9. Bölüm Serseri

106 10 1
                                    

20'li yaşların ortasında, dağınık kısa siyah saçlı, uzun boylu adam yolun ortasında öylece yürüyordu. Kasabanın Kuzey kısmında yaşadığı için diğer kısımlarına gitmeyi de çok severdi. Devamlı bir işi veya uğraşı yoktu kasabasındaki herkes tarafından bir serseri olarak görülürdü. Hatta ona bakanlar ailesine bile acırdı, böyle bir baş belası da olsa başlarından atamazlardı. Ailesi için de durum pek değişken değildi, uzun yıllar çalışması veya bir uğraş sahibi olması için çabalasalar da bu çabaları boşa giderdi. Onunla ilgilenen ve umudunu bir an olsun kaybetmeyen tek kişi amcası Korisaka idi. Genç adamda zamanını ya dolaşarak yada amcasıyla geçirirdi. En azından herkes tarafından bilinen buydu. Bu genç adamın adı Blane'di.
Blane her zaman olduğu gibi aylaklık yapıyordu, etrafında esnaflar, alış verişe çıkmış çiftler, arkadaşlar ona hep aynı gözle bakardı, değersiz bir hiç gibi. Blane bu sırada arkadaşı olmasa da, göz aşinalığı fazla olan Indigo'yu görür ve içinden gene "Sinir bozucu derecede ukala olmasına rağmen, bu kadar popüler olması sinirimi bozuyor." Diye iç geçirdi. Indigo ise onu her zamanki gibi boş gezen işe yaramaz birisi olarak görüyordu ve yürüyüşüne bile laf atıyordu.
Indigo: "Bir şey olmayı istemiyorsun da en azından yürümeyi dene. Yada hiç bozma, sen olmadan gülebilecek kimse olmuyor buralarda."
Blane: "Kendi işine bak Indigo! Ve bana bulaşmaman konusununda yüz kez konuştuk. Diğerlerinin yaptığını yap ve benle muhatap bile olma." Blane'in hiç arkadaşı yoktu kasabada, okulu bile bu şekilde bitirmişti. Ancak bu onu gerçekten etkilemiyordu, mutlu olması için, eğlenmesi için, hedefleri için arkadaşa ihtiyacı olmadığını düşünüyordu. Zaten kimse onunla bu yakınlığı kurmuyordu. Indigo arkasından son bir kez daha alay ettikten sonra, yanında duran bir kızı yemeğe davet edip gider. Blane biraz duraksadıktan sonra amcasının yanına gitmeye karar verir ve yoluna bu şekilde devam eder. Indigo için, Blane boş gezen bir işe yaramazsa, Blane içinde Indigo aylak bir züppeydi. Indigo'da onun gibi çalışmazdı ancak ailesinin varlıklı olması ve bir kılıç ustası olması ve bu uğurda çalışması sebebiyle etraftaki en popüler kişilerdendi.

