BÖLÜM 2 - KİMSİN SEN?

476 61 6
                                    

Büyük bir okyanusta battıkça batıyor gibiydim. Acımasız bir dalga tarafından büyük bir kayaya çarpıp paramparça olmuş bir cam şişe gibi...

"Hadi bebeğim. Aç gözlerini, uyan.."

Annemin o ağlamaklı sesini duydum. Ses çok derin ve uzaktan geliyordu. Belkide ben çok uzaktım onlara..

"Ben geldim Arya, kalk artık meleğim." Ve babam.. Lanet iş gezileri yüzünden ölesiye özlediğim o adam. Özlemimin hiç bitmediği o adam.
Hadi ama baba..
Gelmen için bu mu gerekiyordu? Böyle kırık dökük olmam mı?
Gitmemen için ne gerekiyor peki?
Ölmem mi?
Bu ölümcül iç sesimle vedalaşıp gözlerimi açmaya hazırlandım. Acıyı hissedebiliyordum. Acıyı ve daha fazlasını..
Gözlerimi açmak için yoğun bir gayret ettikten sonra yavaşça nefes aldım. Başarmış mıydım?

Ah, evet...

Annemin sevinç çığlıkları odada yankı yaparken, babam gülüyor ve bana bir şeyler söylüyordu.

Anlamadığım bir şeyler...

Odaya giren yaklaşık 8 doktora hayretle baktım. Babamın onlara yaptığı tehdit dolu konuşmayı tahmin edebiliyordum.

İyileşmezsem onlara dünyayı dar edeceğini...

"Merhaba, Arya." Başımı hafifçe kaldırıp yakasında ismi yazan doktora baktım.

Bu kadar güzel bir doktor var mıydı cidden? Yoksa bilinçaltım Victoria Secret'ta mı geziniyordu?

İyide rüyada değildim ki...

Zar zor gülümsemeye çalışarak isminin Nil olduğunu öğrendiğim doktora "Merhaba" diyebildim.

Bütün doktorlar gülümsüyor ve bana dikkatle bakıyorlardı. Eminim aslında bir an önce kurtulmak istiyorlardır...

"İyi misin?"

Aslında iyi felan değildim fakat bende burdan kurtulmak istiyordum.
Canımın acısını hiçe sayarak "iyiyim" diyr fısıldadım.

BRAVO ARYA ZORLUAY, YILIN YALANCISI SEÇİLDİN!

Doktor gülümseyerek yanımdan uzaklaştı. Bir kaç dakika annem ve babamla konuştuktan sonra babamla birlikte dışarı çıktılar.

Odada sadece annemle ikimiz kalmıştık. Annem yanımda ki koltuğa oturmuş saçlarımı okşuyordu. Hızlı bir iç çekişten sonra konuşmaya çalıştım fakat kelimelerim kesik kesik çıkıyordu.

"Ne kadar süredir buradayım?"
Annem yavaşça elimi kavradı.

"Bir haftadır, bebeğim." Gözlerimi kapattım. Göz yaşlarımın akmasına izin verirken fazla çaresizdim.
Max'i kurtaramamıştım.

Annem gözümden akan yaşları başparmağıyla silerken fısıldadı;
"Senin suçun değil, Arya." Hıçkırdım.

"Senin suçun, Anne."

                                 ***

Gece'nin ağzından;

Kolumu kıpırdatan doktora karşılık acıyla inledim.

"Ne zaman bitecek şu lanet sargı!" Annem saçımı yavaşça okşarken konuştu;

"Gece, lütfen.."

Gözlerimi devirip, derin bir nefes aldım. Hastane denen şeyden nefret ediyordum. Bana o lanet günü hatırlatan her şeyden nefret ettiğim gibi.

O gün fazla hızlıydım. Aklımda babam varken hızlı olmamam mümkün değildi. Ama o kız nerden çıkmıştı?

Trafiğin oldukça fazla aktığı bir yola atlamak fazlasıyla aptallıktı.
Bununda hesabını soracaktım. Gerekirse şikayet edecektim.

Onun yüzünden kırılan bir kolum ve patlayan bir kaşım vardı..

                 *2 SAAT SONRA*

Son hastane işlemini de hallettikten sonra bir kez daha bu iğrenç yere lanet ettim. Ve o aptal kıza da.

Onun yüzünden hayatımdan 2 saat daha bu lanet yerde geçmişti.

Boş koridorda ilerlerken isminin Arya olduğunu öğrendiğim kızın odasına yaklaştığımı fark ettim.

Bana büyük bir özür borçluydu...

Kapıyı tıklattığımda ses yoktu. Biraz bekledikten sonra yeter bu kadar oyun diye düşünen öfkeli iç sesime yenik düştüm.

Kapıyı açıp içeri girdim. Manzara oldukça fazlaydı.

Yerde, kullanılıp atılmış peçete topları ve ortasında bacaklarını kendine doğru çekmiş, alnını dizlerine yaslayıp, gözlerini kapatmış, hıçkırıp duran bir kız.

Bekledim.

"Pasaklı ve dengesiz."

                                 ***
Aryadan..

Ne kadar süredir bu haldeydim ben? Neyden korkuyordum? Yalnız kalmaktan mı? Uyumaktan mı? Uyanamamaktan mı? İç sesimden mi? Neyden korkuyordum ben?
Karanlıktan mı?
O zaman bu karanlık gözler neydi?
Karşı karşıya olduğum bu karanlık neydi böyle?

Hızla çarpan kalbime aldırış etmemeye çalışırken, yutkunamıyordum.
Konuştum.

"Sen kimsin?"

'ÖNCELİKLE MERHABA! BAZI ARKADAŞLAR BANA BU HİKAYENİN KONUSUNU SORDU. VE BENDE KONUYU SÖYLEMEDİM. ZATEN SÖYLEYEMEZDİM. KONU BENDE DEĞİL SİZDE SAKLI. SAYFAYI HER ÇEVİRİŞİNİZDE FARKLI BİR MUTLULUK, FARKLI BİR ACI, FARKLI BİR AYRINTI YAKALAMANIZ DİLEĞİM. KONUYU BULMAK DEĞİLDE YARATMANIZ DİLEĞİM. HEPİNİZE SONSUZ TEŞEKKÜRLER...'

- Aleyna Çelik

İLK KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin