Sonunda evden dışarı çıkabilmiştik. Bu kadar zor olmasının nedeni duş alırken banyodan dışarı çıkartmaya çalıştığım Henry'di. Başka zaman olsa buna hoş bir şekilde karşılık verirdim ama yarın Linda bize geliyordu ve hazırlayacağım yemekler için markete gitmem gerekiyordu. O kadar heyecanlıydım ki Ferry'i bile göndermemiştim alışverişe. Henry ile alışveriş yapmanın fikri bile heyecanlanmam için güzel bir sebepti. Bu heyecan hareketlerime de yansıyordu. Hızlıca arabaya binmiştim Henry'de benim telaşıma ayak uydurmaya çalışıyordu. Marketin kapanmasına birkaç saat vardı ama ben arabayı hızlı kullanmayı seviyordum çünkü daha özgür hissettiriyordu.
"-Claire, biraz yavaşlar mısın?"
"Hayır sevgilim marketin kapanmasına az kaldı ve evde neredeyse hiçbir şey yok. Üzgünüm." Midesi mi bulanmıştı acaba neyse ki bu hızla 10 dakika sonra büyük bir alışveriş merkezine yetişmiş olacaktık. Dayanabilirdi, değil mi?
"-Linda yarın gelmiyor mu Tanrı aşkına? Ne bu telaş? Claire! Sana yavaşla dedim!" dedi sinirlenmişti. Bana sesini yükseltmesini hiç sevmiyordum. Ona bakmadan hızımı daha da arttırdım. Kaza yapmaktan mı korkuyordu? Caddenin bomboş olmasına rağmen.
"-Neden? Bay sinirli boğamız korkmuş mu? uvvv!" yüzüme sinsice bir sırıtış yerleşmişti. Elimi sıkıca tutan ellerini hissettiğimde ona doğru döndüm. Yüzümdeki sırıtışın yerini şaşkınlık ve pişmanlık alırken, bir yandan kendime küfretmeyi de ihmal etmedim. Hızla alıp verdiği nefeslerin düzensizliğini fark etmediğim için, onun sıkıca kapattığı gözlerini görmediğim için aptaldım! Tanrım, ben kesinlikle tescilli bir aptaldım!
"- H-Henry? İyi misin? Bana bak, üzgünüm" arabayı kenara çekerek durmuştum. Henry'nin gömleğinin ilk düğmesini açarken ağladığımın farkında bile değildim. Gömleği ıslanmıyor olsaydı...
Nefesinin tekrar düzene girmesiyle rahatlamıştım. Göğsü hafifçe inip kalkarken onu bu kadar korkutan şeyin ne olduğunu bilmiyordum.
"- Nasıl hissediyorsun aşkım?" Aşkım mı? Ne demiştim böyle. Korkudan ne dediğimi bilmiyordum. Yanaklarımın kızardığına emin olduktan sonra yüzümü eğdim. Gözyaşlarım hala akıyordu ve durdurmak için çaba gösteremiyordum. "Ö-özür dilerim" dedim bilmem kaçıncı kere.
"- İki şey" dedi durduktan sonra, gözlerimden akmaya devam eden yaşları durdurmak ister gibi başparmağını yüzüme dokundurdu. Yavaştı ama tüm vücudumu esir alan parmakları beni sarhoş etmeye yeterliydi. "- Sadece lanet iğnelerden ve hızdan korkuyorum. Hızdan neden korktuğumu bilmiyorum ancak iğneler, madde bağımlısı annemin koluna batırmaktan zevk aldığı iğneler, benim en iğrendiğim şeylerdi. Kafayı bulup eve bir adam getirir kendini becertirdi." sesi sona doğru kısılmıştı elini tuttum. Yanında olduğumu hissetmesi gerekiyordu.
"-Her şey geçmişte kaldı Henry. Artık yanında ben varım. Sadece bana bak bundan sonra, geçmişe değil. Karşında duran geleceğe tutun olur mu?" dedim sesim ağladığım için titremişti.
