ŞANS/10

173 16 8
                                    

Çalan telefon sesi bütün kulaklarımı doldurdu. Arayan Marilyn'di.

"Efendim" sesim uykulu çıkmıştı.

"Yarım saat sonra otelin önünde ol. Beraber provalara gideceğiz" sesi çok soğuk çıkmıştı. Ben böyle olsun istememiştim ki ya.

"Tamam hemen hazırlanıyorum" telefonu kapattı.

"John. Kalk ve bana tişört ver. " Önce gerindi, gözlerini araladı sonra da gözlerini ovuşturdu.

"Dolaptan al istediğini."

"Ve bana pantalon verir misin? Ocak ayında şortla dışarı çıkma fikri aptalcaydı. Sonra geri getiririm." Gülümsedi.

"Getirmene gerek yok. Orda bayan kotu olacaktı siyah bir tane. Tam da senin bedenine uyacak gibi duruyor. Al onu" Pantalonu giydim. Tişörtlere göz gezdirdim ve üstünde 'KILL YOURSELF' yazan siyah tişörte karar verdim ve hemen üstüme geçirdim. John bir kağıt uzattı. Kağıtta

Benim numaram;
00000000000

Senin numaran;

Yazıyordu. Senin numaran yazan yere numaramı yazdım ve kağıdın o bölgesini koparıp John'a uzattım. Gülümsedi, küçük çocuk gibi ellerini açtı. Bende gülümsedim ve gittim sarıldım

"Ara beni"

"Arayacağım" Evden çıktım. Bir taksi çağırdım. Otelin olduğu yerin 2 sokak gerisinde inip parayı adama uzattım. Bir kafeye girip kuruvasan yiyip kahvemi içtikten sonra yavaş yavaş yürüyerek otelin kapısından içeri girdim. Odaya çıktım ve kapıyı çaldım. Marilyn açtı. Beni süzdükten sonra sahteden gülümsedi. Bileğimi tutup içeri çekti.

"Nerdeydin?"

"Neden seni ilgilendiriyor?"

"Çünkü ilgilendiriyor tamam mı? Benim yanımda yatıyorsun, nerdeyse günün her dakikası benimlesin ve sana değer veriyorum! Bu yüzden beni ilgilendiriyor. Tekrar soruyorum nerdeydin?"

"Dün umrunda olmadığımı söylemiştin ama !"

"Kendimde değildim anlamıyor musun! Sen onları söyleyince çok kötü oldum ve söyledim işte! Özür dilerim. Oldu mu? Şimdi nerde olduğunu söyle. Gece nerdeydin?" Yutkundum.

"John'un evinde" gözlerinden ateş çıkıyordu şuan resmen.

"O kim?"

"Şey.. Dün barda tanıştık. Ama sakın yanlış anlama. Bişey geçmedi aramızda. Sadece arkadaşız." Bu sefer ciddi anlamda sinirlenmişti.

"Bu yalanları yiyeceğimi mi sanıyorsun sen!?" Avaz avaz bağırıyordu. Dudağına yapıştım. Bunu ben mi yapmıştım? Dün içtiğim şeyler yüzünden olmuştu bu. Geri çekilip yüzüne baktım. Biraz daha yumuşamıştı.

"Yemin ederim bir şey olmadı. Sana yemin ediyorum bir şey yapmadık"

"Bu üstündekiler neyin nesi o zaman?"

"Giydiğim şeylerin beni üşüteceğini farkedince bunları giydim." Kısmen doğruydu.

"Peki sana inanıyorum. Hadi provalara gidelim." Otelden çıktık, arabaya hızlıca bindik ve provaların olduğu yere doğru gitmeye başladık.

&&&

Provaların olacağı alana geldiğimizde şoför ona kapıyı açtı ve o da benim kapımı açtı.

"Lindsay nerede?"

"Evinde de neden sordun?" Oh burada olmayacaktı. Çok sevinmiştim varlığı bile beni huzursuz ediyordu.

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin