Merhaba Daniel

65 2 0
                                    

Sabah süpürgenin vuvuvuvu.. sesiyle uyandım."Anne saat kaç?" diyerek salak salak yürümeye devam ediyordum. "Öğlen iki" diyerek süpürgeyi kapattı.Koltuğun arkasından tırmanarak kendimi yumuşak minderlere bırakıverdim."Çağla kalk artık kızım kaç saattir uyuyorsun.Hem akşama babanın arkadaşlarıyla bir davete katılacağız.Evi temizleyip alış verişe çıkalım" dediğinde gözlerimi zar zor aralayabilmiştim. "Ne daveti?" diye uykulu bir ses tonu kullandığımda annem "baban ve arkadaşlarının işlerinin yıl dönümüymüş.O yüzden bir teknede parti,davet misali bir kutlama olacakmış"diyerek süpürgenin kablolarını sarmaya devam ediyordu."İyi. Abim gelecek mi?O gelmezse bende gelmem anne" diyerek inatlaşmayı başlattığımda annem "eli mahkum gelecek ve sende öyle" diye o korkunç otoriter ses tonunu kullanmıştı.gözlerimi devirdikten sonra koltuktan doğruldum.Çarpık adımlarımla lavaboya ulaştığımda elimi yüzümü iyice sabunladıktan sonra odama geçtim.altıma bir kot şort geçirip üstüme bol beyaz bir tişört giydim.Saçlarımı sımsıkı topladıktan sonra odamdan çıktım.O sırada kapı çalmıştı.Gelen Doğa ve Armin'di. "Günaydın" diyerek ikisi de cırtladığında gülmeden edememiştim.Hey ne günaydını ya ..."Kızım saat iki değil mi ne günaydını" dediğimde ikisi de ayakkabılarını çıkarıyordu. "Ne ikisi ya saat daha sabahın 10'u" diyen Doğa içeri girerken Armin hala ayakkabısını çıkaramamıştı.Ha bu arada kızlar benim tek arkadaşım diyebilirim.Pek arkadaş canlısı değilimdir de.Doğa derslerinde başarılı olmasının yanında müzikle uğraşıyor.Armin beş yıl önce ailesiyle Japonya'dan Türkiye'ye gelip yerleştiler.Yani Türkçesi gidip geliyor arada bir.Onun dersleri pek iyi değildir ama resim yeteneği çok gelişmiştir.Japonya'dayken uzun bir süre sanat eğitimi almış.İşte ikisi de müthiş yeteneklere sahip.Bana gelincede müthiş yeteneklere sahip iki yakın arkadaşım var.Nasıl ama benim ki de fena değil dimi?Armin'de içeri girdiğinde üçümüzde balkona geçtik.Yerdeki rengarenk minderlere oturduğumuzda abim de yanımıza geldi.Abim ve Doğa arasında anlayamadığım bir ilişki suları akıyor.Yani belki arkadaş,kardeş gibidirler ama benim burnuma farklı kokular geliyor...Hey bu koku başka bir koku.Fırında annem bir şey unuttu sanırım diyerek pembe pofuduk minderimden hışımla kalktım.Koşarak mutfağa girdiğimde fırını açabileceğim o turuncu havluyu arıyordum ki bir anda mutfaktaki o çiçekli tekli koltuğun üzerinde olduğunu gördüm.Hızlıca havluyu alıp fırını açtığımda kekin hayatını kurtarmıştım.Yoksa üzeri normal kek gibi olacağı yerde siyah bir kömüre dönebilirdi.İçeri Armin girdiğinde "Ne oldu?" dediğinde keki başka bir tabağa koyuyordum."Yok bir şey sen içeri geç ben kek ve meyve suyunu kapıp geliyorum" dediğimde "ben bardak götüreyim" diyerek dolaptan dört tane bardak çıkardı.Onları tepsiye koyup götürdüğünde benimde kek ile işim bitmişti.Bende kekleri ve meyve suyunu alıp balkona ilerledim.

dördümüz birden keklere daldığımızda "Çağla akşama ben gelmiyorum"diye sessizliği bozan abime ölümcül bakışlar yolladıktan sonra "Nah gelmiyorsun.Sen gelmezsen ben hiç gitmem" diyerek ona meydan okuduğumda abim "Çağla saçmalama.Ben senden büyüğüm ayrıca bir erkeğim" dediğinde.gözlerimi devirdim."Neyse ben kaykay kaymaya gidiyorum" diyerek yanımızdan ayrıldığında "noyso bon koykoy koymoyo godoyorom" diyerek taklidini yaptım.

