SH-3- Armağan

107K 3.5K 100
                                    

**********
multi: Nida Güner

Bölümü yazarken dinlediğim şarkı; -
-bu bölüme pek uymasa da tavsiye ederim-

Nükleer Başlıklı Kız: Beni hatırla

********

  Konuşursun... Hatırlatmak istersin kendini. Ararsın sevdiğinin güzel gözlerinde bir belirti...

Bulursan ne mutlu sana!

Ya bulamazsan?

Beni hatırla dersen, hatırlar mı?

O güzel anılar, gözlerinin önüne bir bir dizilirken,  ya hatırlamazsa? Ya hatırlayıp daha da yanmak istemezse?  

Ya bir zamanlar senin yaptığın gibi korkarsa? Ya korkup, vazgeçerse?

********

Kendi ayaklarınla bana geldin, kendin girdin kafesime küçük kuş...

Ne gitmene izin veririm, ne de sana zarar gelmesine...

Ne senden vazgeçerim,  ne de ellerimden kayıp gideceksin korkusuyla yaşamaktan..

********

"Evet önerilerinizi bekliyorum. Siz hayatınızdan ilham alarak bir fikir üretebilirsiniz. Projenin tasarımı konusunda da Yasemin Hanım projenin isminden yola çıkabilir." Ares masaya oturduğundan beri gözlerini ayıramadığı Yasemin'e  bakarak konuşmuştu.

  "Göl veya Vadi ile alakalı bir isim düşünebiliriz. Projenizde yeşil alana çok önem vereceğinizi düşünerek oradan da yola çıkabilirsiniz Ares Bey."

"Vadi olmaz. Rakip bir proje aynı adla satışa sunuldu. Göl..." Düşünürken kalemini elinden çeviriyordu. Yasemin'in yan tarafındaki kadın başını eğip Ares'i izlemeye başladığında Yasemin şaşkınlıktan neredeyse ölecekti. Kadın bariz bir şekilde Ares'ten büyüktü. Ama açıkça adamı izlemekten utanmıyordu. Kafasını tekrar Ares'e çevirdiğinde kendisi de yanındaki kadınla aynı hareketi yapmamak için kendiyle savaş verdi. Adamda nelerin değiştiğini merak etmekten geri durmuyordu kalbi. Bir zamanlar delice aşık olduğu adam değişmiş miydi, bir yabancıyla mı karşı karşıyaydı bilmiyordu. Bıraktığı adamı aynı bulamayacağından kesinlikle emindi. Çünkü zaman birçok yaraya ilaç olurken, birçok insana iksir olurdu. Değiştirirdi insanları. Bazıları çocuklaşırken, bazıları zamanla olgunlaşırdı. Bazıları zamanla benliğini bulurken, bazıları kendini kaybederdi. Ama insanlar yanılıyordu. Her şeye çare değildi zaman. Hasretine ilaç olmak yerine, zehir olmuştu. Hayatını kabusa çevirmişti. Yasemin o  kabustan bugün mü uyanmıştı, yoksa kendi ayaklarıyla kabusa mı gelmişti, habersizdi.

"Ares, Armağan'a ne dersin oğlum? "

Ares sesin sahibine baktığında Yasemin de şaşkınlıkla babasına bakmıştı. Bekir Bey öyle kolay kolay birini sahiplenmezdi. Ortağının oğluna oğlum demek mi? Bu Yasemin'in babasının tarzı değildi. Ama demişti bir kez. Ve herkes şaşkınlıkla bakakalmıştı.  Ares'in tepkisini merak ediyorlardı. Normal olarak, soğuk duran bir adamın sevgi sözcüklerine nasıl tepki verdiğini merak ediyorlardı. Bilmedikleri şey, Ares'in zaten o adamın oğlu olmak istediğiydi. Ares gülümsedi. İlk kez görenler vardı bu gülümsemeyi. İlk kez görenler vardı o masada bu derin gamzeleri. Ama unutmaya çalışıp da başarılı olamamış, o gamzelerin her birini ayrı ayrı daha çok seven insanlar da vardı o masada. Üç yıldır her gün görüşmelerine rağmen, Ares'in gülümsediğini görmemiş insanlar daha ne kadar şaşırabilirlerse şaşırdılar. Ares'in asistanı Buse, defterine not alırken kullandığı kalemi Ares'in gülümsediğini görmenin verdiği şaşkınlıkla yere düşürdüğünde, Yasemin'den başkası bunu fark etmedi.

SON HEDİYE #Wattys 2016 ~ DÜZENLENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin