Pembe Gömlek

58 7 0
                                    

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler fakültesi eskiydi, tarihiydi. Geçen hafta geldiğimde sekreterin elime tutuşturduğu üniversite tarihinin yazdığı katalogda yazana göre fakültenin şuan bulunduğu bina 1900'lerin başından kalma bir bina. Fakülte 10 yıl kadar önce bu eski binayataşınırken, bina restore ediliyor ve öğrenciler için dahakullanışlı bir yer haline getiriliyor. Eski halinin ve yeni halinin gösterildiği fotoğrafta aslında binanın tarihi özelliğine çokta dokunulmamış. Sadece dıştan boya ve içten de bir kaç eklemelerle- eklemelerden kasıtları, bilgisayar odası,içi yeniden yapılanan ve büyüyen kütüphane, öğrencilerin rahatça ders çalışabileceği kütüphaneyle birbirine bağlı dinleme odaları ve sayısı arttırılan tuvaletler- bina eğitim için düzgün hale getiriliyor.


Ben eski şeyleri severim. Eski kitapları, eski evleri, eski eşyaları. Çünkü eski olan her şey yaşanmışlık, hayat kokar. Kokusu beni içine çeker ve ben daha bu kitaba sahip olmadan önce o kitabın eski sahiplerinin yaşadıklarını gösterir bana.


Aynısı bu bina içinde geçerli. 1900' ler den kalan bu binanın bodrumu Kurtuluş Savaşı'nda mahzen olarak kullanılmış. Restorasyon işleminde yapısı bozulmasın diye dokunulmayan işlemeler eski dönemin tarzını ve düzenini anlatıyor. Duvarlar, kolonlar, sınıfların kapıları, oturma alanları kantin her yer de bu binayı daha önce kullananları görebiliyorsun.


Sınıfın önünde durdum. Sınıf gereğinden fazla büyüktü. Bunun gibi bir binada böyle büyük bir amfinin nasıl var olabildiğini bilmiyorum ama amfinin girişi ve sonu arasında neredeyse 50 kadar masa vardı ve girişten sınıfın sonunda oturanları görebilmek için dikkatlice bakman gerekti.


İçerisine girdiğim anda o yeri incelemek benim için ilk öncelik haline gelmişti. Sınıfa şöyle bir göz attığımda içeri de çok fazla öğrenci yoktu. Şimdilik.Ön sıralarda oturan ve akıllı oldukları her hallerinden belli olan 5 kişilik bir grup şimdiden ders hakkında konuşmaya ve kaynaşmaya başlamıştı. Orta sıralarda oturan ve sevgili oldukları her hallerinden belli olan bir çift ve onların arkasında da burada ne işim var bakışlı 3 genç oturuyordu. En arka sıralarda, pencere kenarında tam da benim oturmak istediğim o yerde sınıftan izole olmak istediği her halinden belli olan siyah deri ceketli bir çocuk oturuyordu.


"Pardon geçebilir miyim acaba?" Çok ince sesin sahibine döndüğümde karşımda sarışın, koyu kahverengi gözlü ve çok ince bir kız duruyordu. Yolundan çekilip" Tabi. " dedim ve onun arkasından bende oturmak için en arkanın 2 önüne cam kenarına yöneldim. En arka sıradaki çocuğa yaklaştıkça siyah saçları, altın sarısı ela gözleri ve kumral ten rengiyle yüzündeki her şey birbiriyle tezattı. Gözlerindeki ilgisiz görünen o sıkılmış bakış, hafif aralık dudakları ve sivri çenesi...  Yine de ona dönüp ikinci defa bakmamı sağlayacak kadar yakışıklıydı ve aynı zaman da tehlikeliydi. Altın sarısı gözlerinde ki bakışlar ilgisizdi. Her halinden burada olmak istemediği belli oluyordu. Ona baktığımı fark etmiş gibi camdan dışarı bakan yüzünü bana çevirdi. Gözlerimiz birbiriyle buluştuğunda hareket edemedim,olduğum yerde kaldım. Gözleri öyle büyüleyiciydi ki. İnce kıvrımlı burnu, sert çenesi ve kalın dudaklarıyla tehlikeli derece de yakışıklıydı. 


Ne zaman bana bırakmayı bırakıp,ilgisini kaybetti bilmiyorum yada ne zamandır olduğum yerde dikildiğimi. O kadar uzun zamandır bir şeyden bu kadar şaşırdığımı veya etkilendiğimi hatırlamıyordum. Ne kadar zaman oldu? 7 Yıl? 9?10. Tam 10 yıl olmuştu. Şaşkınlıktan çok bu duyguları yeniden hissetmenin verdiği sevinçle gülümsedim. Hafif bir tebessümdü belki ama tebessüm etmeyi unutmam üzerinden baya zaman geçmişti.

Karanlıkta AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin