Merhaba arkadaşlar. Oy ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen:) Keyifli okumalar!!!
Üşüdüğümü hissederek gözlerimi açtım. Oğuz'un mezarının başında uyuya kalmışım. Telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım. Saatin 04.32 olduğunu görünce başımı tekrar yasladım toprağa. Sonra aklıma Yağız geldi kafamı kaldırıp etrafıma baktım ama yoktu gitmişti. Beni burada bu halde bırakıp gitmesini beklemezdim açıkçası. Ama neden bekliyorum ki tabiki yapmaz. Ama ben şimdi ne yapacaktım nerede kalacaktım büyük ihtimalle hasta olacaktım zaten. Acaba Bulut hiç vicdan azabı çekiyor mu? Rüya nerede kalıyordur, ne yapıyordur diye düşünüyor mu? Daha fazla üşümemek için yerimden kalktım. Oğuz'un mezar taşını son kez öpüp Mezarlığın çıkışına yöneldim. Bu kadar sevgi, bu kadar aşk normal mi? Ben onun toprağına bile kıyamıyorum. Toprağını öpmeye bile kıyamıyorum. O bana bu büyük ağırlığı yüklemeye nasıl kıydı? Artık titremeye başladım. Dışarı çıkarken üzerime hiçbir şey almamışım. Nereye gidecegimi bilmeden yürüyor bir yandan da kollarımla kendimi sarıp ısınmaya çalışıyorum. Tam o sırada yolun ortasına birinin oturdugunu gördüm. Yere dizlerinin üzerine oturmuş elleri ile yüzünü kapatmıştı . Hemen yanında da bir motor vardı. Acaba onun da yükleri benimki kadar ağır mı?diye düşünmeden edemedim. Hayat onun sırtına nasıl yükler yüklemişti de yere çöktü? Bu yüreği yaralı adama biraz daha yaklaştım. Ama... ama Bulut nasıl olur? Bulut'un yolun ortasında ne işi var? Hem de bu saatte.. Bulut adım seslerini duyunca ellerini yüzünden çekti. Karşısında beni görünce birden yerinden kalktı.
" Rüya"
Dedi ve bir anda bana sarıldı. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Bulut beni evden kovduğu için mi bu kadar üzülmüştü yani ? Kollarım hala iki yanımda öylece duruyordu. Tamam yaptığım doğru değildi ama beni evden kovması gerekmezdi. Şimdi hiçbişey olmamış gibi ona sarılmamı bekleyemezdi. Ona sarılmadığımı fark edince o da beni bıraktı.
"Üşümüşsün eve gidelim ."dedi. Ama hayır o eve gitmeyeceğim. Sokaklarda ölecek olsam bile gitmeyeceğim.
" Hayır ."dedim net bir şekilde. Zaten onunda işine gelirdi sonuçta evini karıştıran hatta geçmişini karıştıran yüreği yaralı, deli bir kızla uğraşmak kimse istemez.
" Saçmalama geliyorsun. " dedi o da aynı benim gibi net bir şekilde. Gelmek istemiyorum neyini anlamıyor?
"Bulut hayır dedim sana gelmek istemiyorum. "
"Rüya saçmalama hem sen tüm geceyi nerde geçirdin ? Aramadığım yer kalmadı. "
O an aklıma Bulut'un annemlere haber verip vermediği geldi. Acaba annem beni merak etmiş miydi?
" Annemlere bişey söyledin mi?"
"Evet babanı aradım orada olmadığını söyleyip kapattı ."dedi. Yüzümü buruşturdum bir insan hiç mi kızını merak etmez ? İçimdeki hüzün tabakası biraz daha kalınlaştı.
Bulut titrediğimi fark edince ;
"Donuyosun hemen eve gidiyoruz" dedi.
"Bulut. gelmeyeceğim."dedim kelimelerin üzerine bastıra bastıra.
