SH- 16 - Bir daha bırakırsam...

86.6K 3.1K 125
                                    

Gece boyu yatakta bir o yana bir bu yana dönüp durdu. Gözlerini araladığında saat, dışarıda olsa güneşin doğuşunu izleyebileceği bir saate denk geliyordu. Saçını eliyle tarayarak yataktan doğruldu. Arya'nın kollarının arasından, onu incitmeden çıkmaya çalıştı. Bebek de hemen arkasını dönüp, uyumaya devam etti. Uykusu bu saatlerde kolay kolay bozulmazdı zaten. Midesi hiçbir şey almayacak gibi olsa da ağzı kurumuştu. Yeni yeni aydınlanmaya başlayan mutfağa girdiğinde, geçen sefer incelemeye zaman bulamadığı mutfağı gözden geçirdi. Kapının sağ tarafında hemen dolaplar başlıyordu. Hemen kapının yanında bir kabinin içerisine çift kapılı buzdolabı konulmuştu. Buzdolabının yanında geçen sefer Ares'in kendisini sıkıştırdığı tezgah kadına tanıdık geldi. Dolaplar mat siyahtı. Minimalist bir dizayna sahip olan mutfak, gerçekten güzeldi. Kapının hemen karşısı camdan bir duvardı. Arka bahçenin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordu Yasemin. Gözlerini sola kaydırırken, geldiğini fark etmeyen ya da fark etmemiş gibi yapan Ares'i gördü.

Genç adam elindeki kahve kupasını sımsıkı kavramış, uykusuzluğunu sert bir kahve ile atmaya çalışıyordu. İzlendiğine dair bir hisse kapılınca, bakışlarını kapıya çevirdi. Yasemin'in uykusuz olduğunu belirten gözleri onu şaşkına çevirse de bir şey demeden önüne döndü. Yasemin ağır adımlarla arkasından geçip, kendisine buzdolabından su doldururken Ares kaşlarını çattı. Ne yapıyordu Allah aşkına bu kadın? Zaten hassas bünyesi vardı. Bu havada, bu saatte soğuk su mu içecekti? Doğru ya, Ares'i ne ilgilendirirdi ki? O artık, her zaman olduğundan daha fazla yetişkin bir kadındı. Ares önüne dönüp, kahvesinden bir yudum aldı. Sıcak kahve, sert tadı ile boğazından kayarken, içi ısındı. Kafein gece boyu uykusuz kalmış bünyesine iyi gelirdi.


Yasemin kahve makinesinde biraz daha kahve gördü. " Sana eşlik etmemin bir sakıncası var mı? "

" Hayır, " dedi sadece genç adam. Yasemin yanındaki sandalyeye oturunca da kahvesini yudumlamaya devam etti.

Yasemin onun tek kelime etmeden oturuşu karşısında kendini garip bir şekilde enerjisiz hissetmeye başladı. Adam yüzüne bile bakmamıştı ve kadife ses tonunu soğuk mesafeli bir hava ile yoğurup, tek kelime ile Yasemin'in önüne koymuştu. Onun dışında, gergin duran bir hali vardı. Yasemin kendisini olabilecek en kötü şeye hazırladı. Ares kötü bir söz söylerse bununla nasıl baş ederdi, bilmiyordu. Bir kadının asla yapmaması gereken hatayı yapmıştı, Ares'in düşüncelerini babasının düşüncelerinden önceye koymuştu. Bu yanlıştı. Çok yanlıştı. Lanet olsun! Bu adamı böyle sevmemeliydi.

"Ares," diye başladı. Duyacağı cevabı sindirmeyi bekleyerek. " Biz neden ayrıldık?"

"Öyle gerekti." Ares kadına bakmadan cevap verdi. Bu Yasemin'in kendisini iğrenç bir varlıkmış gibi hissetmesine neden olmuştu.

"Bana bir açıklama borçlusun. Bu kadar zamanın ardından soruyorum, sana. Neden benden ayrıldın?"

"Sana zarar gelecekti." Ares sinirle söylendi. "Sana gelen zerre kadar zarar, bende inanılmaz yaralar açacaktı. Sana zarar gelmesindense sensiz kalmayı tercih ettim." Kadına baktı. "Keşke gitmene izin vemeseydim."

"Keşke gitmeseydin Ares ." Yasemin elindeki bardağı dudaklarına götürüp, bir yudum aldı. Taburesinde Ares'e dönmüştü ama adam önündeki masa ile meşguldü. Sanki mat siyah çok ilgi çekiciymiş gibi...

"Her sabah pişman oldum. Her gece seni düşünüp, her gece acaba ne yapıyordur diye düşünmekten uyuyamadım." Ares kadına bakamadan konuşuyordu. Ona bakınca boğazı düğümleniyordu. Dudaklarının kenarlarına kelimeler dizilse de tek kelime edemeden yutuyordu ona baktıkça. "Ama bir başkasını sevmekle meşgulmüşsün."

SON HEDİYE #Wattys 2016 ~ DÜZENLENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin