Claire arabadan indikten sonra ona yaslanmakta olan uyuşuk bedenle oldukça zorlanıyordu. Hem ayakta durmak hem de akıl sağlığını korumak açısından bir sınavda gibiydi adeta. Arabada buldukları battaniye ile çıplak vücudu bir nebze olsun kapatabilmişlerdi. Şimdi onu sürükleyerek kapıya getirdi. Koruması ve aynı zamanda onun adamı olan Ferry'e dönerek konuştu.
- "Bundan babamın haberi olursa Ferry'ciğim, sana ne yapacagım hakkında bir fikrin var mı?"
- "Evet efendim. Bundan kesinlikle haberi olmayacak sizi temin ederim. Yalnızca keyfinize bakın" dedi. Tamam, bugün yeterince rezil olmuştu. Anladığını belirten hafif bir baş hareketiyle ardından ona gitmesi gerektiğini de belirtmişti.
Kapıyı açıp içeri girdi. Buraya uzun zamandır gelmemişti. Etrafı sık ormanlarla kaplı yazlık bir evdi. Yanı başında akan şelale ve tertemiz havası ikiliyi karşılarken burayı özlediğini fark etti.
Henry ise nereye geldiğini bile bilmiyordu. Lanet kolu neden ona itaat etmiyordu? Vücudu onun emirlerine uymuyorken kendini buz gibi suyun içinde bulması kesinlikle normal bir şey değildi.
Claire çıplak bedenin kendine gelmesi için uğraşırken bir yandan ağlamaya başlamıştı neden ağladığını bile bilmiyordu. Belki de karşısındaki savunmasız bedene parayla sahip olduğu ve onu incitebileceğini düşündüğü içindi. Kendine geldiğinde gitmek isterse ona engel olmayacaktı. O yüzden şimdiden ayrılık acısıyla yanıyordu yüreği.
Claire sadece üç saat içerisinde aşık olmuştu ancak bu aşkın çabuk başladığı gibi bitebileceğini biliyordu. Birkaç dakikadır soğuk suyla yıkamaya çalıştıgı beden hareketlenmeye başlamıştı. Kalbinden karnına doğru yayılan hissin ne olduğunu anlayamadı fakat oradan uzaklaşması gerektiğini anlayabilmişti. Yoksa kendini kaybedecekti.
Henry vücuduna değen soguk suyla kendine gelebilmişti. Parmağını hareket ettirmişti önce, kendi bedenini test ediyordu. Gözlerini yavaşça açarken karşısında ağlamaktan kızarmış gözleri gördü. Bu gözleri tanıyordu. Kendisine adeta sanat eseriymiş gibi bakan masum gözler. Oysa Henry ona geçmişini ve hayatını anlatsa nasıl bir ucube anlardı. 'Ben bir ucubeyim, bana öyle bakma, benim için ağlama. Lanet olsun sen çok masumsun. Seni kirletemem, senin beyazlığını yok edemem.' Henry şu an bunları söylemek istemişti. Oysa hala konuşabilecek kadar iyi değildi. Biraz sakinleşip beklemesi gerekiyordu. Suyun içinde hareketsiz kalmayı sürdürdü. Ağlayan beden kalkmıştı yanından, bir anda daha soğuk oldu su. Bu çok saçmaydı ama geri dönmesi için dua ediyordu. "Sadece bir defa daha dön bana doğru." Konuşabilse neler söyleyecekti. Kahverengi gözler tekrar ona doğru döndü. Yavaşça yaklaşmaya başlamıştı. Bir dakika? Yaklaşıyor mu? Dudaklarında hissettiği sıcaklıkla vücudu titredi. Bu hissin ne olduğunu bilmiyordu. Şaşkınlık? Belki. Endişe? Belki. Utanç? KESİNLİKLE HAYIR! Yılların jigolosu ufak, masum bir öpücük ile utanamazdı!
İç sesiyle kavga etmeyi kestikten sonra dudaklarından ayrılan dudakları izledi. Aynı vücudu gibi şimdi de dudakları üşüyordu. Duyduğu meleksi sese kulak verdi.
- "Merhaba Henry, ben Claire. Az önce ilk öpücüğümü aldığın için mutlu musun? Büyük ihtimalle kendine gelince gidersin diye, eğer öpemeseydim çok üzülürdüm. ahh! çok acınasıyım, değil mi? Sen biraz daha kal, böyle. Havlu alıp geliyorum." Kıpkırmızı yanakları ile dolaplara ilerlerken, Henry'nin aklında tekrarlayan tek sözcük 'İlk öpücük' tü. İlk öpücük! Lanet! Lanet! O aptal kız ne yapıyordu böyle.
Elinde havluyla dönerken Claire, Henry'i ayakta gördüğüne bile şaşıramamıştı. O, çıplak oluşuna rağmen nasıl böyle rahattı?
- "S-sana havlu getirdim. Isınırsın. Kendini nasıl hissediyorsun? Aç mısın? Yorgunda olabilirsin. Ne yapsam? İçeri geçelim sen koltuğa otur bende yemek hazırlayayım, olur mu? Yah! bana öyle bakmayı kes. Şu havluyu al hemen."
![](https://img.wattpad.com/cover/45140005-288-k875047.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightly
Teen FictionTanıtım Sıradan hayatından sıkılan ve faklı heyecanlar arayan Claire hayatının dönüm noktasında bir karar alır. Artık o da aşık olmak istemektedir. Henry, kendisine oynanan bir oyunla bambaşka bir yerde açar gözlerini. Şimdi yaşadığı yer ve yanınd...