Merhaba arkadaşlar. Bu bölümü çok değerli okuyucum bayan_penguen'e ithaf ediyorum. Kitap hakkındaki görüşleriniz benim için çok önemli unutmayın arkadaşlar. Bana yorum yaparak ya da mesaj atarak fikirlerinizi söyleyebilirsiniz. Keyifli okumalar:)
Bulut ne yapmıştı az önce? Düşünmeden hareket etmişti. O ürkek küçük kızı daha çok korkutmuştu kendinden. Rüya'yı buraya getirirken aklında böyle birşey yoktu kesinlikle bir anda olmuştu. Ama istemişti lanet olsun ki. Bulut kendine kızmadan edemedi. Bu kız onun aklını karıştırıyordu işlerini bir şekilde etkiliyordu. Onun için katil olmak çok önemli değildi sonuçta ailesinin katili de Bulut'tu. Onun için önemli olan bu yüreği yaralı kızı ürkütmemek,onu kendinden soğutmamak. Ahh lanet olsun bu his neydi böyle? Bulut neden kardeşine verdiği sözde artık emin degildi? Rüya onun için yoluna çıkan bir taştan farksızdı eğer o taşı ezip yoluna devam ederse sarsılacaktı belki hasar alacaktı, tam kalbinden bir hasar. Ama eğer o taşı ezmezse hedefine ulaşamayacaktı. Keşke diye geçirdi Bulut içinden keşke başka zaman karşıma çıksaydın kardelen çiçeği. Evet Bulut ona içinden de olsa kardelen çiçeği diyordu. Nasıl o çiçek kar,soğuk ve fırtına arasında tüm güzelliği ile insanlara pes etmemeyi anlatıyorsa Rüya da öyle hayatın acı sürprizleri arasında ona sevmeyi anlatıyordu. Kendine kızmadan edemedi yüreğindeki o yaraya hiç iyileşme fırsatı vermiyordu hayat ,bu sefer de Bulut kanatmıştı o yarayı. Rüya koltukta iyice kıvrıldı ve kollarını katladığı bacaklarına doladı. Başını iyice eğdi. Sanki birşeyden korunmak ister gibi koltukta küçülmüştü. Bulut onu öptükten sonra hiçbirsey söylemeden evden çıkmıştı. Gözlerinden yanaklarına yol alan emanetler herşeyi anlatıyordu.
Ağlamak iyi hissettirmiyordu gözlerinden süzülen her damla acı demekti. Ağlamak iyi gelir diye düşünürdü küçük kız ağlarsa o göz yaşları yüreğindeki yaraları temizlerdi belki. Ama öyle olmuyormuş gözyaşları yaraların üzerine tuz bastırılmış gibi hissettiriyordu, yüreği öyle acıyordu küçük kızın. Bulut bu sefer de Oğuz'u Rüya'nın dudaklarından silmişti. Sıra yavaş yavaş kalbine geliyordu kızın. Ama kalbi yaralarla doluydu nasıl silecekti Oğuz'u oradan? Ruhsuzca güldü koltuktaki savunmasız kız kanatarak silecekti Oğuz'u kalbinden canını acıtarak. Hayatına sonradan giren bu adam küçük kızın canını çok yakacaktı. Acı..
Acının bir sonu yokmuş demekki. Zaman geçtikçe acılar büyüyordu. Daha fazla düşünmek istemedi Rüya daha fazla kendine işkence etmek istemedi gözlerini usulca kapattı. Gözlerini kapatmadan önce yine aklında Bulut vardı. Bulut'un aklında ise Rüya. Acaba ne yapıyordu,uyumuş muydu? Kardelen çiçeği ona çok kızgın mıydı acaba? Daha fazla dışarıda bekleyemedi Bulut zaten bahçede elleri cebinde kardelen çiçeğini düşünüyordu. Eve geldiğinde küçük kızının koltukta uyuya kaldığını gördü adam. İçten içe kızdı Rüya'ya hasta olacaktı neden üzerine birşey almadan uyudu ki? Hemen Rüya'nın üzerini örttü genç adam. Sonra baş ucuna oturdu ve saçlarını okşamaya başladı. Biliyordu çünkü onun şefkate ihtiyacı vardı. Anne baba şefkati görmediğini tahmin etmek zor değildi. 'Nasıl' dedi Bulut içinden 'nasıl öyle bir babanın kızı bu kadar saf,bu kadar iyi,bu kadar sadık olabilir?'
Eğilip Rüya'nın gözlerinden öptü. O bakmaya kıyamadığı gözlerinden. Tıpkı Yağmur'un gözlerine benzeyen gözlerini öptü. Ama bakışlarında Yağmur'u göremiyordu Bulut. Yağmur'un gözleri hep gülerdi. Ama bu hırçın kız boş bakışlar atmaktan vazgeçmiyordu. Bulut dudaklarını Rüya'nın kulaklıklarına denk getirdi ve konuşmaya başladı.
" Gözlerinin güleceği günü bekliyorum kardelen çiçeğim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
RomanceYalnız kalmaya mahkum bir kız. "İntikam mı aşk mı"diye düşünen bir adam. Onlar hayatın belki en büyük acılarıyla karşılaştılar ve yalnız kalmak onlar için bir tercih değil mecburiyet.