Selam canlar! multiyi sonra ekleyeceğim. Bu arada multide en yakınımın ikiz kuzenleri olucak, bol bol maşAllah diyin kjfkdjfjdfjd neyse, sizi seviyorum!
---Başımın ağrısına gözlerimi açtığımda odanın hiç tanıdık gelmediğini gördüm, hızlıca yerimde doğrulurken yatağın yanındaki sandalyede oturan Yunus'u gördüm. Tedirginliğim daha çok artarken dün geceye dair sadece bahçede içtiğimi hatırlıyordum.
''Dün akşam o sahnede yanında benim olmam lazımdı.'' dedi. Gözlerini bana çevirmeye utanıyormuş gibi bir yere odaklanmış konuşuyordu.
''Beni hemen eve götür. Çok merak etmişlerdir.'' diyerek bahaneleri sıralamaya başladım.
''Kubilay'a mesaj attım ama galiba seni eve bıraktığımda ağzımı yüzümü kıracak.'' diyerek sırıttı. Nedense bu sırıtışını hiç sevmemiştim, eskiden her mimiğini ezbere bilirdim, nerede ne söyleyeceğini adım gibi bilirdim.
Benim cevap vermeyeceğimi anlamış olmalı ki ensesini kaşıyarak ''Kahvaltı yapalım mı?'' diyerek ayağa kalktı. Kaşlarımı çatarak Yunus'a baktığımda ne demek istediğimi anlamış gibi ''Ya da seni eve bırakayım.'' diyerek kucağına aldı beni. Artık eskisi gibi bana dokunduğunda kalbim hızlanmıyordu.
Arabayı açıp beni ön koltuğa bıraktıktan sonra arabanın etrafında dolaşıp sürücü koltuğuna oturdu. Bu koltuk da çok anım vardı. Hemen hemen her gün bu koltuk da otururdum.
''Niye durup dururken böyle bir şey yaptın ?''
''Konuşmamız lazımdı, anlatacaklarım var. Ama sırası değil yeni fark ettim.'' ne dediğini anlamasam da fazla üstelemedim.
Eve vardığımızda herkes bahçedeydi Mert direk bize doğru gelip direk beni kucağına alıp sıkıca sarıldı gülümseyerek bende kollarımı boynuna doladığım da arkadan bir ses geldi, arkama baktığımda Çınar Yunusa yumruk atmıştı. Herkes şaşkınca ona bakarken o gelip Mert'in kucağından beni alıp eve doğru yürümeye başladı. Beni öyle bir sıkıyordu ki sanki azcık gevşetse gidecekmişim gibi. Herhangi bir koltuğa oturduktan sonra bana baktı
''İyi misin ? sana bir şey yapmadı ya da söylemedi dimi ?''
''İyiyim.''
Diğerleri de salona gelince Kubilay bu konuyu bir daha açmamak üzere kapattı bizde itiraz etmedik. Mert sırıtarak içeri girdiğinde Çınar'a bakarak
''Galiba burnunu kırdın.'' dedi. Birbirlerine bakarak güldüler.
Kahvaltı masasına oturduğumuzda her şey doğal bir şekilde devam etti. Mert tabağını erkenden bitirip Kubilay'ın ya da Yiğit'in tabağından geçinmeye çalıştı, Kubilay en sonunda dayanamadı Mert'i eve kitledi, Mert balkondan atlamaya çalışınca dayanamayarak kapıyı açtı, Kızlar tam masayı toplarken beni yanına çekip bahçedeki hortumla diğerlerini ıslattı, bunun üzerine Gizem Mert'e eline ne geçerse atmaya başladı ilk zeytinle başlarken en son tabak attı. Şimdi salonda herkesin elinde bir telefon oturuyorduk, kapı çalınca hepsinin üstünde bakışlarımı gezdirdim kimse açmaya niyetlenmeyince oflayarak tekerlikli sandalyeyi kapıya sürmeye başladım.
Kapıda kırklı yaşlarında sarı saçlı bir kadın duruyordu. Gülümseyerek 'merhaba' dedi. bende onun yaptığı gibi karşılık verirken
''Eşimle tatil için gelmiştik buraya ama acil işten çağırdılar, bu gün gidip yarın öğlene doğru döneceğiz çocukları da yanımızda ileri geri yapmak istemiyoruz.'' dediğinde ne demek istediğini gayet iyi bir şekilde anlamıştım, arkamı dönüp bizimkilere baktığımda 'bir işe yarasınlar' diye düşünüp ''tabi çocuklar bizde kalabilir'' dedim. Kadın nefesini dışarı verip ''yarım saat sonra getiririm çocukları'' dedi. Tekrardan teşekkür edip gitti.
Salona dönerek ''Misafirlerimiz var.'' dedim. Hiç biri beni takmayıp telefonla oynamaya devam ederken ''iki tane çocuk bakıcaz'' dediğimde hepsi teker teker kafasını kaldırıp bana baktığında iyi mi yaptığımı sorgulamadım değil.
