Merhabalar :) Beğeneceğinizi umduğum bir bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı bekliyorum :)
Bölüm İthafları
Gerek özelden yazdığınız upuzun mesajlardan gerekse yazdığınız yorumlardan verdiğiniz destek, moral ve öneriler için hepinize çok teşekkürler iyi ki varsınız, Wattpad'in bana kazandırdığı güzel insanlarsınız :)
Mutlu olmak. Bu kadar kolay mıydı sahiden de? Ne zamandır yaşamamıştım peki ben bu duyguyu? Ne zamandır yoksundum bu duygudan böylesine?
İnsanlarla arama çelikten perde örmüş, güneş ışığını bile haram kılmışken kendime, nasılda ulaştı bu ışık bütün hücrelerime? Hem de görmeyen biri sayesinde.
Kendi ışığı yıllardır yok belki de ama benim seçtiğim yolu seçmemiş, kendini karanlıklara hapsetmemişti. Kendi karanlığında rengarenk dünyasını dizayn etmiş, üzüntülere yer vermemişti kalbinde.
Attığım adım başına ezelden beridir yerleşmiş düşüncelerim bir bir yok olurken tek bir nokta da birleşiyordu hepsi. Kendimi böyle mi cezalandırıyordum? Ben böyle davrandıkça, herkesten her şeyden uzaklaştıkça daha mı mutlu oluyordu babam? Yoksa mezarında, kefenlere sarılı bir vaziyetteyken, erimiş tükenmiş benliğime lanetler mi yağdırıyordu? Sen benim oğlumsun, silkelen de kendine gel ! mi diyordu. Belki de. Ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Mutlu olmayı bende hak ediyor muydum, bilemiyorum.
Kafam fazlazıyla karışık bir hal almışken sağ elimle sıkıca kavradığım mp4'le dar Alsancak sokaklarından geçip Alsancak izbana ilerliyor, bir yandan da dükkanlarının kepenklerini kapatmaya çalışan dükkan sahiplerinin hareketlerini inceliyordum. Herkesin belli bir düzeni vardı. Belli bir saatte dükkanlarını açıyor, belli bir saate kadar çalışıyor olmalıydılar. Belki tek derdi dükkanın kirası, ya da arabasının yıllık vergisi olan insanlardı. Olması gereken türden dertlerdi. Bir an teker teker hepsinin yerinde olmak istedim. Hayatları belli bir yönde akıp giderken, kendi hayatım anlamsızlığın belirsizliğin içinde bulanık bir şekilde var olmaya devam ediyordu. Kısa bir an kendimi onların yerinde hayal ettim ve kısa bir süre de olsa huzur bulduğumu hissettim.
Nihayet izban durağına gelmiş, Tepeköy yönüne gidecek olan izbanı beklemeye koyulmuştum. Kalabalık her geçen saniye artmaya devam ederken, izban yaklaşıyor, sarı çizgiyi geçenlere siren sesiyle gönderme yapıyordu. Kısa bir süre sonra kalabalık, izbandan içeri doluşmuş, kimisi yer bulmuş kimisi tutunacak bir şeyler bulma telaşına düşmüştü. İnsan içine çıkmayalı uzun zaman olmuşken birbirini itekleyen insanların arasından sıyrılarak kapı köşesinde yaslanabileceğim bir yer kestirdim gözüme. Yaklaşık on beş dakikalık yolum vardı. Sonrasında izbandan inip otobüse binecek ve nihayet Erdem'in evine varacaktım. Yorgun düşmüş bedenimi ayaklarım güçlükle taşırken elimde tuttuğum mp4 ü cebime koymaya yeltendim. Cebimden çıkardığım telefonun yerine mp4 ü yerleştirirken mp4'ten çıkardığım kulaklığı telefonuma taktım. Uzun zamandır müzik dinlemiyordum. Belki de çekilmez izban yolculuğunu katlanabilir kılacak bir karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİMİ KAPATSAM
Fiksi Remaja©Tüm hakları saklıdır Bir insan bu kadar mükemmel olabiliyorken nasıl bütün güzelliklerden mahrum kalabiliyor? Güneşin doğuşu, Ay'ın duru güzelliği, yıldızların ışıltısı, rengarenk kelebekler, kuşlar,çiçekler,gökkuşağı,mavi,pembe,kırmızı,mor... En b...