aradan yarım saat geçtikten sonra kızlarla sıkılıp bahçeye indik.Havuz başında otururken Armin telefonda oyun oynuyordu.Doğa elinde vampirlerle alakalı bir kitap okuyordu.Ben karşı apartmanın havuzuna bakıyordum.Sanki otel havuzu gibiydi bir sürü turist.Bizim havuzda ise kimse yoktu.Sol tarafta top sesleri geliyordu.Havuzun solunda küçük bir oyun sahası vardı.Orada siyah saçlı,kulaklarında tünel olan vücudun bazı yerlerinde dövme bulunan çocuk,sarışın 5-6 yaşlarında bir çocukla basketbol oynuyordu."good for you" dediğinde iyice ilgimi çekmişti.

Küçük çocuğun saçları platin sarısıydı.Yanlarını kazdırmış ve geriye kalan saçlarını da yukarıdan toplamıştı.Çok stil sahibi biri gibiydi.İngilizce "Saçların çok hoş" dediğimde siyah saçlı çocuk bana bakıp gülümsedi."Sana demedim" dediğimde elindeki topu bıraktı ve bana doğru yaklaştı.Gözleri maviydi.Sertçe yutkunduktan sonra "Küçük çocuğa demiştim" dediğimde dişlerini göstererek gülümsedi."Benimkiler  kötü mü?" dediğinde gözlerimi istemeden kırpıştırmıştım."yani çok şey değil.İyi" dediğimde tellerin arasından elini uzattı."Daniel" dediğinde erafıma baktım.Kızlar pür dikkat bizi izliyorlardı.Gelip yardım etseler şaşardım."Adım...adım" dediğimde Armin "Çağla" diye bağırarak yardımıma depar atmıştı. "Çağla" diye adımı tekrar ettiğinde kafa salladım."Sen kendi adını bilmiyor musun?" diye alaycı bir şekilde bana sorduğunda içimden 'annem yabancılarla konuşmamamı söylüyor diyecektim' o olacaktı."Her neyse siz oynayın küçük arkadaşla ben kaçayım" diyerek arkamı dönmüştüm ki bir anda "Bekle" dediğini duydum."Aslında o lafı bana attığını biliyorum.Ama utandığın için söyleyemiyorsun.Siz kızlar yok musunuz?Hiç lafınızın arkasında durmuyorsunuz" dediğinde bir anda içimde fırtınalar koptu.Tellerin arasından iki yakasını tutmak vardı ama üzerine bir şey giymediği için yapamamıştım.En sonunda sinirlenip Türkçeye başvurduğumda ağzımdan kimsenin duymak istemediği sözler çıkıyordu. "Oğlum sen kimsin lan.Kimin ülkesinde kime laf atıyorsun lan.Bana bak kızım ama bir erkekten daha adamım.Kim lafının arkasında duymuyormuş lan.Seni pis kevaşe.Yıkıl karşımdan gözüm görmesin" dememle "Sana hiç yakışmıyor bu sözler" diyerek beni şaşırtması bir olmuştu.

"SenTürkçe mi konuştun" diyerek sertçe yutkunduğum da "evet.Annem İngiliz.Babam Türk.Her yaz Türkiye'ye tatile geliyoruz.Türk kızları beni benden alırdı ama sanırım bu yıl o kızlardan pek yok" dediğinde "Sende adam gibi konuşsaydın.kışkırtıcı konuşmasaydın" diyerek elimi anlıma götürdüm.Başımı biraz öne eğip alt dudağımı dişlemeye başladığımda utancımı görmemesini dilerdim.Bir kadın sesi "Daniel!!!!!" diye bağırmaya başladığında kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım.Zayıf hoş bir bayandı.Orta yaşlarda sarışın biriydi.Daniel farklı bir dilde bir şeyler dedikten sonra "Akşam saat 11'de bizim havuzun önüne gelir misin?" dediğinde kaşlarını kaldırmış masum bir tonda ricada bulunmuştu.Ama akşama babamın partisi olacaktı. "Bilmiyorum akşama işim olabilir" dediğimde "merak ediyorsan saat 11'de burada olursun.Şimdi gitmem gerek" diyerek yanımdan uzaklaştı.Ses tonu tahrik ediciydi.Yani kalın bir sesi vardı ama bir o kadarda seksiydi.

Ne diyecek acaba???????????


KARŞI KOMŞUM ÇOK TATLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin