zorunda bırakma beni dedi uyarıcı bir ses tonuyla
Özgür'ün arkasını dönmesiyle hepimiz masaya geçtik. Özgür,Savaşla benim arama oturmuştu,karşımızda da Semihle Serin oturuyordu.
Herkes kendini kaptırmış bir şekilde yemek yiyordu. Savaş ve ben hariç. Galiba benden hiç mi hiç hoşlanmamıştı. Özgür'ü izliyordu yemeğinden yerken.
Sorun çıkmadan yemeklerimizi yedik ve masayı toplayıp bulaşıkları da makineye dizdik. Kim mi? Tabiki de yine Serin ve ben.
İçeri girdiğimizde Özgür ve Savaş ortalıkta yoktu,Semih ise bir film açmış koltukta yayılarak onu izliyordu. Serinle beraber diğer koltuğa oturduk ama dayanamayıp sordum
-Nereye gittiler
-Özgürün odasındalar diye yanıt verdi Semih
İçimdeki sızıyı bastırmaya çalışarak filme odaklandım.
--

ÖZGÜRDEN

Yemekten hemen sonra Savaşla ben odama geçmiştik. Tabi odaya girer girmez her zaman yapmaya yeltendiği fakat benim asla izin vermediğim şeyi yapmaya çalıştı YİNE. Beni öpmeye çalıştı. Evet,benim gibi birinin daha ilk öpücüğünü bile vermemiş oluşu kulağa biraz tuhaf geliyor olabilir. Su hep sorgular durur benim gibi birinin nasıl hem bu kadar tehlikeli ve bela bir tip olup hemde bu denli masum olabileceğimi.
Ve evet. Savaş yine bana yaklaşıyordu. Kapıdan girer girmez arkasından kapıyı çarptı ve beni iri kollarının arasına alıp kapıya yasladı. Kafasını boynuma soktu,derin bir iç çekti
-Kokunu özlemişim -dişlerinin arasından konuşuyordu-
Kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı. Gözlerinden adeta alevler çıkıyordu,tuhaftı,tanıdığım Savaş değildi. Kollarının arasından çıkmaya yeltendiğimde tek koluyla beni durdurdu ve yeniden eski konumuma getirdi. Boş bir şekilde gözlerine bakıyordum. Ellerini kapıdan indirdi ve belime sardı. Burnunu tenime sürtüyordu,uzun uzun derin derin kokluyordu. Sonunda dayanamadım,sinirlenmiştim
-Buraya bunun için mi geldin diye sinirle fısıldadım,ne kadar korkunç göründüğümü tahmin edebiliyordum.
-Birazcık,lütfen birazcık dedi dişlerinin arasından,sonra ekledi 'Kokun sarhoş ediyor,izin ver sana dokunayım' dedi ve istekle parlayan gözlerini gözlerime dikti. Bıkkınlıkla kafamı iki yana salladım
-Sabrımı sınıyorsun
Gözleri o sırada dudaklarıma inmişti,hızlı bir hamle yapıp tam öpücekti ki ondan daha hızlı davranarak suratına bugünki ikinci tokatımı yapıştırdım.
-Ya derdin neyse dökül ya da siktir git burdan diye kükredim. Ama ona attığım ikinci tokadın huzuru içimi kaplamıştı bile,içimdeki kötü kız kahkahalara boğulmuştu.
Yatağa geçti ve oturdu.
-Tamam ciddi konulara gelsek iyi olur o zaman dedi
-Bekliyorum diyerek kafamı salladım ve geçip odamdaki ufak köşemin tepesine oturdum
-Babam ölüyor Özgür
Şaşırmıştım,çünkü fazlasıyla üzgün görünüyordu. Oysa babasını sadece kendisine yedirdiği paralardan ötürü sevdiğini düşünürdüm ve şimdi de oturup miras bana kalıyor diye sevinmesi lazımdı.
Ama yine de içim burkuldu,çünkü çok iyi ve duyarlı bir babaya sahipti. Onun yerinde olmayı çok isterdim.
-Benimle ilgili olduğunu düşünmüyorum ama yine de üzüldüm,baban iyi bir adam dedim burukça gülümseyerek
-Seni severdi dedi. Gözleri çok hüzünlüydü,hiç olmadığı kadar,git gide şaşırıyordum.
-Bende severdim dedim,çok sakindik
-Seninle evlenmemi istiyor Özgür dedi bir anda
Şaşkınlıktan ağzım bir karış açılmıştı.
Devam etti
-Ciddiyim Özgür. Ölmeden önce evlendiğimizi görmek istiyor. Son birkaç ay Özgür,lütfen evlenelim,lütfen dedi ve bana doğru yaklaştı. Köşemin tepesinden inip ortasına oturdum. Geldi ve yanıma oturdu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ama çok samimiydi,çok içtendi ve babası için gerçekten üzülüyordu. Bir an kendi babam geldi aklıma. Biz hiç baba kız gibi olamamıştık,mutlu olamamıştık,birbirimizi mutlu edememiştik. Ama elime bir fırsat geçmişti,onun babasını mutlu edebilirdim,hemde Savaş babasına olan yoğun sevgisini fark etmişken. Hüzünlü bir gülümsemeyle kafamı aşağı yukarı salladım.