" Nereye gitmeyi düşünüyorsun? Babanın yanına mı ? Eğer öyle bir fikrin varsa aklından çıkar seni o adamın yanına göndermeyeceğim."
"Rüya benim yanıma geliyor"
İkimizde sesin geldiği tarafa döndük. Yağız..
Bulut şaşkınlıkla bana baktı. Sanki gözlerinde biraz da kızgınlık vardı.
"Hadi Rüya gidelim ."dedi Yağız.
" Rüya seninle hiçbir yere gitmiyor o benimle gelecek."dedi Bulut. Sinirlendiği belliydi. Bense ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde onlara bakıyordum. İkisi de beni bu gece vakti nasıl buldular?
" Öyle mi istersen kiminle gideceğine Rüya karar versin."dedi Yağız.
Bulut gayet rahat bir şekilde kafa salladı. Sanki beni evden kovan kendisi değilmiş gibi. Ama ben asıl kendime kızıyorum çünkü hala Bulut'un evine gitmek istiyorum. Ama hayır ben kimseye muhtaç değilim ve kimsenin evinde kalmayacağım!
"Ben kimsenin evinde kalmak istemiyorum. " dedim sonunda.
" Pekala yeteri kadar çocuklarla uğraştım. " dedi ve beni kolumdan tuttuğu gibi yanına çekti. Sonra kaskı kafama taktı özenle. O anda aklıma geldi dur demek.
" Bulut dur. " dedim. Korktuğum sesimden bariz bir şekilde belli oluyordu.
"Sakin olur musun. Korkacak bişey yok. " dedi ve motoruna bindi. Bana da arkasına vurarak bin işaretti yaptı. Kafamı Yağız'a çevirdim kollarını göğsünde birleştirmiş bizi izliyordu. Bana onaylamaz bir bakış atıp kafasını iki yana salladı ve arkasını dönüp gitti. Bu çocuğun da delilik konusunda benden bir farkı yok. Motora yaklaşıp yavaşça oturdum. Oğuz ah Oğuz. Ben ne yapıyorum böyle Oğuz bu motor yüzünden öldü. Ben bunun üzerinde ne yapıyorum. Ne ara yaralarım bu kadar çabuk iyileşti. Kendime dehşetle baktım. Bu yaptığım Oğuz'a ihanet değilde ne?
Bulut daha motoru çalıştırmadan tekrar kalktım. Hem ben ne çabuk kabul etmiştim Bulut'la gitmeyi. Hiçbir yere gitmeyeceğim.
"Ne oldu? " diye sordu Bulut.
"Rüya abartma sinirle söylenen sözlerdi işte. " dedi .Artık sinirlenmeye başlıyordu. Kendimi motora tiksintiyle bakarken buldum.
" Rüya hayatına devam etmeyi öğrenmelisin. Çocuk değilsin sen. O yok artık. Biliyorum senin için çok zor olacak ama alışacaksın. Tabi kendini suçlamayı bırakırsan. O senin böyle üzüldüğünü görmek istemezdi değil mi? "
Sahiden alışacak mıyım? Sabah uyandığımda 'Oğuz yok' diye kendime hatırlatmadan başladığım günler olacak mı? Daha fazla üşümemek adına motora tekrar oturdum. Bulut'un yüzüne bile bakmadım. Bulut'un kıkırdadığını hissettim ama birşey demedim. Ne diyebilirim ki hem ona surat asıp hemde onun motoruna binip onun evine gidiyorum. Bulut kollarımı tutup beline doladı. En son bir motor üzerinde kollarımı Oğuz'a dolamıştım. Bulut yavaş yavaş Oğuzla olan anılarımın üzerini kapatıyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
RomanceYalnız kalmaya mahkum bir kız. "İntikam mı aşk mı"diye düşünen bir adam. Onlar hayatın belki en büyük acılarıyla karşılaştılar ve yalnız kalmak onlar için bir tercih değil mecburiyet.