Bir süre yürüdükten sonra, bahçeli 2 katlı bir evin kapısından içeri girip kapıyı çaldı. Kapıyı 2 sefer 3. kez tıklatmasının ardından amcası gelip kapıyı açtı.
Blane: "Merhaba amca." Diye selam verdikten sonra hızlıca salona geçip kanepenin köşesine oturdu.
Korisaka: "Hoş geldin, Blane. Bugün çalışma yaptın mı? Yapmadıysan bugün birlikte çalışalım, hem bende paslanmamış olurum." Yeğeniyle birlikte vakit geçirmeyi sevdiği belliydi. Bir bakıma o'da ailesi tarafından pek takdir görmezdi hele hele Blane'in ona benzemesi tamamen onun suçu olarak görülmüş ve ailesiyle olan zayıf bağları iyice kopmuştu.
Blane: "Hayır henüz yapmadım, ama birlikte çalışma fikri harika. Hatta hemen çalışmaya başlayalım!" Dedikten hemen sonra yan odaya geçip, halının altında duran kapağı açtı ve içeriye girdi.
Burası Blane'in antrenman yaptığı ikinci yeriydi, kasabanın güney tarafındaki dağda çalışmadığı günlerde burada amcasıyla çalışırdı. Açılan yer, yer altında 2-3 evin kaplayacağı alanda büyüklükteydi ve ağırlık çalışmak için aletler, bacak kuvvetini arttırmak için duvara monte ettikleri aletler vardı. Duvarların köşelerinde havalandırmalar, mavi duvarların altında yarısı beton, yarısı tahtadan oluşan zemin vardı. Amcasıyla uzun süre antrenman yaptıktan sonra yukarı çıkıp, aileleri ve Blane hayali hakkında konuştu.
Korisaka: "Senin başarısız birisi gibi görmelerini aldırma. Her gece yatarken, kendi kendine "Ben iyiyim." diyebiliyorsan o zaman korkulacak hiç bir şey olmaz. Doğru yoldasın ve devam etmen gerekiyor demektir. Ben hayallerimi sadece ligin kapısına kadar götürebildim. Girdiğim grupta kimseyle anlaşamadım. Ama sen umarım hayallerin için, iyi arkadaşlar edinip ileriye doğru gidebilirsin." Diyerek yeğenini cesaretlendirmeye ve ailesinin sürekli bozduğu moralini düzeltmek istiyordu.
Blane: "Evet, kesinlikle bir gün hayalimi gerçekleştirip adımın hiç duymadığım yerlerde bile yankılanmasını sağlayacağım! Ama amca sen çok güçlüsün, benden çok daha. Senin başaramadığın bir hayali nasıl başarırım. Hayalimi gerçekleştirmek için lige katılmaya veya dost edinmeye de ihtiyacım yok. Bunu tek başıma daha iyi yaparım." Korisaka gülümser ve Blane'in sırtına 2 kez vurduktan sonra sıvazlar.
Korisaka: "Dinle Blane. Senden güçlü olmam doğal, senin yaşından fazla zamandır eğitim yapıyorum ben, 35 yaşındayım, 12 yaşımdan bugüne neredeyse durmadan çalıştım. Ama benim daha fazla güçlü olamama sebebim, amacımın olmayışından çok, arkadaşımın olmamasıydı. Yakınlık kurabileceğim, kötüye gittiğimde uyarabilecek veya birlikte çalışacağım arkadaşlarım olmadı. Lige katılacağım zaman bile, gerekli olduğu için bir gruba girdim. Ama bunların hepsi bir hataydı, arkadaşın olmadan bir şeyleri başarmana imkan yok,gerektiğinde canını bile vererek koruyabileceğin, çok seveceğin arkadaşların olmalı. Başka türlü mutlu olmana veya başarılı olmana imkan yok." Blane bir süre amcasına baktıktan sonra, arkadaşları abartıyorsun, onlara ihtiyacım olmayacağını göstereceğim, hem benim yanımda amcam var deyip çıktı. Blane'in kendisini sevmesi ve konuşması hoşuna gidip gülse de arkadaş kavramında düşündükleri hakkında endişeliydi.