Gülümseyerek baktı gözlerimin içine en sevdiğim anlardan biriydi bu.
"- Tekrar söyle." dedi oyun oynar gibiydi. Genelde bu cümleyi ben kurardım. "Neyi?" diye sordum merakla. O an her şeyi unutmuş olmama güldüm sadece tek bakışıyla aklımı alıyordu bu adam! "- Hadi ama fazla vaktimiz yok, değil mi?" dedi. Alışverişi de unutmuş olmam iyi bir şey değildi ama şu anı da hiçbir şeye değişmezdim. Yanaklarım kızardı tekrardan. Sanırım neyi kast ettiğini anlamıştım.
" - Aşkım?" dedim tereddütle. Gözlerindeki ışıltı yanılmadığımın kanıtıydı.
"- Claire Wendy, bu kadar kolay kurtulamazsın. Bunun cezasını eve gidince ödeyeceksin." göz kırparak arabadan inerken yalnızca onu takip ettim. Boyun eğmekten başka şansım mı vardı sanki?
Marketten çıkarken 2 araba dolusu malzeme aldığımı fark ettim. Gerçekten alışveriş koliktim. Bundan rahatsız mıyım? Tabi ki de hayır!! Arabaya bindiğimde bu sefer yavaşça hareket ediyordum. Az önce ölümüne korkmuşken aynı hatayı tekrarlamayacak kadar da akıllıydım. Ancak bu şey Henry için geçerli değil.! Markette bile rahat durmuyordu. Durmadan vücuduma dokunup beni kışkırtıyordu ama Tanrı aşkına orası bir market! Asla bir markette sevişmeyecektim!<<<-Büyük konuşma! Yazar benim sjsjsjsj<<<
Eve girdiğimde salonun kenarında durdum onun arabadaki paketleri içeri taşımasını zevkle izliyordum. Bu markette durmadan bana sürtmesinin cezasıydı. Neden böyle bir sapığa aşıktım ki? Bende normal değildim!
"-Claire, Hayatım. Bu kadar yetmez mi? Sende alışveriş yaparken bile o kadar seksi olmasaydın!"
"-Hah! Şimdi de beni mi suçluyorsun? O sapık ellerini birde böyle kullan bakalım. He, bu arada bu akşam kendi işini kendin göreceksin!" Bu sadece onun için bir ceza mıydı bilmiyordum ama kararlıydım. Beni kızdırmıştı.
Sessizleşti. Sadece elindeki poşetleri mutfağa bırakışını ve geri dönüp yeni poşetlerle gelmesini izlemeye başladım. Söylenmediği sürece hiç zevki yoktu ki! Son kez mutfağa gittikten sonra kapıyı kapatıp koltuğa bıraktı terli bedenini. Vücudunu saran beyaz gömleği iyice gerindiğinde bu görüntüye daha fazla dayanamayacağımı anladım. Mutfağa gitmeliydim! Claire, mutfak!
Kendimi mutfağa attığımda aklımdaki düşüncelerden uzaklaşmak için hızlıca yemek yapmaya karar verdim. Koltuğu kıskandığımı itiraf etmek zordu. Ah! O mu cezalıydı yoksa ben mi?!
Poşetlerden çıkardığım biberleri doğramaya başladığım sırada içeriden sesler duydum. Önce televizyondan geliyor sanmıştım ama ismimi duyana kadardı. Henry çığlıklar eşliğinde adımı tekrarlıyordu. Bugün olanlar geldi gözümün önüne. Titreyen elleri, kapanan gözleri... Ona bir şey olursa asla affedemezdim kendimi. Korkudan ne zaman ağlamaya başladım hatırlamıyorum bu da benim zaafımdı galiba. Son zamanlarda iyice sulu göz olmuştum. Hızla mutfaktan çıkıp soluğu salonda aldım. Nefes nefeseydim. Sıkıca kapattığım gözlerimi açtım yavaşça. Görmeyi beklediğim manzara kesinlikle bu değildi ancak yine de rahatlamıştım.
