8 . Bölüm

274 77 6
                                    

Merhaba arkadaşlar.  Keyifli okumalar oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Kitabımın kapak tasarımını yapan baş belasına :) teşekkür ediyorum.

"Daha sıkı sarıl. "

Bulut'un sesi onun kaskı ve benim kaskımdan dolayı boğuk ulaştı kulaklarıma. Söyleneni yaparak biraz daha sarıldım ona. Oğuz'a da böyle sarılırdım hep..Hayır düşünmüyorum ben hala Oğuz'un güçlü sevgilisiyim.

Eve geldiğimizde önce ben kalktım hemen ve kaskı çıkardım. Hemen kendi odama yöneldim . Ama Bulut'un kolumu tutan güçlü eli buna mani oldu.

"Konuşacağız. " dedi.

"Konuşmak istemiyorum. " dedim. Onunla gelmeyi kabul ettim ama bana yaşattığı bu geceyi bir süre-uzunca bir süre-unutamayacağım kesin. Unutmak..

Kendi kendime ruhsuzca güldüm. Keşke unutmak istediğim herşey bu kadar basit olsa. Sonra yine ruhsuzca güldüm. Sanırım gerçekten deliriyorum. Hangi kız kalacak yeri olmadığı için geceyi bir mezarlıkta geçirir ve buna basit diyebilir? Yüreğini toprağın altına veren ben buna basit diyebilirim işte..Bulut beni kolumdan tutup hafifçe silkeleyince dikkatimi ona verdim.

"O kimdi? "

" Bulut bana hesap soramazsın. Üşüyorum ."dedim ve Bulut'u arkamda bırakarak odamın kapısını kapattım.

Yatağıma uzandığımda odamın kapısı çaldı ve içeri Bulut girdi. Benden izin almadan yatağıma oturdu ve konuşmaya başladı.

"Oğuz'u özleyince ne yaparsın?"

" Onu ziyarete gidiyorum ."dedim ama ne anlatmaya çalıştığını anlamadım.

" Ben Yağmur'u özlediğimde onun odasına giderim. O odadaki herşey bana başka bir anımızı hatırlatıyor. Yağmur'un herşeyi orada . Bütün eşyalarını o odada birleştirdim." Bulut'u dikkatle dinliyordum. Daha sonra elini cebine attı ve bir kağıt çıkardı.

"Bu hariç" dedi ve kağıdı kucağıma bıraktı. Kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.
'Abim;
Gönül kuşu yanlış yere kondu abim. Konduğum yerde de kanadımı kırdılar .  Artık ne başka kalbe konabiliyorum ne de konduğum kalbe sahip olabiliyorum . Ben uçmayı denedim abi denedim ama olmadı. Senin gönlün doğru kalbe konsun affet beni..'

Okuduğum zaman gözlerim  dolu dolu olmuştu. Yağmur'un gönül kuşunun kanadı kırıldı, benimse konduğum  kalp beni de alıp toprağa saklandı..

Kağıttan kafamı kaldırmaya korkuyordum. Nasıl kafamı kaldırıp Bulut'un yüzüne bakarım? Nasıl bu kağıdı hiçbir şey biliyormuş gibi ona uzattırım? Ben kafamı kağıttan kaldırmazken Bulut elini omzuma koydu.

" İyi misin ?"

Ah bunu yapmamalı böyle yaparsa ben kendimi daha kötü hissederim. Kafamı kağıttan kaldırdım.

" Evet. " dedim.

"Beni şuan daha iyi anladığını düşünüyorum. " dedi soran gözlerle . Evet anlamında başımı salladım . Kağıdı yavaşça uzattım ve Bulut'a arkamı dönerek yatakta kıvrıldım. Bu yaptığım belki kaba olmuştu ama konuştukça canımı yakıyordu. Yatakta çökme olunca tekrar arkamı dönecektim ama Bulut buna izin vermedi. Bana arkadan sıkıca sarıldı.

" Beni Oğuz olarak düşünebilirsin. İyi hissettirir."dedi.

" Sen beni kim olarak düşüneceksin" dedim.

"Geçmişini arkasında bırakmayı bilmeyen yüreği yaralı bir kız. " dedi.

"Çok güzel yüreği yaralı küçük kız" diye ekledi ve bana biraz daha sarıldı. Birşey diyemedim. Sadece şuan bana sıkıca sarılan bir Oğuz düşünmeye çalıştım.

Evet düşünmeye çalıştım diyorum çünkü bu benim hayal gücümün sınırlarını zorlayan bir mutluluk. Ve Oğuz'dan sonra ilk kez bir güne gözlerimi huzurlu kapattım.

Uyandığımda belime sıkıca sarılı iki kol beklemiyordum.  Zorla arkamı dönmeye çalışırken Bulut'u uyandırdım.

" Uyusana kızım. " dedi ters bir sesle.  Bulut sabahları hiç çekilmiyor. Komidinin üzerindeki telefonumdan saate baktım ve gözlerim kocaman açıldı. Saat 13.25 olmuştu.  Biz bu saate kadar nasıl uyuduk?

"Bulut bugün okula gidemedim. Nasıl uyuduk bu saate kadar ?"dedim huysuz bir şekilde.

" Biz uyurken güneş doğuyordu. Mâlum birde saatlerce seni aradım ."dedi benden daha huysuz bir sesle. Resmen duvarla Bulut'un arasında sıkışmıştım.

"Bulut çekil ."dedim.

" Beni bu yataktan kimse kaldıramaz ."dedi kafasını yastığa gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu.

" Git kendi yatağına yat ."dedim. Cidden sıkılmıştım.

" Senin yatağın çok güzel ."dedi. Sesinde konuşma diyen bir sitem vardı. Ama bende hiç susacak gibi değildim.

"Kendine de al o zaman bu yataktan ."dedim .

"Yatakla alakalı değil. " dedi ve yataktan kalktı.

" Bir uyutmadın sağol" dedi sitemkâr bir şekilde. Ama pek etkilendiğim söylenemez. Bende onun arkasından yataktan kalktım.

"Bugün okula gitmediğine göre beraber bir kahvaltıya gidelim ."dedi.

" Olur"

Hazırlanıp evden çıktık. Oldukça spor giyinmiştim. Sıradan bir pantolon ve gri bir t-şort gitmiştim. Gri benim rengim,ruhumun rengi. Gri Oğuz'la bizim rengimiz.

O yaşarken biz beyazdık bembeyaz,o gittikten hemen sonra siyah oldum ben, sonra zaman geçti ve ruhum griye bulandı..

YALNIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin