ŞANS/23

156 21 10
                                    

Bütün gün gezdikten sonra karnımız bayağı acıkmıştı. 

"Nerede yemek yiyelim?"

"Şu ileride güzel bir restorant vardı. Oraya gidelim bence. Twiggy de Almanya'ya gelince burada yiyordu sanırım." Söylediği yere geçtik. Menüyü getirdiler. Marilyn hiç menüye bakmadan garsona cevap verdi. 

"Currywurst" Garson kafasını saygılı bir şekilde sallayıp bana döndü. Marilyn'in gözüne baktım.

"Benim ne sevdiğimi biliyorsun. Sen seç ne yiyeceğimi." 

"Bir porsiyonda Kasseler Rippen." Elindeki kağıda not edip önümüzdeki menüleri aldı ve yemeklerimizi hazırlamaya gitti. 

"Tam olarak açar mısın?" Sırıttı.

"Burda olmaz bebeğim. Birazdan otele gideceğiz."

"Marilyn! Pislik yapma. Ne yiyeceğimizi sormuştum." Bu sefer kahkaha attı. 

"Ben köri soslu ve ketçaplı sosis yiyeceğim. Yanında da patates kızartması. Buraya özgü bir şey. Sen de domuz pirzolası ve yanında patates püresi yiyeceksin."

"Domuz eti. Bayılırım! Uzun zamandır yemiyordum."

"Biliyorum." Aynı anda gülümsedik. Biraz daha sohbet ettikten sonra yemeklerimiz geldi. Sakin bir şekilde yemeklerimizi yedikten sonra hesabı ödeyip tekrar yürümeye başladık.

"Hangi otelde kalacağız?"

"Ben ayarladım." Biraz daha yürüdükten sonra etrafımıza birden bire insanlar toplandı ve sorular sormaya başladılar. Marilyn gayet güler yüzlü bir şekilde sorularını cevapladıktan sonra gittiler, sadece üç dört tane fan kaldı. Onlarla da fotoğraf çekindikten ve imza verdikten sonra yanımızdan ayrıldılar ve kalacağımız otele geldik. 

"Barda vakit geçirmek ister misin?"

"Odaya çıksak iyi olmaz mı Marilyn? Bugün fazla yoruldum."

"Benden daha istekli olduğunu bilmiyordum." Gerzek.

"Hadi bara gidelim Marilyn." Resepsiyondaki kadına selam verdi. Baya büyük bir oteldi. Asansörle en alt kata indik. Disko gibiydi. Elimi tutup gülümsedi. Bende gülümsedim. Geniş bir koltuk vardı. Oradakilerle selamlaştıktan sonra elimi nazikçe bıraktı ve oturmamı işaret etti. Daha sonra da yanıma oturdu. Her yerde renkli ışıklar, duman ve alkol kokusu vardı. Yaklaşık 20 dakika sohbet ettikten sonra Marilyn'in omzuna 40 yaşlarında, karizmatik bir adam dokundu. Arkasına döndü ve adamı görür görmez gülümsedi. Ayağa kalkıp sıcak bir şekilde sarıldılar.

"Naber dostum?"

"Ne olsun Marilyn, aynı işte. Uzun zamandır görüşmüyoruz." Beni görünce adam sırıttı.

"Merhaba hanımefendi." Ayağa kalktım, elimi tutup centilmen bir şekilde öptü. 

"İsminizi öğrenebilir miyim?"

"Linda" dedim sevimli görünmeye çalışarak. Marilyn'in arkadaşlarının benden nefret etmesini istemem.

"Ben de Holdyn. Tanıştığıma memnun oldum küçük hanım." Sadece gülümsemekle yetindim. Marilyn'in gözlerinin içine baktı. 

"Kuzenin falan mı?"

"Hayır, sevgilim." Yüz ifadesinin değişmesinden şaşırdığı belli oluyordu.

"Anladım dostum, senin konser işleri nasıl gidiyor?"

"Turnedeyim. Gayet iyi. Almanya'ya da gelmiştim aslında ama yoktun. Yunanistan'a gittiğini söylemişlerdi."

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin