35. Bölüm Tarantula Ekibi

66 8 4
                                    

Spike ve ekip şaşkındı, güvenlik güçlerinin zirvesindeki adam çabucak gelip, gitmişti ancak rakiplerini saniyeler içinde saf dışı etmişti. Daha çok ise onları tanıyanlar şaşırmıştı yerden yatan adam favori grubun lideriydi. Ancak bütün bunlar sanki Spike'ın ve arkadaşlarının şansıydı, bu grup karşısında şansları yoktu.

Spike kendini toparlayıp arkasını dönerek yürümeye başladı, arkasından da grup arkadaşları.  Spike düşünceliydi, eğer Tiger (Lakabı 100 Kaplan) gelmeseydi kesilecekti, belki de ölecekti. Aynı zamanda sinirliydi de dudaklarını ısırıyor yumruğunu sıkıyordu. Dudakları kanıyordu ancak aldırış etmiyordu. Tedirginliğini fark eden Nagako ağabeyine seslendi. "Hey, ağabey. İyi misin, neyin var?" Spike kafasını çevirip gülümsedi. "Bir şey yok, iyiyim. Sadece olayın etkisinde kaldım. Şimdi iyiyim." Dedi ancak düşüncelerinde bir değişiklik yoktu. Daha macerasının başında olduğunu çok iyi anladı ancak daha bu adamın karşısında bile küçük düştüyse nasıl en iyi olabilirdi? Nasıl değiştirecekti bu düzeni, nasıl kaldıracaktı kölelik sistemini, nasıl gelmiş geçmiş en iyi savaşçı olacaktı. Spike bu dünyayı düzen adı altında, sistem adı altında, her hangi bir isim altında sömürenleri ve güçsüzlerin hakkını yiyenlerden kurtarmak için yolculuğa çıkmıştı. Bunun için hayal bile edemeyeceği derecede güçlü olması gerektiğini biliyordu ama şimdiki haliyle bu şakadan başka bir şey olamazdı. (Spike'ın amacı, bozuk tüm sistemleri düzeltmek, gelmiş geçmiş en iyi savaşçı olmak ve ...)

Spike ve diğerlerinin yanına kızlar da katıldı ve Miwa Spike'a sağlam bir yumruk geçirdi. Elleri cebinde yürüyen Spike ellerini cebinden bile çıkartamadan öylece düştü. "Salak herif! Seni gördüm tepeden. Hangi akla hizmet olaylara karışıyorsun." Diye çıkıştı. Spike biraz öfkelenmişti. "Hey! Ne vuruyorsun?! Ne yapsaydım?! Öylece seyredip ses çıkartmadan duramazdım o adamlar masum insanlara saldırdığı yetmiyormuş gibi o insanları korumaya çalışanları da öldürmeye kalktılar. Bir şey olmamış gibi davranamazdım." Dedi içinden geçenleri aynen aktarmıştı. Önlerini bir grup kesmişti, Spike tek elinin üstüne yüklenmiş yatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı. 

Liderleri uzun zayıf birisiydi. Boyu 2 metrenin üstündeydi. Kılıcı 1,5 metre vardı. Spike'a öfkeyle baktı. "Sen Phoneix Squad'ın liderisin değil mi? Size çekilmeniz için bir fırsat sunuyorum. Diğer ekipte elendi, sizde çekilin direkt finale yükselelim. Bizimle dövüşmeniz sadece zaman kaybı sizi ezip geçeriz!" Dedi adam Spike'a ciddi ve antipatik bir ifadeyle bakıyordu. Yanında 10 kişi daha vardı. Üçü kadın, yedisi erkekti. Erkeklerden ikisi şişman ve çirkindi diğerleri ekip liderine benziyordu. Kadınları orta boylu yeşil-beyaz-siyah saçlıydılar. Aslında baktığında liderleri dışında güçlü birisi yok gibiydi grupta. 

Spike yürüyüp grubun ortasından öylece geçti, omzu Tarantula Ekibindeki herkesle çarpışıyordu, çoğuyla omuz omuza gelemiyordu. Arkasından arkadaşları da geçip öylece gitti. Tarantula Ekibi tepki bile vermeden gitmelerine sinirlenmişti. "Hey ne diye cevap vermiyorsun lan şerefsiz?!" Diye bağırdı ağzından tükürükler çıkıyordu. Spike cevap vermeden yürüyordu, ancak cevabı lider verecek diye de bir şey yoktu. "Eğer yapabilirseniz, dövüşte eleyin bizi." Dedi Millane. Siyah saçlı kadın alaycı bir tavırla çıkış yaptı "Size söylüyoruz ya embesiller! Zaten yeneceğiz sizi." Diye, bu kez cevabı Nagako verdi. "Dövüş normalde diğer yarı final maçından sonra 2 gün sonra yani 3 gün sonra yapılacaktı. Ama diğer grup elendiğine göre yarın dövüşürüz sizinle. Ondan önce bir daha konuşmayın." Dedikten sonra grubun adımları hızlandı ve yürümeye devam ettiler. Spike cevap vermek istemişti ama arkadaşları vereceği cevapları zaten vermişti.

Evlerine girdiler. Spike içeriye girmeden dışarıda dolaşmaya devam etti. Evde her zamanki gibi bir ortam vardı. Kawazaki uzanmış yatıyor, Nagako kılıcına bakım yapıyor, Bruce kapının önündeki basamağın en üstünde (Geniş ve uzun 5 metre uzunluğunda evin genişliğinde, korkuluklu.) şezlong tarzı bir sandalye de oturmuş içkisini içip, dışarıyı izliyor, Ricky yemek yapıyor, Millane maketlerini kontrol ediyor ve yenilerini yapıyordu, Miwa ise kitap okuyordu. 

Will of Fire; Efsaneler LigiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin