Herkese Merhaba! Uzun zamandır bölüm yazamıyordum. Bu zaman içersinde sonunda karakterleri belirledim, multimedya'ya koyucam. InşAllah beğenirsiniz, iyi okumalar. Sizi seviyorum, vote vermeyi unutmayın :**
Eskiden her şeyimi verebileceğim adam şimdi karşımda. Eskiden olsa şu anda kalbim deli gibi çarpardı , ama şimdi .. Acaba eskiden olduğu gibi şu anda da nefretimiz karşılıklı mı ? Sevgimiz karşılıklıydı , peki ya nefret ?
Ben bu düşüncelerle boğulurken Kubilay
"Çınar , Aylin'i odasına götürür müsün ? Bende geliyorum hemen." Dedi sakin kalmaya çalışarak.
Mutfaktaki sessizliğe 'ölüm sessizliği' mi denir ? Yoksa 'fırtına öncesi sessizlik' mi ?
Çınar tam arkasını dönmüş giderken Yunus'un
"Aylin! Seninle konuşmam lazım" diye bağırdığını duydum usulca Çınara
"Durur musun? Onunla konuşmak istiyorum." Dedim.
Diğerleri gibi oda bu tepkime şaşırmış olmalı ki kaşlarını çatarak baktı bana.
"Çınar götür Aylin'i odasına, Aylin saçma saçma konuşma" diye bağırdı Kubilay. Artık sakin kalmaya gerek duymuyormuş gibi.
"Kubilay , ne söyleyeceğini merak ediyorum."
"Kızım o seni aldattı lan! Hala neyi merak ediyorsun?!"
"Siz neyden bahsediyorsunuz ? Aldatma konusu ne ?" Diye araya girdi Şevval. Ayrılma nedenimizi de böylelikle herkes öğrenmiş oldu.
"Çınar. Aylin'i. Odasına. Götür." Dedi Kubilay her kelimeyi teker teker söyleyerek. Daha fazla Kubilay'ı kızdırmak istemediğim için Çınar'a olumlu anlamda kafa salladım.
"Peşini bırakmayacağım Aylin, illa ki yalnız yakalayacağım seni." Diye bağırdı Yunus.
"Sen ne anlatıyorsun lan?" Diyerek Yunus'un üstüne yürürken Kubilay, Mert hemen önüne geçti. Çınar merdivenlere doğru ilerlerken yorgunluktan kafamı omzuna koydum ve odaya çıkmamızı bekledim.
10 dakikadır can sıkıntısına odanın her köşesini teker teker inceledim. Bir ara avizeyle bakıştım ama yok, Kubilay bir türlü gelememişti.
"Acaba aşagı inip bir bakayım mı ben?" Diyerek ayaklandı Çınar, eş zamanlı olarak Kubilay odaya girdi ve yavaşca yanıma gelip yatağın kenarına oturdu.
"Nerede kaldın ? Ne konuştunuz ? Gitti mi ?" Ben nefes almadan sorularımı sıralarken Kubilay bir köşeye odaklanmış gözünü bile kırpmadan oraya bakıyordu. Yavaşca dürtüm kendine gelmesi için ve kafasını kaldırıp bana baktı
"Seninle barışmak istiyormuş, anlatıcağı şeyler varmış. Takılma sen bunlara, dinlen güzelce yorulmuşsundur bu gün" derken Çınar'a bakıyordu.
"Ama-" diye başladığım cümleye "lütfen uzatma, zamanı gelince her şeyi ben kendim anlatıcam sana sadece bu zaman içinde kurcalama bu konuyu. Şimdi dinlen yarın hep birlikte orduyu gezicez. İyi geceler prenses." Dedi ve üstümü örterek Çınar'la birlikte odadan çıktı.
Sabah uyandığımda kendimi biraz daha iyi hissediyordum, gece boyunca ne yapmam gerektiğini düşünüp kafamın içinde tartıp tablolar çizdim sonunda bir şeye varamadığımda düşünmeyi bıraktım. Bir ara intihar etmeyi bile düşündüm, ama bu korkaklık olurdu. Sonuna kadar savaşıp hikayemin sonunu görmem lazımdı.
Yatakta doğrulurken ilk defa kendi başıma bir iş yapmak istedim, elimi uzatıp tekerlikli sandalye'ye uzanmaya çalıştım kısa bir ugraştan sonra tekerlekli sandalye'yi yatağa yaklaştırabildim. Kendimi yatağın en ucuna çektim ve tekerlekli sandalyeden güç alarak kendimi kaldırıp sandalye'ye otutturabildim. Kendi başıma yapabildiğim için sırıtıyordum, yavaşca kendimi banyoya doğru sürdüm ve küvete yaklaşıp suyu açtım üstümü yavaşca çıkarırken aniden biri gelir diye kapıyı kilitledim. Zorlanarak üstümü çıkardıktan sonra kendimi küvetin içine attım ve suyun saçlarımı ıslatmasını izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENI HAYAT
ChickLitBir kaza , hayatı ne denli etkileyebilir? Önceden olsa paranın her şeyi çözebileceği mantığıyla hareket eden bir kızdım. Kazadan sonra paranın , aslında hiçbir şeyi çözmediğini anlamam ne kadar zamanımı aldı sizce? İnsan bazı gerçekleri anlamak için...