*
Şu an takıldığım tek şey bu işi neden banyoda değil de koltukta yaptığıydı. Hiç doymayacaktı sanırım. Benim duyabilmem için çıkardığı seslere iyice kaptırmıştı kendini. Kapalı gözleri ve koltuğun gerisine yaslanan başıyla bana da bu dayanılmaz görüntünün keyfini çıkarmak kalıyordu. Acele etmeden eteğimi ve külotumu çıkarttım bir yandan gözlerimi bu harika varlıktan ayıramıyordum. Koltuğun kenarlarına tutunarak, ellerimi boynuna doladım.
Henry koltuğun hareket edişiyle açtı gözlerini. Amacı Claire'in dikkatini çekmekti ancak bu kadarını beklemiyordu. Kucağındaki bedeni tuttu dikkatlice,gömleğinin düğmelerini çözmeye başlayan bedeni. Penisini kavrayan ellerle bir kez daha kasıldı. Zaten neredeyse sona gelmişti. Claire vakit kaybetmeden onu içeri gönderdi ve sıcaklığıyla sardı. Her zaman büyük bir aşkla kabul ediyordu onu. Henry başını göğüslerinin arasına koyup, inledi.
"ıımgh! Tanrım, Claire!! Seni seviyorum küçüğüm!"
Tam burada can verse asla pişman olmazdı.
Claire, içinde daha da büyüyüp zonklayan penisi sıcaklığına her davet edişinde inliyordu. Onun için şarj olmak gibi bir şeydi bu. Elleri terlemişti ve koltuğun kenarından kayıyordu, son çare Henry'nin saçlarından tuttu sert olmamasına özen gösteriyordu. Kendine bakmasını sağladı zevkten yarı kapalı olan gözlerin. Dudaklarına hapsetti o uğruna canlar yakabileceği kırmızı dudakları. Gözlerini bir saniye bile kaçırmadan öpüşüyorlardı. İkisi de terlemişti ve bu durumdan asla rahatsız değillerdi. İnlemeleri dudaklarında kaybolurken son kez yükseldi Claire zirveye. Claire'in zevk suyuyla sarılmıştı penisi de ona eşlik etti.
Başını göğsüne bıraktı Claire, yorulmuştu. Henry ömür boyunca ayrılmak istemeyeceği sıcaklıktan ayırdı erkekliğini yavaşça. Claire'n gözlerinin kapandığını boynuna değen kirpiklerle anlamıştı. Hareket etmedi, sıkıca sardı çıplak bedeni kendine. Tek vücut olmak istiyordu ilk defa, birinin yanında olmaya ilk defa ihtiyacı vardı, ona ihtiyacı vardı. Nefes gibi. Kulağına eğildi yavaşça,
" -Seni nasıl sevdim bilmiyorum ufaklık ama seviyorum. Seni deli gibi seven beni asla bırakma. Sen bana geçmişte sırt çeviren Tanrı'nın hediyesisin."
Selamm ^.^
Nasılsınız? Beğeniyor musunuz?
Bu bölüm biraz kısa oldu sanki ama gelecek bölümde bunu telafi edeceğim. Söz veriyorum size >.<'
Sizleri seviyorum!!!!! <3
Türkçesi ile medyada olan ost'u çok seviyorum sözleri de bu bölüme uyuyor gibi siz ne dersiniz? :)
Hello Monster'ı izlemeyen varsa kaçırmasın bence ^^
Bu arada Kore hayranı olduğumu biliyorsunuz değil mi :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightly
Teen FictionTanıtım Sıradan hayatından sıkılan ve faklı heyecanlar arayan Claire hayatının dönüm noktasında bir karar alır. Artık o da aşık olmak istemektedir. Henry, kendisine oynanan bir oyunla bambaşka bir yerde açar gözlerini. Şimdi yaşadığı yer ve yanınd...