--
Jack ile esmer kadını el ele salona ilerlerken izledi Henry. Nedense midesi burkuldu ve kadına acıdı. Jack ve evlilik? Aynı cümle içinde! Claire ona ismini söyleseydi, aklına gelen en son kişi olmazdı bile. İmkanı yoktu. Koskoca ülkede Jack'in becermediği tek bir canlı türü yoktu. Kendisi dahil...
Jack iki ayağı üzerinde duran en jigolo erkekti.
Düşünme Henry düşünme!!Salona gidemezdi hala vücudu donuk haldeydi. Bacakları aksi yöne koşmasını istiyordu ancak sıktığı yumrukları Jack'in o sersem yüzünü dağıtmayı oldukça özlemiş olmalıydı. Salona doğru hareketlenen Claire'in görüntüsü kendine gelmesine olanak sağladı. Yumruk yaptığı eliyle sertçe kavradı genç kadının kolunu. Salondan uzak olan koridora doğru sürükledi adeta. Onun kadını... şimdi bu kısacık etekle... o sikik Jack'in karşısına çıkamazdı! ASLA!
"-Lanet olsun kadın! Sen bu eve, bir jigolo sokacağını bana neden söylemedin ve onca yemeği siktiğimin Jack'i için mi yaptın?"
Genç kadın korkakça gözlerini açtı. Evet, Henry ona bağırırken ne zamandır gözleri kapalıydı ve titremeye ne zaman başlamıştı hiç fikri yoktu ancak tek bildiği ona bağırmasından nefret ettiğiydi...
"- Sen onu tanıyor musun? Jigolo olması neden bir sorun yaratıyor ki? Sende öylesin, unuttun mu?" İçi acıyla kaplandı Claire'in ona bunu hatırlatmak istemezdi. Tam her şeyi unutuyorken hele hiç istemezdi. Ama oluvermişti işte. Aptallığına doymuyordu.
Genç adamın sağ yanağındaki kas seğirmeye başladı. Şu an o aptal cümleleri takamayacağı kadar doluydu zihni. Jack'le. Geçmişiyle. Adeta o geceye dönmüş gibiydi. Aynı öfke, aynı çaresizlik... Tek fark? İşte karşısında ona acımasızca fakat düşünceyle bakan kırmızı gözler tek farktı. Kalbinde hissettiği çaresizlik daha fazlaydı o geceden. Bu kadını, sevdiği kadını üzmeyi hiç istemiyordu. Geçmişindeki yalnızlığı hissetmiyordu bu defa. Gözlerindeki sinirli bakışları yumuşarken genç kadının kolundaki tutuşu da gevşedi. Boğazındaki yumruğa lanet ederek birkaç defa yutkundu. Sesindeki siniri saklayabilmesini umdu. Bu kadını sandığından çok seviyordu.
"- Sevgilim, onu bu ülkede tanımayan kimse yok emin ol!"
" -Ben tanımıyorum!"
"-Lanet olsun sen evden dışarı çıkmayan bir meleksin. Nasıl tanıyacaksın?"
Genç kadının yanağından tek damla yaş süzüldü, çenesindeyken yine Henry'nin saldırısına maruz kaldı. Sevdiği adamla bu denli kavga ettiğine hem üzülüyor hemde seviniyordu. Onu kıskanmış mıydı? Çenesinde hissettiği dudaklar yüzünden düşünmeyi kesti. Karnındaki dünyada deprem oluyordu ve... ve tsunami...
"- Ağlama, kadın! Şu an delicesine sinirliyim ama elimden bir şey gelmiyor. Yukarı çıkıp şu eteği değiştir ve... saçların! Onları topla."
"- Henry?" dedi genç kadın. Şüpheli bakışları karşısında bir anda değişen adama çevrildi. "-Benden bir şey saklamıyorsun, değil mi?" Henry onun her şeyi bu kadar çabuk fark etmesine küfretti. İçinden. Ona bunu söylemeyecekti...
"-Evet ve sonsuza kadar saklayacağım. Soru sorma dediğimi yap."
"-Bu gece olay çıkarma sevgilim." diyerek koşmaya başladı genç kadın. Merdivenleri aceleyle çıkarken eteğinin açılması Henry'i daha da çileden çıkardı. Hay sikeyim!
Salona doğru ilerlerken içindeki Jack'i öldürme planlarını unutmayı umdu.
Genç adamın karşısındaki kirli sakallı, simsiyah gözlü beden yavaşça döndü ve gülümsedi. Gözlerinin içine baktı önce. Sonra yumruk halinde olan parmaklarına indi bakışları. Ordan da... Söylemeye gerek yok sanırım? Henry sinirlerine hakim olabilmeyi tekrar denedi. Bu gece kadınını üzmemeye yemin ettiğini hatırlattı kendine.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightly
Teen FictionTanıtım Sıradan hayatından sıkılan ve faklı heyecanlar arayan Claire hayatının dönüm noktasında bir karar alır. Artık o da aşık olmak istemektedir. Henry, kendisine oynanan bir oyunla bambaşka bir yerde açar gözlerini. Şimdi yaşadığı yer ve yanınd...