Bir öğleden sonrasıydı, güneş sonbaharın ışıklarını geride bırakarak batıya doğru gitmeye başlamıştı. Üniversite de daha ilk dönemimdi ve iki ay geride kalmıştı sınav streslerinin bitip de arkadaşlarımla rahatladığımız, sohbetin, eğlencenin bol olduğu bir zamandı o gün bizim için. Herkes gibi fark etmem uzun sürmedi, üniversitenin bahçesinde sağ elinde kitapları, olağan bir doğallıkla yürüyordu. Bakışları düşünceliydi ve hatta sert, acıyan bir yeri vardı sanki, burada yürüyordu ama aynı zamanda burada değildi. Tüm gözler üzerindeyken nasıl bu kadar rahat ve farkında değil gibi davranabiliyordu? Neydi onu bu kadar insanların gözünde cazip kılan?
"Bu kadar yakışıklıyken nasıl bu kadar yalnızlığı sevebiliyor? Etrafında o kadar güzel kız var ki?" Diyordu kız arkadaşlarımdan Cathy
"Evet, katılıyorum nasıl bu kadar umursamaz? Gözleri yukarda ama kör gibi hiç kimseyi görmüyor" dedi Stella
"Belki de uzaklarda bir yerlerde bir sevgilisi vardır onun kadar güzel ve çok sevebileceği biri" dedi umutsuzca Elen "belki sürekli onu düşünüyordur olamaz mı?" diye ekledi kıskançlıkla.
"Bence fazla abartıyorsunuz kızlar" dedi Austin. "o kadar büyütülecek bir yakışıklılığı yok bence, sadece bu kadar ulaşılmaz olması siz kızları çok etkiliyor" dedi umarsızca.
"Kesinlikle katılıyorum" dedi Alex. Gözlerinin bende olduğunu hissettim ve ona döndüm. "sen ne düşünüyorsun bu konuda Gloria?" diye sordu kuşkulu bir şekilde.
"Yorumsuz" dedim ve "kederli gibi bir hali var ama kesinlikle neyin tam olarak insanları bu kadar etkilediğini bilemiyorum" dedim.
"Sende etkileniyorsun demek oluyor bu sanırım" dedi Alex sesi öfkeli çıkmıştı.
"Hayır, çözmek isterdim sadece" dedim ve yüzüne bakmaya çekindim.
Catherine (Cathy dememizi istiyordu), Stella, Elen, Austin, Alex ve ben aynı sınıftaydık ve ilk gün arkadaş olmuştuk. Hepimiz çok çabuk ısınmıştık birbirimize değişik karakterlerimiz vardı belki de sebep buydu. İki aydır tanıdığım arkadaşlarımın ileride kalıcı dostlarım olmasını ummaya başlamıştım bile. Onların da bu konuda aynı düşündüklerini biliyordum çünkü birbirimize itiraf etmiştik.
Austin şimdiden belli ediyordu Cathy'den hoşlandığını. İkisi de utangaç bir o kadar da komiklerdi. Austin açık sözlü, sevecen, eğlenceli biriydi. Uzun boylu, kumral, kahverengi gözlü ve oldukça zayıftı ama sempatikliği onu çok tatlı yapıyordu ve çok güvenilirdi.
Cathy 1970'lerdeki bayanlar gibi narin beyaz tenli, kahverengi saçları belinin altında bukleleşmiş, orta boylu, yeşil gözlü ve zayıftı. Sanki ikisi birbirini tamamlıyordu. Stella, Elen, Alex ve ben onları birbirine yakıştırıyorduk. Yalnız tek sorun ikisinin de cesur olmamasıydı, zaman daha çok erkendi daha iki aylık arkadaştık belki de onun için acele etmiyorlardı. Biz düşüncelerini bilmediğimiz için saygı duyuyor sessiz kalıyorduk.
Alex asi bir yapıya sahipti ve koruyucu bir yanı vardı. Siyah saçları, siyah gözleri, kumral tenine çok değişik bir hoşluk katıyordu. Uzun boyluydu ve atletik bir vücudu vardı, bununla övünür sporu çok severdi. Bazen siyah gözlerinde bilmediğim ama etkilendiğim bir ışık görürdüm.
Stella güçlü bir kızdı. Uzun boylu, kızıla yakın saç rengi, kahverengi gözleri ve şişman sayılmayacak bir yapısı vardı. Hareketli eğlenceli ve dik başlıydı. Tarafsız olmayı severdi herkesin iyi olabilmesi için savaşmak gerekirse savaşırdı. Sert ve tatlı bir yanı vardı.
Elen'de Cathy gibi narin ve duygusaldı. Kahverengi saçları, soluk teni ve zayıf bir vücudu vardı, çok utangaçtı. Bazen kendine bir hayal dünyası kurduğunu ve orada yaşadığını düşünürdüm. Çok kırılgandı sadece bize karşı çok sıcak ve rahattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamana Yenilmeyen Sevgi
RomanceSıcacık saf sevginin olduğu bir zaman ve birbirini ölesiye seven bir çift..