Yarım saat sonra kapı çaldığında bu sefer Çınar'da benimle birlikte kapıyı açmaya geldi. Kadın bizi görünce aniden ''ay çok yakışıyorsunuz!'' diye bağırınca 'Tövbe Bismillah' dedim içimden, Çınar gülünce pek de içimden söylemediğimi anladım. Ben kadını takmayarak 'çocukları alayım' dediğimde kadın çocukların ne yediğini, uyku saatlerini falan anlatmaya başladı. Çınar 'sen ne günah işledin' dercesine bana bakınca bir an bende pişman oldum. Kadın son kez ikizleri öptükten sonra Çınar'ın kucağına verdi.
''Size emanet, lütfen çok dikkat edin'' diyerek hala konuşmaya devam edince dayanamayarak kapıyı yüzüne kapattım. Salona geri gittiğimde hepsinin bebeklerle oynamaya çalıştığını gördüm ''daha demin dik dik bakıyordunuz, şimdi noldu?'' dedim gülerek.
''O zaman bu kadar tatlı şeylerin geleceğini bilmiyorduk'' dedi Mert. 'şey ne ya?' diye sormak istesem de boş verdim.
''Çocukların adı ne?'' diye sorunca Gizem kadına hiç sormadığım aklıma geldi, kadının verdiği iki tane çocuklar için çantaya baktığımda birinin kenarında 'Eslem' diğerinde ise 'Ceylin' yazdığını gördüm.
''Eslem , Ceylin'' dedim kısaca. Çocuklar esnemeye başlayınca Şevval ''biz Gizem'le çocukları uyutalım'' diyerek ayağa kalktı. Çınar da ''bizde bahçeye çıkalım'' diyerek ayaklandı.
Bahçeye çıktıktan 10 dakika sonra Şevval geldi yanımıza ''Gizem nerede?'' diye sorduğumda ''O hala uyutamadı'' diyerek yanıma oturdu.
2 Saat sonra Gizem çocuklar uyandığı için bahçeye getirmeye gitti. Boş boş oturmaktan sıkıldığım için 'su içmeye gidiyorum' diyerek tekerlekli sandalyeyi eve sürdüm. Kapıyı açıp mutfağa doğru giderken gördüğüm şeyle çığlık attım. Geri geri gitmeye çalışırken alevlerin çoğaldığını görünce olduğum yerde durup ne yapabileceğime bakmaya başladım. Aklıma gelen şeyle boğazımı yırtarcasına çığlık atmamla herkes eve koşarak girdi ben ise hiç birini umursamadan ''Gizem'in astımı var! onu hemen çıkarın buradan! Çocuklar da yanında.'' diye bağırdığımda Ece'yle Yiğit üst kata koştu. Çınar gelip beni ateşten uzaklaştırdıktan sonra yangın tüpü alıp Kubilay'la mutfağa koştu. Yiğit Gizem'i aşağı indirdiğinde Gizem'in baygın olduğunu görünce daha çok telaşlandım Melike koşarak Gizem'in ilacını almaya gitti.
10 dakika sonra bahçede oturup stres atmaya çalışırken Mert hiç birimize bakmıyordu yavaşça kolunu dürttükten sonra ''Noldu?'' diye sordum, kararsız bir şekilde bana bakınca kaşlarımı çattım ''söylesene'' diye direttiğimde öksürerek dikkatleri üzerine aldı
''Ya ben makarna suyu koymuştum tencereyle, meğersem tencerenin altını değil perdeye yakın olan aygazı yakmışım fark etmedim. perde öyle yanmaya başlamış. Sonra da olan oldu zaten.'' dedi kafası eğik bir şekilde sonlara doğru sesi fısıltı halinde çıkmıştı. Gizem yerinden kalkıp Mert'in yanına oturup ''sorun yok'' dedi. Mert kafasını kaldırıp Gizem'e baktığında Gizem gülümsedi. Bir günü daha sorunsuz bir şekilde halletik derken Şevval etrafına bakınıp
''Eslem burada ama Ceylin?'' diyerek ayağa kalktı
''Ya ama bir günde bu kadar aksilik vallahi çok.'' diyerek sızlandı Mert.
''Kim beddua ettiyse yemin ederim çok iyi etmiş, bu ne lan burnumuz boktan çıkmıyor.'' diye sinirle soludu Kubilay.
Ve bir gün daha Mert'in saçmalıklarıyla, Kubilay'ın bağırmalarıyla, Şevval'in anneci tavrıyla son bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENI HAYAT
Chick-LitBir kaza , hayatı ne denli etkileyebilir? Önceden olsa paranın her şeyi çözebileceği mantığıyla hareket eden bir kızdım. Kazadan sonra paranın , aslında hiçbir şeyi çözmediğini anlamam ne kadar zamanımı aldı sizce? İnsan bazı gerçekleri anlamak için...