Bölüm İthafları
gmz398 Bu iki kardeş, canımsınız. Desteğiniz müthiş !
sulehidir Bana yazmayı sevdirenlerden biri olan arkadaşım, iyi ki varsın :)
GizemYeilKorkmaz Desteğini benden hiç esirgemeyen canım öğretmenim, size de çok teşekkürler :)
Merhabalar çok çok kıymetli okurlarım :) Çok fazla beklettim farkındayım. Umarım beklediğinize değecek bir bölüm olur. Düşüncelerinizi merak ediyorum, yorumlarda belirtirseniz çok mutlu olurum. Yazmak çok uğraş isteyen bir eylem fakat bilirsiniz ki sizden aldığım her olumlu dönüt beni yazmaya teşvik ediyor. Neyse daha fazla konuşmadan aradan çekiliyorum. Bal tadında keyifli okumalar :)
(7 bin olmuşuz yeppaa)
Gece karanlığa bulanmış, Buca sokaklarına sessizlik hakim olmuştu. Havanın basıklığını ve gecenin karanlığını dindirmeye çalışan, sokaktaki iki lamba direğinden başkası değildi. Zeminde sarı hüzmeler bırakan lamba, bitişiğindeki toz tanelerini görünür kılıyordu.
Yaklaşık bir buçuk saatlik ses kaydından sonra boğazımda beliren gıcık sebebiyle kayıt cihazını bir süreliğine durdurmuş, hiçbir hareket olmasa dahi sokağı izlemeye koyulmuştum. Çenemi birbirine kavuşturmuş olduğum kollarımın üstüne sabitlerken sokakta amaçsızca dolanan kediyi izliyordum. Sağa sola bakıyor sonra da kuyruğunu yakalamaya çalışarak kendi etrafında dönüyordu. Ardından görüş alanıma giren sokak köpeği, hiçbir zaman anlam veremediğim bir şey olan köpeklerin kedilere olan nefretiyle öne doğru atılıyor, havlamalar ve miyavlamalar eşliğinde bir koşuşturmaca başlıyor. Arabanın altına saklanan kedi kendini sağlama alırken sokak köpeği pes edip yolunu değiştiriyor.
''Höyt!''
Tuhaf bir şekilde kendimi karşımdaki görüntüyü izlemeye vermişken duyduğum sesle aniden irkilerek geriye doğru sendeledim.
Selma Teyzelerin evinin zemin katta olması sebebiyle sokağın evin içinde olduğunu andıran bir görüntüsü vardı. Haliyle sokaktan geçen kimsenin rahat bir şekilde sesini pencereye doğru duyurabilmesi de olasıydı.
''Oğlum amma korktun ya. Nereye daldın gittin öyle? Sokağı dikizleyen yaşlı teyzelere dönmüşsün.''
Geri geri sendelerken yataktan düşmüş, kendimi yerde bulmuştum. Yavaşça yerden kalkarak pencereye doğru yöneldim.
''İnsan gibi gelsene lan, ne öyle çocuk çocuk höytler?''
Yüzünü buruşturduktan sonra çantasını ileriye doğru sallayarak konuşmaya başladı.
''Senin için geçmiş, yaşlanmışsın.Şakadan da anlamaz olmuşsun. Arkadan dolanıp apartman kapısından içeriye giriyorum. Sende üstüne rahat bir şeyler giy, eşofman falan. On dakikaya çıkarız.''
Erdem'in söylediklerini başımla onayladıktan sonra yataktan kalkarak gardroba yöneldim. Rahat bir şeyler seçerek, ''Bu çocuk beni nereye götürecek acaba?''düşünceleri eşliğinde seçtiklerimi üzerime geçirdim. Bu odadan çıkmayalı iki saat olmuştu. Biraz dışarı çıkıp hava almak bana da iyi gelecekti.
Ses kayıt cihazını masanın üzerine bıraktığım kitabın üstüne dikkatlice koydum, ardından telefon ve cüzdanı elime alarak odadan çıktım.
Erdem'de aynı şekilde eşofmanlarını giymiş odadan çıkarken Selma Teyze mutfağın kapısında şaşırmış bir vaziyette bir Erdem'e bir bana bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİMİ KAPATSAM
Teen Fiction©Tüm hakları saklıdır Bir insan bu kadar mükemmel olabiliyorken nasıl bütün güzelliklerden mahrum kalabiliyor? Güneşin doğuşu, Ay'ın duru güzelliği, yıldızların ışıltısı, rengarenk kelebekler, kuşlar,çiçekler,gökkuşağı,mavi,pembe,kırmızı,mor... En b...