Kabus

69 9 4
                                    

Küçük kız koşarak arkasındaki kötülükten saklanmaya çalışıyordu ama ne yazık ki saklanabileceği tek bir yer vardı ve o yer çoktan güvenli olmaktan çıkmıştı. Arkasından onu elinde bir sopayla savruk yürüyüşleriyle kovalayan adama bakmaktan korkuyordu. Adamın kızın hemen arkasında olduğunu ve onu her an yakalayacağını bilmesine rağmen kız, pes etmeyip adamdan o küçücük evde kaçmaya çalışıyordu.


"Buraya gel seni bozuk velet."İçkiden dolayı ağzı dolanıyor, söyledikleri bir türlü anlaşılmıyordu. Yine de küçük kız bu şekilde davranılmaya alışkındı. Artık bu sözü duymak onu üzmemeye başlamıştı.


Küçük kız hızını hiç düşürmedi. Tam arkasındaki kötü adam tam ensesinden tutacağı sırada salona girdi ve adamın onu tutmasını engellemiş oldu. O 3 saniyelik farkta etrafına bakındı, küçük kız. Çünkü ailenin diğer fertlerinin bu kötü adamdan saklanmak için salonda, o koskocaman ama aynı zamanda birisini korumaktan aciz olan kanepenin arkasına saklanmıştı.


Küçük kız gözlerinde yalvaran bakışları, dudaklarında kelimelere dökemediği yakarışlarıyla baktı korkudan gözleri büyümüş kadına. Yeşil gözler dekikorkuyla menekşe mavisi gözlerin korkusu birbirleriyle yarışıyordu.O 3 saniyelik arada yeşil gözlerdeki korku vicdanına ağır basmışve kadın kafasını iyice kanepeye yaslamıştı.


3 saniyelik ara bittiğinde kız ensesinden sert bir şekilde sürünürken kötü adam " Sonunda yakaladım seni. En sonunda yakalanacaksan kaçmanın bir alemi yok.Bunu hala anlayamadın mı? Gel bakalım seni bozuk velet, günlük seansına geç kaldın." diyordu ama küçük kız bunların hiçbirisini duymadı yada duymak istemedi. Küçük kızın gözleri o korunaksız kanepeye yönelmiş, kafasını çıkartıp olanları korku dolu gözlerle izleyen yeşil gözlere sabitlenmişti.


Boğazında isteyemediği yardımlar yük yapmış, gözlerine dolan yaşlarsa yalvarışlarla dolmuştu."Yardım edin. Yardım et bana artık. Bıktım bundan" diyordu.Kaderin cilvesine bakın ki küçük kızın bu yakarışlarına sadece sessizlik cevap veriyordu.


Karanlık odaya girdiğinde kapı kapanmadan karşıdan gelen ışıkta son anda yüzüne doğru inen sopayı görebildi ama kendisini savunması için çok geçti ve o da bunun gayet farkındaydı.



Bu sefer o 8 yaşından büyük görünmeyen kız büyümüş, değişmişti. Dış görünüşü hala aynıydı. Boyu geçen yıllara göre uzamış ve vücudu dahada biçimlenmeye başlamıştı ama asıl değişiklik bu değildi,menekşe mavisi o gözler artık çaresizlikle değilde, güçle bakıyordu.



Bir sonra ki görüntüde bir kız vardı. Yaşı en fazla 16 olan. Menekşe mavisi gözleri korkuyla vetehditle kısılmıştı. Bir elinde tuttuğu silaha ve bir de karşısında onu vurması için kızı teşvik eden, ölümcül gülümselemeli adama bakıyordu. Elinde tuttuğu silah mı yoksa ellerimi titriyordu bilmiyordu, küçük kız bildiği ve hatırladığı tek şey karşısında kanlar içinde yere yığılan adamdı.


Korkuyla gözlerimi açtım. Gördüklerimin gerçek değilde, rüya olduğunu anlamam 1 dakikamı aldı. Deli gibi etrafıma bakınıyor ve kendime gördüklerimin gerçek olmadığını hatırlatıyordum   ama gördüklerim gerçekti. Sadece geçmişte kalmıştı.


Yüzümdeki teri sildim. Rüyamda bu kadar olayı bir arada görmeyeli uzun zaman olmuştu. Özellikle o adamı öldürüşümü görmeyeli.O adamı kabuslarımda görmesem bile her zaman aklımdaydı. Gizli tutmaya, kaçmaya çalıştığım geçmişimin en büyük günahıydı o adam.


O günü çok net hatırlıyordum. Sabah güneşin ışıl ışıl parlamasını, sonbahara göre havanın oldukça güzel olmasını.Aslında sabah her şey güzeldi, sıradan bir gün gibiydi ama daha sonra hava karamış ve karanlık kendini yine göstermişti. Ara sokağa kadar beni takip etmesini, yapmaması için yalvarışlarımı,onun benim yalvarışlarımı ve tehditlerimi görmezden gelip, bana adım adım yaklaşması, koluyla beni tutup sürüklemeye başlaması.Aslında her şeyin nedeni beni sürüklemesiydi. Tüm bu kabuslarınnedeni sadece kolumdan tutulup sürüklenmemdi. Birisi beni sürüklediği için birini öldürdüğümü duysa bana kesin deli yada sorunlu derdi ve ben ikisiydim de.


Beni sürüklediği ana gözüm korkudan dönmüştü resmen. Hiç düşünmeden cebinde taşıdığını bildiğim silaha uzanmış ve elinden kurtulup tetiği çekmiştim. Gözlerinin ferinin gitmesi,yüzüme sıçrayan kanının demir ve pas kokusu ve korkudan titreyen bir ben kalmıştık o karanlık çıkmaz sokağın ortasında...


Saate baktım. Saat daha sabahın 5'ydi. Gördüğüm kabusun etkisinden kurtulabilmek ve titreye bedenimi sakinleştirmek adına sıcak suyun altına attım kendimi. Suyu kaynar moda ayarladım ve taş zemine oturup acının başka hiç bir şey düşünmemi engellemesini sağlamak için sırtım sıcak sudan yanarken sessizce oturdum.  



Arkadaşlar merhaba; :)


Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir. Biliyorum 2. bölüm geç geldi ama yoğun tempolu bir işte çalıştığımdan yazmaya fırsatım olmuyor. Bayram geldi ee bayramda yaz diyeceksiniz ama ben maalesef Turizm sektöründe çalıştığım için bayram seyran yok bizde. 


Lütfen beğenmediğiniz bir durum olursa bana mesajla yada yorumla bildirin. 


İyi okumalar :)


Not: Bazı arkadaşlar benden hikayelerini okumamı ve vote yada yorum yapmamı rica etti. Herkesin hikayesini okuyamasam da bir -iki arkadaşınkine baktım ama o da işten fırsat bulduğum aralarda. En kısa zamanda yorum ve vote yapacağımdan emin olabilirsiniz. 

Karanlıkta AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin