TELESKOP

30 6 4
                                    

Saate baktığımda gece yarısı 3'ü biraz geçiyordu. Ayşe teyzelerin soğuk balkonunda oturuyor, serin gece ayazında yıldızları izliyordum. Eskiden ne kadar çok izlerdim yıldızları. Onlara bakar hayaler kurardım. Çok ama çok eski zamanlarda hatırlayamadığım o uzak hatıralarda saklı olan anılarımdan birisinde babamla birlikte evimizin balkonunda oturmuş, teleskoptan yıldızlara bakıyorduk. Bir polis memuru olan babamın küçükken asıl isteği astronot olmakmış. Ama o zamanlar astronotluk hakkında insanların genel bir fikri olmadığından dedem karşı çıkmış ve babamı polis akademisine yazdırmış. Babam dedemin onu polis akademisine sürükleyerek götürdüğü o günü her seferinde tekrar tekrar anlatırdı.

" İlkbaharın sonu yaz ayının başına gelmiştik. Bir ilkbahar gününe nazaran oldukça sıcak olan pazartesilerden birisini yaşıyorduk." Dedi, özlemle gözlerini yıldızlara diken babam. Gözlerinde o güne geri döndüğünü gösteren pırıltılar vardı. "Kahvaltıda babamla tek kelime konuşmadık. O zamanlar şimdiki gibi baba-çocuk ilişkisi iyi değildi. Babalarından herkes korkardı. Benden onlardan birisiydim ama aynı zamanda da babama saygı duyardım. Taksi şoförü olmasına rağmen beni ve 3 kardeşimi okutmak için her zaman çok çalışır, her akşam eve geç gelirdi. O yüzden bende kardeşlerimde babamıza hiçbir konuda gücenmeyi düşünmezdik. Neyse, kahvaltıdan sonra babam beni yanına çağırdı. 'Gel seninle şu üniversite işini konuşalım bakalım' dedi ama yüzünde benimle konuşacağını ve fikrimi soracağını gösteren tek bir işaret yoktu. Babam beni gitmemi istediğim yeri söylemek için yanına çağırmıştı sadece. Gösterdiği koltuğa oturdum ki babamla karşılıklı oturup ilk ciddi konuşmamızdı o konuşma. 'Seni polis akademisine yazdırdım. Kayıtlar için belgelerin gerekliymiş. Bu gün okuldan sonra git ve hallet' dedi. " O anı tekrar yaşayan babam oturduğu yerde gerildi. Bu konunun hala içinde ukte kaldığını görebiliyordum.

"Poliş akademişi ne baba?" demiştim tüm 5 yaşındaki çocuklar gibi. Türkçem r'leri y, s'leri ş diye telaffuz etmeme neden olacak kapasitedeydi henüz.

Konuşmam babama tatlı gelmiş olacak ki cevap vermeden önce gülümsedi. "Polis akademisi; ülkedeki düzeni sağlamak için istekli kişilerin gittiği bir okul." Dedi, başımı okşayarak. Gözleri deminkinin aksine sıcacıktı.

"Peki dedem neden şeni poliş akademişine yollamak iştedi ki? Şen demedin mi ben iştemiyoyum diye?"

"Şimdi orayı anlatıyorum, küçük kelebek." Babam bana hep küçük kelebeğim derdi. Kelebekleri ne kadar çok sevdiğimi bildiğinden beni küçük kelebek olarak çağırması dünyada başımı okşamasından sonra en çok hoşuma giden 2. Şeydi.

Hevesle başımı salladım. " Aksine, dedene polis akademisine gitmek istemediğimi ilk defa kesin bir dille söyledim. Ama o zamanlarda babana karşı gelinmezdi. Şimdi ki gibi değildi. "

"Şimdi naşıl ki, baba?"

"Sana seni sevdiğimi her gün söylüyorum değil mi? " Başımı evet anlamında salladım. "Bir de seni sürekli yanaklarından öpüp, havaya atıyorum, değil mi?" Beni öpmesinin ne kadar hoşuma gittiği geldi bir kez daha aklıma ve bu sefer daha hızlı salladım kafamı. " İşte ben çocukken biz bunları babamızla yapamazdık. Seninle beraber oturduğumuz ve oynadığımız gibi babalarımızla oynayamazdık." Dedi. Bu durumun onu ne kadar üzdüğünü ama aynı zamanda babasını anladığını ve bunun için suçlamadığını görebiliyordum.

"Neden ki?" dedim. Babam sabırla sorumu yanıtladı. " Çünkü dedende babasından öyle görmüş ve çocuğa sevgi göstermenin onu şımarık yapacağı düşünülürmüş hep." Uzanıp, küçük ellerimle babamın kocaman elini tuttum.

"Deden fikrine karşı çıktığım için çok sinirlendi. Bir anda ne olduğunu anlayamadan birbirimize bağırmaya başladık. O beni polis akademisine yazdırmaya kararlıydı bense gitmemekte kararlıydım ve ne yazık ki bende inadımı ondan almıştım bu yüzden ikimizde birbirimizle uzun bir süre konuşmadık. Deden kararından dönmeye niyetli değildi, aynı şekilde bende astronot olmaktan vazgeçmek istemiyordum. Astronot olup, uzaya gitmek ve yıldızlara daha yakından bakıp, atmosferi tanımak istiyordum. Ama o zamanlar astronotluk öyle herkes tarafından bilinen veya rehavet gören bir meslek değildi, insanlar astronot nedir onu bile bilmezdi. Aslında dedenin de kötü bir amacı yoktu sadece ileri de iyi bir mesleğimin olmamasından ve geçimimi sağlayamamamdan korkuyordu sanırım. Kendisi gibi olmamızdan korkuyordu, aslında. "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlıkta AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin