Sabah gözümü açtığımda karşılaştığım mükemmel görüntü ile sırıttım. Bugün asla keyfim bozulamazdı. Güneş tüm ihtişamı ile aydınlatıyorken Henry'nin yüzünü izlememek olmazdı, değil mi? Uzunca bir süre asla doyamayacağım yüzü inceledim. Yeni çıkmaya başlayan sakalı ve uzun kirpikleriyle, tüm varlığıyla benimleydi. Ona biraz daha sarıldım. Biri gelip onu kollarımın arasından almasın diyeydi bu. Gözlerimi kapatıp eşsiz kokuyu içime çektim. Sonra üzerimdeki çarşafı yavaşça kaldırdım. Onu uyandırmamaya çalışıyordum. Hala çıplaktım ve soğuk havanın vücuduma çarpmasıyla onun sıcaklığına muhtaç hissetmiştim. Önce kahvaltı hazırlamalıydım.
Yatağın etrafına dağılmış kıyafetlere baktım. Dün onun hala giyinik olmasına kızıp gömleğin düğmelerini koparmıştım. Ah!Tanrım! Bunu ben mi yapmıştım? Utancımdan bir kuytuya girip saklanmak istedim ama önce kahvaltı!
Belki kahvaltıdan sonra yine... Olamaz! Tamamen başkası gibi düşünüyordum. İçimde gizlenmiş sapık derin uykusundan uyanmış yorganın altından bana sırıtıyordu. Uyanması iyi bir şey mi bilmiyordum.
Tam bir saattir mutfaktaydım. Özenerek yavaşça yapmıştım tüm hazırlığı.
Son olarak savaş alanına dönen mutfağı eski haline getirdim. Sofraya doğru döndüm, harikalar yaratmıştım. Eserime bakıp gururla gülümsedim.
Claire kapının tıklatılmasıyla sıçradı. Daldığı düşünce tufanından sıyrılmıştı. Henry uyandığında onun yanında olmamasına kızmıştı ama hazırlanmış olan kahvaltıyı görünce gülümsedi. Küçük kadını ona kahvaltı hazırlamıştı. Arkasına geçip ellerini beline sardı. Başını vanilya kokan boyuna gömdü ve bir öpücük bıraktı.
" -Bunları sen mi yaptın?...Sevgilim." Kolları arasındaki beden titremişti. Claire bu ateşin vücuduna yayılmasına engel olmalıydı. En azından kahvaltıyı yapana kadar.
" -Evet. Beğendin mi?" dedim. Gülümsüyordum çünkü beğenmeme ihtimali yoktu.
" -Seni daha çok beğendim aslında. O gömleği ne kadar aradım biliyor musun? Ama sana daha çok yakışmış. Nefesimi kesiyorsun." Claire kulağının üzerinde hissettiği sıcacık nefes ve ıslak dudaklarla yapması gerekenin kaçmak olduğunu biliyordu. Karnında birleşen elleri ayırdı ve masaya doğru yaklaştı.
"Önce kahvaltı Bay azgın Boğa. Kahve soğumadan, Hadi~" Henry dudağının tek tarafıyla gülümserken yeni lakabını ne kadar beğendiğini düşünüyordu.
Henry masaya oturmuştu ancak suratı asıktı. Öylece masaya bakıyordu. Claire karşısındaki insan olamayacak kadar yakışıklı yüze baktı. Ona böyle ciddi olmak yakışmıyordu. Hem Claire'ı korkutuyordu.
" -Bir sorun mu var? Eğer beğenmediysen-"
" -Hayır sadece bu olanlar benim için biraz fazla ve rüya mı değil mi bilmiyorum."
Claire duyduklarıyla yeni bir şefkat dalgasının vücuduna yayıldığını hissetti.
" -Bende öyle düşünüyorum ama eğer bir rüyaysa uyanmazsak sorun olmaz." Gülümsemeye çalıştım. Bunun rüya olmadığını ikimizde biliyorduk ama rüyalardaki kadar imkansızdı.
" -Sanırım" dedi kısık bir ses tonuyla. Ancak hala önündeki tabağa dokunmamıştı.
" -Aç değil misin? Hiçbir şey yemedin."
" -Burada yemek istediğim tek bir şey var." dedi. Claire ne ima ettiğini anlayamayacak kadar saf mıydı? Evet.
" -Hangisi Henry, söyle hemen. Böyle yapma, burası artık seninde evin. Rahat olmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightly
Novela JuvenilTanıtım Sıradan hayatından sıkılan ve faklı heyecanlar arayan Claire hayatının dönüm noktasında bir karar alır. Artık o da aşık olmak istemektedir. Henry, kendisine oynanan bir oyunla bambaşka bir yerde açar gözlerini. Şimdi yaşadığı yer ve yanınd...