ŞANS/14

190 15 8
                                    

20 GÜN SONRA

Mükemmel bir ilişkimiz vardı. Her gün mutlu uyanıyordum, artık konserlerde utanmıyordum zaten artık şarkı da söylemiyordum, her gün sarılıp uyuyorduk (her gece onun kokusuyla uyuyordum..), genelde beni uyandıran o oluyordu, beraber duş alıyorduk, bana evde küçük çaplı konserler veriyordu. Resmen muhteşem ikili olmuştuk. Birbirimizi tamamlıyorduk. Magazin sayfalarında biz vardık, rock dergilerinde de biz vardık. Ünlü olacağım ve özellikle hayatımın aşkı ile birlikte olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama şimdi ikimizde çok mutluyduk.

Dudaklarımda bir ağırlık ile uyandım. Gözlerimi açtığımda Marilyn'in kocaman gülümseyen suratıyla karşılaştım ve bu tepkisine elimde olmadan kıkırdadım.

"Günaydın omega"

"Günaydın sevgilim, kahvaltıya dışarıda bir yerlere gidelim diyorum. Sen ne dersin?"

"Bana hepsi uyar prens. Dışarıda yapacaksak hazırlanmaya başlıyorum"

"Hazırlan" üstüme siyah yapışan bir elbise altıma da topuklu siyah ve kırmızıdan oluşan çok güzel bir ayakkabı giydim. Saçlarımı bir topuz yaptım ve Marilyn'e baktım.

"Nasıl oldum?" Ayağa kalkıp tek eliyle beni döndürdü.

"Her zamanki gibi harikasın"

"Böyle kıyafetlere pek alışkın değilim aslında"

"O zaman alışık olduğun türde elbiseler giy, benim için değişmeni istemiyorum."

"Senin için değişmiyorum, sadece yanına yakışmak için elimden geleni yapıyorum"

"Saçmalıyorsun, sen zaten çok güzelsin, harikasın. Benim yanıma fazlasıyla yakışıyorsun"

"Asıl sen saçmalıyorsun senin yanına dünyada yakışabilecek tek bir kadın bile yok"

"Hayır bir tane var ve bu da sensin. Şimdi yürü gidiyoruz" egosuna bile aşığım. Merdivenlerden aşağı indik ve kapıdan çıktık. Yine yürüyerek gitmeye karar verdik. Yavaş yavaş yürürken bir yandan da sohbet ediyorduk. Telefonum çaldı.

JOHN

Açsam mı açmasam mı çok kararsız kalmıştım. Zaten bu sıralar çok sık görüşüyorduk ve Marilyn'in bundan rahatsız olduğu apaçık ortadaydı. Sonunda telefonu açtım

"Selam Linda. Naber?"

"İyiyim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Birşey mi oldu?"

"Hayır sadece bugün görüşebilir miyiz diye soracaktım"

"Bakarız. Haber veririm. Sonra görüşürüz" telefonu kapattım.

"Bu adamla konuşman sinirlerimi bozuyor" kahkaha attım.

"Kıskanç biri olduğunu bilmiyordum"

"Hayır kıskanç değilim, safa yatma Linda. Onun sana nasıl baktığını görebiliyorum" daha önce beraber yemek yemiştik. John bana hiç bakmadı ki.

"Pff saçmalıyorsun"

"Burada yiyelim bence" eliyle adı 'Kahvaltı Cenneti' olan yeri gösterdi.

"Daha önce gelmiş miydin?"

"Hayır. Hadi beraber denemiş oluruz." Mekana girdik. İstediklerimizi söyledik. Mükemmel bir sofra çıktı karşımıza. Gerçekten de 'kahvaltı cennetiymiş'.

"Burayı çok beğendim, ikramlar falan süper!" ağzı dolu bir şekilde konuşmuştu. O an o kadar çok istedim ki onu öpmeyi.. Masadan kalkıp yanına gittim. Çömeldim ve gözlerine baktım. Ne yaptığımı hala kavrayamamıştı.

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin