Jungkook deltasını yönetebilmek için gittiği Fransa'da eğitimini tamamlamış, Kore'ye, evine geri dönmüştür.
Delta: Jungkook
Omega: Taehyung
Text/düzyazı
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.
Jungkook
Şuan koltukta oturmuş elimde telefonla Fransa'da iken benimle aynı tesiste kalan Mingyu'dan mesaj bekliyordum. Onunda benimle benzer sebeplerden ötürü o tesiste kalması bizi arkadaş yapmış ardından hızla dostluğa evrilmişti. Mingyu omega anne ve omega babadan doğan baskın alfaydı. Ve türü normalde çekinik omega olması gerekirken o baskın alfa olmuş ve insanlara tehdit gibi görünmüştü aynı benim gibi. O zamanlar pek anlaşamasakta o benim kovmalarıma aldırış etmeden benimle arkadaş olmuştu.
Şuan hâlâ orda yaşayan Mingyu merak ettiğim sorulara cevap bulmak için benim o zamanlar doktorum olan dayısının yanına İzlanda'ya gitmiş ona ulaşması bir hayli zor olduğundan mütevellit bir hafta boyunca onu aramış sonunda sakin bir kasabada bulmuştu. Onunla konuştuktan sonra bana yazacağını söyleyen Mingyu ile telefonun başında nöbet tutmaya başladım.
Neredeyse iki saat boyunca hiçbir mesajıma dönmemiş bazenleri tek tik olarak kalmıştı mesajlarım. Ben ise o an karanlık evde açık olan ama sessizlik kervanına katılan televizyona bakıyor arada reklam olan sabah kuşağı programına dalmış gözlerle bakıyordum. Merakımdan olacak gibiydim öğrendiğim şeyler bana nasıl geri dönecekti? Taehyung'a çok zarar verecek bir olay mıydı? Suçlu olan kimdi? Taehyung beni neden hatırlamıyor? Anne babası hiç mi fark etmemişti Taehyung'daki değişimi? Adlı başlıkları sadece aklıma takılan birkaç soruydu.
Artık dudaklarımı yemekten bir hal olmuş en sonunda aldığım metalik tad ile dudağımın kanadığını anlamış derin nefes alarak televizyonu kapatmış arkaya doğru koltuğa yatmıştım.
Heyecanlıydım ama en öncesi korkuyordum. Duyduklarımı kaldıramazsam, Taehyung'a bu durumu açıklayamazsam diye ödüm kopuyordu.
Telefonum elimde titrerken kim olduğunu bildiğim için hemen açıp kulağıma koymuş nefesimi tutarak Mingyu'nun konuşmasını bekliyordum. "Oğlum - ağlıyordu dudaklarından kaçan hıçkırık yüzünden susmuştu. Bu durum beni panik etmiş baştan uca titremeye başlamıştım. Ellerim titriyordu ama sakın olmalıydım. "Lan bunu nasıl yaparlar ya aklım almıyor!" Diye nefes nefese söylenmişti. Ben ise sonunda sesimi bulmuş gibi "mingyu ne oldu oğlum düzgünce anlat bayılacak gibiyim" sanki son nefesimi veriyormuşcasına.
Mingyu sakinleşmek ister gibi derin nefesler almış arada dudaklarından kaçan hıçkırıklarla iyice sinirlerim bozluyordu. "Jungkook ben Üzgünüm hemde çok bunlar insan değil oğlum gaddar piçlerin teki nasıl böyle bir şey akıllarına gelmiş. Kallavi orospu çocukları!"Diye söylenmeye devam etmişti. "Mingyu lütfen anlat artık burda içim içimi yiyor" tedirgince konuşmuştum mingyu ise derin bir nefes almış ardından daha sakin(!) şekilde konuşmaya devam etmişti "bu pezevenkler sizin ruh eşi olduğunuzu biliyormuş öğrenmiş zaten. Sen kaçtıktan sonra onlar sendeki değişimi fark etmişler bu daha da güçlenen delta içgüdülerini, belinde oluşmaya başlayan izi, değişen göz bebeklerini ve daha birçok şeyi fark etmişler." Nefeslenmiş devam etmişti.