-Babanın mutlu olmasını isterim Savaş dedim
Sevinçle ayağa kalktı ve beni kucağına aldı,haykıra haykıra gülüyordu.
Bunu sadece Savaş ve ya babasının mutluluğu için yapmıyordum. Evlilik,düzenli bir hayat belki bana iyi gelebilirdi,belki bambaşka bir hayata adım atardım,daha güzel şeyler yaşardım. Şimdi tek sorun arkadaşlarıma bu mevzuyu açmaktı. Ne diyecekleri zerre umrumda değildi,önemsemezdim zaten ama dırdır yapıcaklardı akıl vericeklerdi kafamı şişiriceklerdi.
Savaş'ın mutluluk kahkahaları yavaşlayınca susup bana baktı ve tekrardan güldü
-Gidip babama haber vermeliyim,çok teşekkür ederim Özgür çok sevinicek dedi ve ekledi 'O içerde oturan sümsüğe karım olacağını söyle,bu eve girip çıkmasın' diyerek yanağıma bir öpücük kondurup koşa koşa evden çıktı.
Savaş bunu söyleyince yüzüm düşmüştü,neden bilmiyorum ama içimi bir sıkıntı kapladı,o içerdeki sümsüğe neden söyleyecekmişim ki bunu,ona ne? Bir günde nasıl bu kadar önemli biri olmuştu ki ona söyleyecektim. Neden bilmiyorum ama verdiğim karardan bir anda pişman oldum. Ama bir kere kabul etmiştim. Gidip şunu bizimkilere söylesem iyi olacaktı,kıyamet ne kadar erken koparsa o kadar iyi,çünkü uyuyacaktım.
Üzerimi değiştirip günlük siyah sporcu atletimi giyindim,altına da siyah bir şort geçirdim. Hey bu ne kadar kısaydı böyle,biraz daha zorlasalarmış külot görevi görecekmiş. Evde olduğumuz gerçeğini hatırlayarak kendimi rahatlattım ve içeri geçtim. Film izliyorlardı. Semih'in yanına oturdum,koltuğa yayılmıştı yine ve hemen lafa atladı
-Senin ki koşa koşa çıktı az önce -ağzına bir avuç dolusu mısırı tıktı- neyle tehdit ettin onu dedi ve kahkahayı bastı
-Evlenme teklifini kabul ettim dedim bir anda rahat bir tavırla
Üç çift göz bana dönmüştü ve hepsi de kocaman açılmıştı
Serin telaşla yerinden kalktı ve bağırdı
-Haaaa? Sarhoş falan olduğunu ummak istiyorum ama sen sarhoş da olmazsın. Ne içirdi o piç sana? Nasıl bunu kabul edersin abla,o piçle sen nasıl evlenebilirsin? diyerek elindeki bardağı yere fırlattı
Semih'e döndüm,ciddileşmişti,onaylamaz bir şekilde kafasını salladı
-Hadi ama düzgün bir hayat kurmak istiyorum ve babası ölüyormuş,onunla evlenmemi istiyormuş evlendiğimizi görmek istiyormuş diye yanıt verdim tekrar Serin'e dönerek
-Bu geçerli bir sebep değil. dedi Semih oflayarak
Bu sefer ona döndüm
-Bak bizim lanet olasıca bir babamız vardı,ama onun babası harika biri,ölmeden önce mutlu olmasını isterim,bunu hak ediyor. Hem Savaş gerçekten beni seviyor dedim
-Ama sen onu sevmiyorsun abla dedi Serin
-O beni çok seviyor,çok,onun sevgisi ikimize de yeticektir dedim dişlerimi sıkarak. Bunalmıştım bundan.
Fakat Serin hiç beklemediğim bir anda o mavi gözlü çocuğu kolundan tutup kaldırdı,şaşkınlıkla onlara döndüm,derin bir nefes aldı ve bağırarak konuşmaya başladı
-Eğer böyle düşünüyorsan Ömürle evlen abla,Savaş gibi bir piçle değil.O sana ilk görüşte aşık oldu,katil olduğunu öğrenmesine rağmen Savaş gibi arkasını dönmek yerine seni tanımak için çabaladı,bunu farketmeyecek kadar salak olamazsın diye haykırdı. Sustum,sustular. Adının Ömür olduğunu öğrendiğim çocuk kafasını eğmiş ve gözlerini sımsıkı yummuş bir şekilde ayakta dikiliyordu. Olanları yeni idrak etmiş olacak ki yavaşça kafasını kaldırıp Serin'e baktı.
-Ona aşık mıyım? gözlerindeki duyguyu okuyamadım,ne düşünüyordu,ne hissediyordu acaba. En önemlisi ben ne hissediyordum? Ama bunu daha sonra düşünücektim.
Serin kafasını çaresizce iki yana salladı
-Üzgünüm,farketmemek mümkün değildi diye karşılık verdi ona
Ömür bana bakmıyordu,sanırsam utanmıştı. Kafasını salladı ve benim olduğum tarafa doğru bir adım attı
-Be-ben üzgünüm.
Bunu yere bakarak söylemişti sonra koşarak kapıya gitti ve benim olduğum tarafa kısa bir bakış atıp kapıdan çıktı

SİYAHIN ÖTESİNDE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin