ŞANS/26

117 23 18
                                    

Kafamda bir ağırlık hissettim. Marilyn saçlarımı okşuyordu. Yaklaşık 5 saat önce uçağa binmiştik.

"Linda, acıktın mı?"

"Hayır"

"Yemek servisi yapılıyor bir şeyler içmek ister misin?"

"Bir bira iyi olurdu aslında"

"Alkol dışında." Gülümsedim.

"Şuan ihtiyacım olan tek şey alkol Manson." Kaşlarını kaldırıp kafasını iki yana salladı.

"İzin vermiyorum." Gözlerimi devirdim.

&&&

Sonunda Almanya'ya gelebilmiştik. Annemi aradım ve adresi aldım. Taksiyle hastaneye geçtik. Elimizde valizlerle hastanede garip duruyorduk. Kuzenim Michael'ı gördüm. Koşarak yanına gittim ve sarıldım. Ağlamaya başladı.

"Durumu kötüye gidiyor Linda"

"İyi olacak, olumlu düşün bebeğim." 15 yaşındaydı ve babamı, kendi babasından daha çok seviyordu. Haliyle yıkılmıştı.

"Annem nerede?"

"Gel yanına gidelim" Elimi tuttu, hızlı adımlarla ilerleme başladı. Arkamı dönüp Marilyn'e baktım. Peşimizden geliyordu. Asansörle 3. kata çıktıktan sonra sola döndük ve biraz yürüdük. Annem tırnaklarını yiyerek bekliyordu. Yanına oturdum.

"Anne" Bana baktı. Gözleri şişmişti, kıpkırmızı olmuştu.

"İyi değil Linda, iyi değil." Bir şey söyleyemedim. Annemi görünce iyice umutsuzluğa kapılmıştım. Marilyn'de benim yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Şuan babam nerede?"

"Yoğun bakımda. Karşıda" Kafamı kaldırdım. Kocaman bir kapı vardı ve sanırım kartla açılıyordu. Marilyn annemin yanına geçip çömeldi.

"İyi olmaya çalışın, kendinizi inandırın. Doğru olmasa bile size iyi gelecektir." Annem, Marilyn'e sarıldı.

"Yanımızda olduğun için teşekkürler Marilyn."

"Ne demek, her zaman yanınızdayım" Kapının oradaki camdan içeri bakan kuzenimin yanına gittim.

"Kolten amcam, onu çok özleyeceğim." Gözlerine baktım. Dolmuştu.

"Öyle düşünme, ölmeyecek."

&&&

1 Ay Sonra

Babam hala yoğun bakımdaydı, Marilyn konserlerini erteleyemediği için arada başka yerlere gidip geliyordu. Almanya'da olduğum süre içeresinde sadece 6 gün eve gitmiştim. Diğer günler hastanede sabahlıyordum, veya bekleme odalarında uyuyordum. Aşağıda sigara içerken bir taksi önümde durdu. Twiggy, Laney ve Marilyn gelmişti. Fred, Michonne'un önceden Marilyn ile birlikte olduğunu ve kendisini sevmediğini öğrendiğinden beri Marilyn ile görüşmüyordu. Michonne'la beraberliği olduğunu sakladığı için. Gruptan da ayrılmıştı. Onun yerini Andy diye bir adam almıştı. Samimi biriydi, daha uzun uzun sohbet edememiştik. Bu sıralar gruptan da uzak kalmıştım. Sırayla hepsine sarıldım.

"Aramanız yeterdi, gelmenize gerek yoktu." Twiggy yanıma geçti, elini omzuma attı.

"Şu haline bak, bok gibi gözüküyorsun Linda, sen böyleyken seni yalnız mı bırakacaktık?" Gülümsedim ve sigarayı yere attım. Yağmur yağmaya başladı.

"İçeri geçelim. Kafeteryaya otururuz." Hastaneye girip kafeteryanın olduğu bölüme doğru yürümeye başladık. Ben önden yürüyordum, onlar arkamdan geliyordu. Marilyn hızlanarak benim hizama geldi ve belimden tutup kendine çekti.

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin