"İyi misin?" "İyi miyim?"

37 6 0
                                    


"Evde kırık banyo kapısı ve salondaki birkaç darp izi dışında herhangi bir iz bulunmuyor. Size saldıran kişileri tanımadığınıza emin misiniz? Diye 100.kez soran polis memuruna baktım. Tamam, bu soruları sormak ve emin olmak onların görevleriydi ama bundan önce 99 kere tekrar ettiğim bir şeyi yeniden sormanın mantığı neydi?

"Hayır memur bey bana saldıranları tanımıyorum." Bu yaptığım aslında görevdeki bir memura yalan söylemekti ama onlara Tunç'u tanıdığımı ve Tunç ile olan mazimizi anlatamazdım. İkimizinde geçmişinde çok fazla karanlık, gereğinden fazla suç vardı. Ve onu bu şekilde ihbar etmek sadece işleri ikimiz içinde daha zora koşmak tan başka bir şey yapmayacaktı ki Burak ne derse desin Tunç'un babası onu girdiği o hücreden onu anında çıkartırdı.

"Pekala, eve tekrar geri gelme ihtimallerine karşı bir süreliğine sizi izlemesi ve koruması için bir ekip göndereceğiz." Diyen yatıştırıcı ses tonu biraz olsun sakinleşmemi sağlamıştı. Tabi bunda Ayşe Teyze'nin sırtımı sıvazlayan ve beni saran elleri ile Naim amcanın bir an olsun yanımdan ayrılmayışı en büyük etkendi.

İkisi de en az benim kadar şok olmuşlardı belki benden bile daha fazla. Ayşe Teyze sürekli bu mahallenin ne kadar güvenli olduğundan ve bu zamana dek hiç böyle bir olay yaşamadıklarından bahsedip durmuş, Naim amca ise konuyu daha derine indirmiş zamanın artık değiştiğini, zaman gibi insanların da değiştiğini vurguluyordu.

"Şurayı imzalayın lütfen daha sonra hastaneye gidebilirsiniz ve ekipleri direk hastaneye göndereceğiz." Memurun gösterdiği kağıda baktım. Tipik ifade onay kağıdıydı. Verdiğim ifadenin doğruluğunu kabul ediyorum tarzı bir şey. Daha önce de byle bir şey yaptığımdan prosedüre oldukça aşinaydım. O zamanlarda Tunç'un yüzünü hiç görmediğim ama gücünü sürekli hissettiren babası sayesinde hepsinden sicilimde tek bir iz bile olmadan kurtulmuştum.

Aslında ekiplerin beni izlemesini kabul etmeyebilirdim ama şuan için benimde Tunçtan birkaç gün kurtulmamı ve bu işten nasıl sağ çıkacağımı bulabilmem için zaman kazanmamı sağlayacaklardı bu yüzden memur beyin önerisine itiraz etmeyip aksine minnettar olduğumu gösteren bir gülümseme ile cevap verdim. .

"Eğer böyle bir olay yeniden gerçekleşirse lütfen hemen 55'i arayın. Tekrar geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim, memur bey ararım." İkimizde biliyorduk ki aramayacaktım belki o bilmiyordu ama ben kesinlikle onları yeniden aramaya istekli değildim. Asıl amacım birkaç gün polis gözetiminde güvende kalıp ileride ne yapacağıma karar vermek olacaktı.

"Merza kızım iyi misin?" Endişeli gözlerle beni izleyen Ayşe Teyzeye baktım. Naim amca gelen polis memurlarını uğurluyor ve onlara teşekkür ediyordu.

Gülüsemeye çalıştım ve bunun canımı ne kadar acıttığını hissedince yüzümü buruşturdum. "İyiyim. Sadece hemen dinlenmek istiyorum." Verdiğim cevaba rağmen Ayşe Teyze'nin gözlerindeki endişe kıvılcımları sönmemiş aksine daha da alevlenmişti.

Kafasını evin dış kapısını kapatmakta olan Naim amcaya çevirip olabildiğince endişe dolu sesiyle "Naim Bey, ambulans nerede kalmış. Aradın mı?" diye sordu. Naim amcanın Ayşe Teyze'yi yatıştıracağını düşünsem de o aksini yapmış ve Ayşe Teyzeninkisi kadar endişeli bir suratla yanıma çökmüştü.

Ellerini nereye koyacağından emin değil gibiydi, endişesini azaltmak için sağlam olan elimi elinin üzerine koydum." İyiyim ben Naim Amca merak etmeyin. Sadece bu günün bir an önce bitmesini istiyorum." Dedim. Ama verdiğim cevap Ayşe Teyze gibi onu da tatmin etmemişti.

Karanlıkta AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin