2. Bölüm: İlk Okuma ve İlk Çatışmalar
Film prodüksiyonunun resmi olarak başladığı o sabah, hava tıpkı içerideki atmosfer gibi gergin ve karmaşıktı. Oyuncular ve yapım ekibi, şehrin dışındaki lüks bir prodüksiyon binasında toplanmıştı. Binanın en büyük toplantı odası, senaryo okuma için hazırlanmıştı. Masanın ortasında uzun bir ahşap masa, üstünde kahve ve çaylarla dolu tepsiler, kenarlarda ise minderli sandalyeler vardı. Duvarlarda eski film posterleri asılıydı; bu, odadaki herkesin işin büyüklüğünü hissetmesini sağlıyordu.
Hyunjin, toplantıya erken gelen birkaç kişiden biriydi. Üzerinde sade bir beyaz tişört ve kot pantolon vardı. Görünüşü, etrafındaki diğer oyuncuların şık kıyafetlerine göre daha basit ama dikkat çekiciydi. Senaryo dosyasını sıkıca kavramış, oturduğu yerde sessizce sayfaları karıştırıyordu. Henüz kimseyle konuşmamıştı; yalnızca selamlaşmak için başını hafifçe eğmekle yetinmişti.
Felix ise odanın girişinde durup mekanı inceledi. Her zamanki karizmasını kuşanmış, dikkatlice seçilmiş siyah bir takım elbise giymişti. Gözleri, masanın ucunda oturan Hyunjin’e kaydığında yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. Daha doğrusu, bu bir gülümsemeden çok alaycı bir ifadenin başlangıcıydı.
Hyunjin’in yanına doğru ilerlerken menajerinin sabah ona söylediklerini hatırladı:
“Hyunjin iyi bir oyuncu olabilir, ama sen bu işi yıllardır yapıyorsun. Ne kadar başarılı olduğunu göstermek için bir fırsat bu. Unutma, o yeni, sen ise yıldızsın.”Bu düşünce Felix’in kendine olan güvenini pekiştirmişti. Hyunjin’in yanındaki sandalyeyi çekip oturdu. “Sabah erken kalkmak zor oldu mu?” diye sordu alaycı bir ses tonuyla.
Hyunjin başını kaldırmadan, yüzünde ifadesiz bir maske taşıyarak cevap verdi: “Hayır. Bu işin gerekliliklerinden biri erken kalkmaksa, bu da yapılır.”
Felix, genç adamın sessizliğinden hoşlanmamıştı. Daha fazla konuşmak istiyor, aralarındaki dinamiği şimdiden kurmak istiyordu. “Hikayeyi nasıl buldun? Sana ağır gelmemiştir umarım.”
Hyunjin derin bir nefes aldı ve ilk kez bakışlarını Felix’e çevirdi. Gözlerinde hafif bir meydan okuma vardı. “Hikaye etkileyici. Ama bazılarının, repliklerin altındaki anlamları anlaması biraz zaman alabilir.”
Felix’in yüzü hafifçe gerildi. Hyunjin’in ima ettiği şey apaçık ortadaydı, ama cevap vermeye çalışmadan önce kendini toparladı. “Anlamaktan bahsediyorsan, izleyicilere bunu hissettirmek esas görevimiz. Umarım bunu yapabileceksindir.”
Tam bu sırada yönetmen içeri girdi ve aralarındaki konuşmayı keserek herkesi masanın etrafına çağırdı. Uzun masanın başında durdu ve yüzündeki kararlı ifadeyle konuşmaya başladı.
“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bu proje hepimiz için özel bir iş olacak, biliyorum. Tarihi bir aşk hikayesi anlatıyoruz; toplumun baskısı altında ezilen iki adamın hikayesini. Ama bu hikayeyi unutulmaz kılacak olan şey, sizlerin bu karakterlere katacağı duygular ve hayat olacak. Şimdi, ilk okuma için herkes yerini alsın.”Felix ve Hyunjin, masanın iki ucunda oturuyorlardı. Aralarındaki mesafe fiziksel olarak büyüktü, ama ikisinin de hissettiği gerilim, masanın tamamını dolduruyordu.
Senaryo okuma, hikayenin en etkileyici sahnelerinden biriyle başladı. Ethan (Felix’in karakteri), Julian’a (Hyunjin’in karakteri) duyduğu hisleri ilk kez itiraf ediyor, ancak sınıf farkları ve toplum baskısının altında ezilen karakterin endişeleri ağır basıyordu.
Felix, Ethan’ın repliklerini okumaya başladığında odada derin bir sessizlik oluştu. Ses tonu pürüzsüz ve duyguluydu. Karakterin zarif, ama içten yapısını kusursuz bir şekilde yansıttı:
“Julian… Eğer bu yolda yürürsek, sadece biz değil, sevdiklerimiz de zarar görecek. Ama yine de sormak istiyorum: Bu riski almaya değer mi?”Hyunjin, Julian’ın satırlarını okumaya başlamadan önce bir an durdu. Derin bir nefes aldı, gözlerini Felix’e dikti ve sesi hafif bir titremeyle dolu, ama kararlılıkla yanıt verdi:
“Ethan… Seninle geçireceğim bir anlık gerçek mutluluk, bir ömür boyu sürecek yalanlardan çok daha değerli. Eğer yanacaksak, birlikte yanarız.”Felix, Hyunjin’in performansını beklenmedik bir hayranlıkla dinlerken farkında olmadan gergin bir şekilde arkasına yaslandı. Hyunjin, düşündüğünden çok daha yetenekliydi. Ama bunu asla açıkça dile getirmezdi.
Yönetmen okuma bittiğinde yüzünde büyük bir memnuniyetle ayağa kalktı. “Harikaydınız! Eğer bu enerjiyi kameranın önünde de gösterebilirseniz, bu film unutulmaz olacak. Herkes çok iyi iş çıkardı, ama tabii ki Felix ve Hyunjin’in performansı bir başka etkileyiciydi.”
Hyunjin, yönetmenin övgüsünü duyunca hafifçe başını eğdi, ama Felix’in bakışlarını hissedebiliyordu. Alaycı bir tebessümle ona doğru döndü. “Sanırım beklenenden iyiydim, değil mi?”
Felix, sakin bir ifadeyle cevap verdi. “Eh, hiç fena değildin. Ama gerçek performans sahnede ortaya çıkar. O zaman görürüz.”
Hyunjin kaşlarını hafifçe kaldırdı ve gülümsedi. “Göreceğiz.”
---
Prova sonrası herkes yavaş yavaş salondan ayrılırken, Felix ve Hyunjin yalnızca birkaç metre mesafede yürüyordu. Hyunjin, senaryo dosyasını koltuğunun altına sıkıştırmış, sessizce koridorda ilerliyordu. Felix, birkaç adım arkasında, genç adamı izliyordu. İçinde bir yerlerde hem rekabet hem de merak vardı.
Hyunjin’in başardığını görmeye ne kadar istekli olduğunu kendine bile itiraf edemiyordu. Ama bir şey kesindi: Bu projede işler sadece profesyonel sınırlar içinde kalmayacaktı.
---
Umarım beğenirsiniz🎀🎀🎀🎀🎀
💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💚💓💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍🤍💛🤍💛🤍💛🤍🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍💛🤍🤍💛🤍💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDE ARKASI/HYUNLİX
Lãng mạn"Hyunjin ve Felix, filmdeki rollerini mükemmel oynamak zorundalar. Ama ya gerçek duyguları, sahnelerden daha güçlü olursa?"