Aradan geçen 3 gün boyunca amcasının yanına uğramayan Blane, tek başına yaptığı bu antrenmanı bitirdikten sonra yanına gidecekti. Amcasının arkadaşlar hakkında söyledikleri kafasını kurcalamış ve bu konuyu amcasıyla konuşmak istiyordu. Ancak kasabadan yükselen sesler antrenmanını yarıda kesip kasabanın kuzeyine yakın olan merkezine neden oldu. Merkeze geldiğinde kasabanın doğu ve batı kısımlarından da seslerin yükseldiğini fark eder. Bu sırada, iyi giyimli, sarı saçlı kirli sakallı güzel görünümlü 40 yaşının üstünde yabancı birisi, pis pis güldükten sonra "Aranızda başka erkek yok mu? Bir tek bu mu karşıma çıkma cesareti gösterecekti yani? Resmen hayal kırıklığısınız." Diye bağırıp dikkatini çekti. Boyu en azından 1.90'dı ve yaşına göre hayli formda görünüyordu.
Blane: "Kimsin lan sen? Ve kasabama ne yapıyorsun? Çek git buradan, yoksa kötü olur." Blane'in çıkışması üzerine adam, sırıtır ve "Sonunda bir erkek daha çıktı karşıma çıkabilecek. Ama genç adam, alınma ama deminki herif kadar güçlü görünmüyorsun ve "kasabanın" sakinleri onun karşıma çıktığındaki gibi suratlarında benim saldırı yaparken ki ifadelerinden çok farklı bir ifade yok. Anlaşılan seni de sevmiyorlar." Dedi. Blane, meydan okuyanın kim olduğunu merak ederken, yerde yatan mavi saçı, kalıplı üstü parçalanmış, pantalonunun iki paçasında yarıya kadar yırtılmış olan, bu adamın amcası olduğunu anlar. Anında bembeyaz kesilir ve gözlerinden yaşlar süzülür. Karşısındaki herif gözlerine baktıktan sonra "Anlıyorum, demek tanıdığın birisiydi aslında ben insanları sevmem ama bu herifi sevdim hem bana yaklaşık 2 saatlik bir dövüş hizmeti sundu hemde cesur insanları severim."
Blane: "Piç! Sevmek bunu neresinde vahşice öldürmüşsün onu." Dedi ve adam "Severim dedim, bağışlarım demedim sevmemin tek sebebi de dövüşecek olmaları. Diğer türlü direnmeyenleri katledince zevk almıyorum, çok almıyorum yani. Bu herifle karşılaşmasam en az 100 kişiyi katlederdim aslında ama dediğim gibi, zevk dövüşerek yapmakta. Aynı gösteriyi sun bana genç adam, adım Shun bunu bilerek ölmeyi hak ediyorsun ve cesaretinin ödülü olarak sana, doğu ve batı'dan gelen seslerin oğullarım, Shingeki ve Shungaki'nin sebep olduğunu söyleyeceğim. Bu katledeceğimiz 12. kasaba olacak." Der ve parmaklarını kütletir.
Blane: Şerefine soktuğum! Amcamın intikamını alacağım ve seni geberteceğim!

1 Saat önce

"Batı Kısmı"
Indigo: "Peki, Shingeki buraya kadar canına okuyacağım! Ama bir şeyi merak ettim, madem katlettiğiniz kasabaları haraca bağlayacaksınız, neden bu kadar insanı öldürüyorsunuz, sonuçta ne kadar insan olursa o kadar para kazanırsınız." Karşısında duran adamla yaşıt olmasına rağmen ondan en az 15 cm kısaydı kasabanın en uzunlarından birisi olan Indigo, adam en azından 2 metre boyunda ve hayli iriydi geri kalan fiziksel özellikleri babasından bir kaç genç ve sert görünümlü haliydi.
Shingeki: Çünkü zevkli ve tecrübe diyelim. İlk katlettiğimiz kasabada insanların bir kısmını öldürdük ama bu kasabalıların parayı vermeyi reddetmelerine bir süre sonra da olsa isyan çıkarmalarına neden oldu. Bizde oradan sonra daha fazla insan öldürmeye ve iyice vahşileşmeye başladık, o saatten sonra bize kimse baş kaldıramadı." Sözleri Indigo'yu öyle bir tahrik etmişti ki, kılıcına davranmadan hızlı bir şekilde tüm kuvvetiyle karnına yumruk attı.

"Doğu Kısmı"

Blumelle: "Sen Shungaki olmalısın, baban ve ikizinin aksine uzun değilsin ve daha çelimsizsin. Sizi çok duydum, gözünüze kestirdiğiniz kasabayı yağmalayıp haraca bağlıyorsunuz bu sayede adınızı bir çok yere duyurdunuz. Bunu 3 kişiyle yapıyor oluşunuz sizi epey popüler yapıyor." Blumelle ne zayıf ne şişman bir kadındı, her şeyi standart ölçülerdeydi, gözleri kahverengi, boyu ne uzun ne kısa standarttı, saçları kahverengi idi ve onu sevimli kılacak kocaman gözleri veya seksi yapacak kocaman göğüsleri yoktu, onun sıra dışı olan şeyi zekası ve keskin nişancılık'ta olan yetenekleriydi.
Shungaki: "Hey! Ben 1.80'im onlar kadar uzun olmasam da kısa değilim. Ayrıca ikisinin aksine çelimsiz olsam da onlardan daha hızlıyımdır."
Blumelle: "Göreceğiz, hızını. Bakalım hangimiz daha yetenekli." Der ve mızrağını çıkartır.

Will of Fire; Efsaneler LigiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin