Yolculuk geçmişten geleceğe olunca gittiğin yolun hiç bir önemi olmuyor. Hayata karşı takındığın tavır sadece kendini ilgilendiriyorsa, gün çoktan aydınlanmış demektir. Seferler azalmış, yolcular çoğalmış ise yolcu edeceğin çok insan var demektir. Çok fazla defter alıp hiç birini kullanmıyorsan eğer, ilham perisi zor gelenlerdensin demektir. Yine uzaktan bir ay geçti. Her ne kadar aydınlatmasada beni, orada biliyorum.
Sabahın 5'in de uyanıp, günün aydınlanmasını izliyip uykuya kaldığın yerden devam etmenin tadı hiç bir yerde yoktur. Sabaha doğru verilen yarım saatlik uyku arası nedense hep hoş bir tat vermektedir. Güzel olan şeylere küçük aralar vermek her zaman aldığımız tadı kuvvetlendirir.
Gün aydınlandı bile. Güneşin aydınlığı düştü tenimize. Ama kendisi nerede? Ufuk mavi, bir üstü turuncu. Yok hayır, kırmızı. Onun üstü sarı! Ve gök yüzü, MAVİ.
Uçak seferleri azalmışa benziyor. Ufukta görünen bir kaç uçak yok bu aralar. Evet gördüm bir tane ışık. Bu uçak olmalı. Dalgalı geliyor ışığı. Ufukta, yavaş yavaş uzaklaştı ufuktan. Önce evlerin üstüne geldi yavaştan. İzledi altındaki hayatları. Yolunu bir kuş gibi yavaş yavaş aşıyordu. Kafasını çeviriyordu insanlara. Ama gitmesi gereken bir yer vardı. Çok fazla kalmam dedi evlere. Çaktı selamını, baktı yoluna. Hızlandı. Önü açıktı nasıl olsa. Gördü sonra, gördü. İneceği yere az kalmıştı. Önce yavşaladı ve yaklaştı. Yapması gereken bir şey vardı. Baktı yere ve dedi. Bu zemin kirletsede ayaklarımı inmeliyim. Çok istemesede açtı ayaklarını. Kesti hızını çok fazla. Yavaşladı ve yavaşladı. Yavaşladı ve yavaşladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spontane Vizör
RastgeleAklıma gelipte kaçan bazı şeyler vardı. Arada onları yakalayabiliyorum. İşte o zaman yazmak istiyor canım. Aslında her zaman yazmak istiyor canım. Ama bir türlü o sihirli başlangıç gelmiyor.