SH-28- Bizim Hikayemiz ~ ♥

91.4K 3K 360
                                    

Heyecan. Korku. Ümit.

Yasemin adamın cevabı karşısında bu üç duyguyu seçmişti damarlarında gezinen. Öyle. Demişti değil mi? İkisinin de burada olduğunu kabul etmişti. Hataları bir kenara koymaktan bahsediyordu Yasemin, Ares de bunu kabul etmişti, değil mi? Adamı izledi. Ancak Ares de onunla bakışmak dışında hiçbir şey yapmamıştı. Yemyeşil gözleri, gözlerindeki tüm anlamları çözmek ister gibi bakıyordu kadına. Yasemin de öyle bakmak istedi. Bakmak ve o derin gölün dibine ulaşmak... Ama bu imkansızdı. Adamın bakışları kadının içine işlerken, kadın adamın bakışlarındaki anlamları çözemiyordu. Bu haksızlık değil de neydi...

Derin bir gölün dibini görebilir misiniz? Yasemin yapamıyordu. Adam derinlere inmesine izin vermiyordu zaten. Sonunda gözlerini çeken taraf Ares olurken, adam minderler üzerine bıraktığı telefonunu almak için geri dönüp, telefonunu aldıktan sonra da kadına bir şey demeden bahçenin çıkışına yöneldi.

Genç kadın hayal kırıklığı ile adamın arkasından bakarken, içinden Ares'e saydırıyordu. Aptal, hödük herif! Bir kere de tükürdüğünü yalasa ölürdü, değil mi? Hiçbir şey demeden dönüp gitmek de neydi Allah aşkına? Görmezden mi gelecekti gerçekten? Şakağını sıkıntıyla ovuşturan kadın, adamın yürüyüşünü izliyordu. Arkasına bile bakmamıştı gıcık herif! Gülümsedi içten içe kadın. Onu geri döndürmesini de bilirdi Yasemin. Ares Bey görsün bakalım, görmezden gelmeyi.

"Gelmiyor musun?" Ares bahçeden çıkmadan kadına döndü. Kendisine yönelen kapkara bakışlar, adamı bir kaşık suda boğmak ister gibiydi. İkisi de birbirlerini sinir etmeden duramıyordu kısaca.

Yasemin adama cevap vermeden yürümeye başladı. Başının dönmesi kadını durdururken, bulanan midesi de yüzünü ekşitmesine sebep oldu. Sabahtan beri soluk olan benzi de adamın dikkatini kendinde toplamayı başarınca, Ares az öncekinin aksine, görmezden geliyormuş gibi yapmayı bir kenara bırakıp, endişeyle kadının yanına geldi. "Neyin var?"

"Başım..." Yasemin elini başına götürmüş, başındaki dönmenin geçmesini bekliyordu. "Midem bulanıyor bir de." Ayakta durmak için adamın koluna elini koydu eğreti bir şekilde.

"Sabah yemek yemedin mi?" Ares gözlerini kapatmış olan kadının yüzünü inceledi gergince. Gerçekten kendisini perişan etmişti kadın. Çok korkmuştu besbelli. Yasemin hayır manasına başını salladı. Verdiği cevap adamın kaşlarının olabildiğince çatılması ile cevaplanmıştı adam tarafından. Ares ani bir kararla Yasemin'i kucağına alıp, kadının şaşkınlıkla ağzından kaçan çığlığı umursamadan bahçenin çıkışına yöneldi.

"Ares kendim yürüyebilirim." Yasemin yine de gülümseyerek adamın omzuna elini koydu. Diğer elini de adamın göğsüne yaslamayı unutmadı. Adamın kalp atışlarının yarattığı ritmi elinin altında hissetmeyi hep sevmişti. Ve hep sevecekti.

"Kendin yürüyemezsin. Araba uzak biraz." Ares kadını tutan kollarını biraz daha sıkılaştırdı. "Zayıflamışsın son günlerde."

Yasemin başını salladı. "Endişeden yemek yiyemedim sanırım." Burukça gülümsedi. Elinin adamın göğsünde kendince hareket ettiğinin farkında bile değildi. Hele hele elini koyduğu yerin alev alev yandığını hiç bilmiyordu. Adam kalbinde kadının etkisini neden azaltamıyordu sanki? Bunu yapmayı denemeyi uzun süre önce bırakmıştı ama gerçekten merak ediyordu. Bu kadından neden vazgeçemiyordu. Neden tüm sinirine rağmen gidemiyor, soğuk olacağım demesine rağmen uzak duramıyordu?

"Dikkat et, bünyen zayıf." Genç adam resepsiyondaki kıza başıyla selam verdi. Bunu görmeyen Yasemin adamın durması ile başını kaldırıp, ne olduğuna baktı. Karşısındaki genç kız bir hışımla masaya bıraktığı sarı karanfil buketini elinde tutuyordu.

SON HEDİYE #Wattys 2016 ~ DÜZENLENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin