Uğur Böceği

49 6 0
                                    

"Anneee!"kısa kesilmiş siyah saçlı küçük kız az önce kaldırımın kenarından işaret parmağına konan uğur böceğini göstermek için annesine doğru koşuyordu. Yüzünde batan güneşin sebep olmadığı bir aydınlık vardı. Işıl ışıl gülümsemesi, mora kaçan mavi gözleri güneş ışınları sayesinde parıldıyor,üzerine giydiği kırmızı elbise bembeyaz cildiyle tam bir tezat oluşturuyordu, yine de küçük kız çok mutluydu.



"Anne bağk, uur böci deldi..Meza'nın eline tondu. " Adımıı bile doğru dürüst söyleyemediğim o küçük halimle annemin ilgisini çekmek için,bana gülümsemesi için uğraşırdım sürekli. Annem o kadar güzelbir kadındı ki sürekli ona bakarken bulurdunuz kendinizi. Bakmak istemeseniz bile gözleriniz öyle bir manzaradan alamazdı kendisini.Her Türkmen kızının sahip olduğu çıkık elmacık kemikleri, beyaz ve çilli tenin annem sadece çıkık elmacık kemikleri özelliğini almıştı. Bana da keşke babamın içine göçmüş yanakları değilde anneminkiler gibi yüzümü ve gülüşümü tamamlayan elmacık kemiklerim kalsaydı. Ama ben aksine babamın siyah saçları ve beyaz teniyle ödüllendirilmiştim. Açık kahverengi saçları ve benimkisinin aksine yeşil gözleriyle ve yumuşacık kumral ten rengiyle anneme hiç benzemiyordum bile.



O günü çok net hatırlıyorum. 5 yaşlarında falandım. İlk defa uçurtma uçurmak üzere parka gelmiştik. Babam polis annemse doktordu. O zamanlar annemin bana dediğine göre kötü adamları yakalamak için babam evden sürekli erken çıkıp, geç dönüyordu.Hatta hiç gelmediği günlerde olmuştu. Bu yüzden o gün bunu telafi etmek adına hep beraber piknik yapıp, uçurtma uçurmak üzere dışarıya çıkmıştık.



Hafif çıkmış sakalları ve yorgunluktan çökmüş göz bebekleriyle babam 33 yaşından daha yaşlı duruyordu. Yine de yüzünden hiç eksilmeyen o tebessümüyle oturmuş beni izliyordu. Her zaman beni izler, ne zaman düşsem beni kaldırmak için koşarak gelirdi. Ne zaman başım sıkışsa babam hep arkamda belirir ve beni korurdu.Bir keresinde dışarı da oynarken yan mahalleden çocuklar gelip,en sevdiğim bebeğimi alıp, kırmıştı. Bu vahşet sahneye dayanamayıp ağladığım anda babam arkamda belirmiş ve bebeğimi neden kırdıklarını sorup, böyle bir şeyi yapmanın yanlış olduğunu onlara güzelce anlatmıştı. O günden sonra o çocuklarla arkadaş olmuştuk bir daha da hiç kimse bebeğimi çalmaya çalışmamıştı.



Babamda böyleydi işte. Ondan bana geçen ve simsiyah saçlarımla tezatlık oluşturan beyaz teni,sarıya çalan ela rengi gözleri ve yine ne yazık ki babamdan bana miras kalan simsiyah saçlarıyla benim babamdı. Annem sorunları hemen çözerken babam benimle oturur ve neden yaptığımı sorup benimle saatlerce ilgilenirdi. İkisi de birbirinden çok farklıydı,aynı zamanda birbirlerine çok benziyorlardı. İkisi de benim güvenli limanımdı. Benim sığınağım,aşık olduğum, muhtaç olduğum ve en sevdiklerimdi.



"Bu küçük uğur böceği uçarsa eğer, uçmasını sağlayan kişinin bir dileği yerine gelecek derler. Benim küçük Merza'm senin dileğin ne?" saçlarımla oynayan ve bana tüm içtenliğiyle bakan anneme döndüm. Bana sorduğu soru karşısında şaşırmıştım.



"Benim dileğim yod. Benim annemle ve babam vağ yanımda." demiştim. Bana zaten ihtiyacım olan her şeye ve herkese hayatımda sahipken böyle bir soru sorduğu için anneme kızmış ve uğur böceğini sinile elimden atıp sıkıca babama sarılıp kollarının arasına yerleşmiştim. G



Keşke o gün bir dilek dileseydim ve o küçük uğur böceğini uçursaydım. Nereden bilebilirdim ki gülümsemesine aşık olduğum annemin,güvenli sığınağım babamın beni bu kadar çabuk bırakıp gideceğini.

Karanlıkta AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin