"Yavaş ol max!"
Bu kaçıncı uyarışımdı?
"Akıllı bir köpek ol ve koşmayı bırak. Max!"
Sanırım delireceğim..
Neden böyle yaptığını tahmin etmek hiçte zor değildi halbuki.*1 SAAT ÖNCE*
"Hayır anne!" Neden anlamıyordu sanki? Max'i barınağa vermek istemiyordum..
"Çocukça davranıyorsun Arya."
Nefesimi öfkeli bir şekilde dışarı bırakıp gözlerimi kapattım. Kâbus felan mıydı bu? Max bana babamın hediyesiydi. Babam yurt dışına iş için gittiği zamanlarda max'ten başka bir erkek yoktu ki evde. O benim dostumdu ve şimdi annem onu barınağa bırakmak istiyordu.
"Babam gelene kadar kalsa olmuyor mu?"
Max'e baktım. Eminim anlıyordu. Hissediyordu bırakılacağını..
"Yarından itibaren programa başlayıp çalışma listeni gözden geçirmen gerek Arya. Bunu biliyorsun. Daha fazla diretme. Max bu akşam gidiyor."
Max'in havlayışı, annemin odadan çıkışı, ve benim aldığım o derin nefes.
"Bekle beni oğlum, giyinip geliyorum."
Telefonumu elime alıp o her zaman ki bilindik numarayı tuşladım.
"Alo?"
"Merhaba Mel teyze!"Ve işte o harika kıkırtı..
"Arya! Benim güzel miniğim!"
"Mel teyze, Max gidiyor.. "Bir an max'le göz göze gelişim.. Artık eminim. Kesinlikle anlıyordu!
"Barınak?" Sanki görüyormuş gibi başımı onaylar şekilde sallayıp "evet" diye fısıldadım.
"Ne zaman?" Biraz düşündükten sonra tam olarak saati bilmediğimi hatırladım.
"Akşam." Bir kaç dakika sustuk ve hemen ardından yine o içten ses kulaklarimda çınladı.
"Onu alırım, bebeğim. Pek görüşemiyoruz biliyorsun fakat en yakın zamanda yanına getiririm." Ve benden gelen o kahkaha!
"Harikasın Mel teyze!"
Bir kaç dakika daha konuştuktan sonra telefonu kapattık.
Giyindiğimde max beni bekliyordu fakat hâlâ huysuzdu. Her ne olursa olsun artık benimle kalmayacaktı."Hadi ama max! Mel teyzeyi biliyorsun.."
Tasmasını boynuna dikkatli bir şekilde yerleştirip ipini elime aldıktan sonra evden çıkıp kapıyı kapattım.
***
Gece'nin ağzından;
"Kes artık şunu!"
Yumruğumu sıkmaktan morarmaya başlamış elimin acısını hissetmiyordum bile. Annem köşeye sinmiş ağlarken sinirim daha da bozuluyordu.
"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin."
Bu adamın bu sakin tavrı beni delirtiyordu.
"Sana anneme el kaldırmayacağını söyleyebilirim!"
Ve işte o lanet, ruh hastalarından farksız sırıtışı..
"Annen bundan rahatsız değil ama. Değil mi hayatım?"
Sinirden titremeye başlamıştım. Üzerine yürürken annemin cılız sesi beni durdurdu.
"Gece, babana saygılı davran oğlum."
Ve işte o an.. Delirdiğim an..."Anne! Sen ne dediğinin farkında mısın? O adam sana.."
"O adam senin baban, gece."Başımı hızla iki yana olumsuz bir şekilde sallayıp fısıldadım.
"Bedelini öder, babam."
Kapıyı çarpıp o kocaman aptal odadan çıkışım.
Mal varlığının % 80 i anneme ait olmasına rağmen hep ölesiye bencil, gaddar olan bu lanet adam nasıl benim babam olabilirdi?
Beni sinir hastası, acımasız, buz gibi birine çeviren bu adam nasıl benim babam olabilirdi?
Nefret ediyordum. Herşeyden nefret ediyordum.
Annem gibi iyi niyetli olan herkesten ve herşeyden nefret ediyordum.
Son aldığım arabaya binip çalıştırdım.
Kafami nereye eserse siktir olup gidecektim. Gaza bastım.
O lanet gaza, annemin her ağlayışı aklıma geldikçe daha fazla bastım.* * *
Arya'nın ağzından;
Koşmaktan haşat olmuş bir şekilde son kez seslendim;
"Max!"
Anayola doğru koşmaya başlamıştı. Tasmasının ipi ellerimin arasından kaydığında kendime sövdüm.
"Max, lütfen dur!"
Arabaları görebiliyordum. Hızla ilerliyorlardı. İçimi kaplayan o berbat korku beni daha fazla yoruyordu. Dizlerimin bağı çözülmek üzereydi. Nefes nefeseydim ve ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Korkuyordum..
Max koşmaya aralıksız devam ederken hızına yetişmeye çalıştım. Yerde ki ipini yakalamaya çalışmak beni ordan oraya sürüklüyordu.
Ve farkında olmadan sürüklediğim o yol...Kahrolasıca fren sesi. Gerisi Karanlık..
Gözlerim kapanırken, sağır edici o sessizliği iliklerime kadar hissettim. Kırılan kemiklerimin acısı beynimi uyuşturuyor, bilincimi yıkıp geçiyordu.
Ölmek için kıvranıyor ama başaramıyordum.
Sessizlik yerini ambulansın siren sesine bıraktığında kulaklarımı tıkamak istedim ancak bedenimi ele geçiren o berbat acının buna izin vereceği yoktu.
O an ölmekten korkmak değildi hissettiğim.
O an ölmeyi diledim.."MERHABA :) ÖNCELIKLE HEPINIZE DEFALARCA TEŞEKKÜR EDİYORUM. BU KARANLIK HİKAYEYE BİRER IŞIK OLDUĞUNUZ İÇİN. BU KARANLIĞA IŞIK TUTTUĞUNUZ İÇİN. SAYFALARI AYDINLATTIĞINIZ İÇİN. ÖYLE Kİ TIPKI ARYA GİBİ :) DİLERİM Kİ MUTLULUK HEP BİZİM SATIRLARIMIZ ARASINDA SAKLI OLUR. TEKRAR TEŞEKKÜR EDİYORUM IŞIK PERİLERİM.."
- Aleyna Çelik
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK KARANLIK
Teen Fiction"Gözlerim kapanırken, sağır edici o sessizliği iliklerime kadar hissettim. Kırılan kemiklerimin acısı beynimi uyuşturuyor, bilincimi yıkıp geçiyordu. Ölmek için kıvranıyor ama başaramıyordum. Sessizlik yerini ambulansın siren sesine bıraktığında kul...