BÖLÜM 7 - ÖLDÜREN ÖLÜM

280 40 4
                                    

Yakınlık kavramı neydi?
Sahi neydi o kavram?

Yanımdan geçip giden o karanlık neydi?
Sahi neydi o karanlık?

O fısıltı neydi peki ?
Sahi, ne kokmuştum şimdi ben?

Son kez yatakta ki kadına, 'Gece'nin annesine' bakıp odadan çıktım.
"Ne demek istedin?" Bana cevap vermeden merdivenleri hızla iniyordu, sinirli olduğu sıktığı yumruğundan belliydi.
Arkasından koşarken dizimin acısının hafiflediğini fark ettim. İyice yaklaştığımda dudaklarım tekrar aralandı.
"Ne demek is.." Aniden durmasi sonucunda bedenim bedenine çarpmış, omzum acımıştı
"Çok soru soruyorsun, Arya." Koyu gözleri parlarken, dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı.
"Ne demek istedin?" Bu kez daha yavaş ve daha sessiz sorduğum soru karşısında derin bir nefes almıştı. Gözlerini tekrar gözlerime sabitlediğinde az önce ki parıltıdan eser yoktu.
"Benden uzak durmanı söylüyorum, Arya belası." Bir süre sustuktan sonra tekrar konuştu;
"Çünkü bende ki belalar senin saf belalarını aşar." Kaşlarım çatılmış, yukarı doğru kıvrılan dudaklarım yerlerine geri dönmüştü.
Neydi bu sert çocuk havaları?
Ama ben onun havasını yok etmenin yolunu biliyordum. En azından tahmin ediyordum. Tıpkı benim gibi, o da öyle düşse onunda havası yerini kalça acısına bırakabilirdi.
Ama öyle olmadı.
Kaşlarımı sonuna kadar çatıp gözlerimi iyice kıstıktan sonra üzerine yürümeye başladım.
Gümüştü.
Cidden mi? Komik felan değildi.
Bir adım daha attığım da neredeyse burun burunaydık. Omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdığında dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı.
"Bana benzeyemezsin, Arya Zorluay. Öyle bir ihtimal olsa, şu an yanımda olmazdın."

***
Gece'den..

Evine bırakana kadar sadece bir kez konuşmuş, ondada yol tarif etmişti.
Uzak durmaya çalışıyor gibiydi.
Bunu ben istemiştim. Öyle olmalıydı.
Evinin önüne geldiğimizde emniyet kemerini açıp bana baktı.
Gözlerini gözlerime sabitlemiş sadece bakıyordu.
Gözlerim onun aralanan dudaklarına kaydığında fısıldadı;
"Bela göreceli bir kavramdır, Gece Madra." Hızla çekilip arabadan indiğinde bir süre arkasından baktım. Evine girince başımı arabanın koltuğuna yaslayıp derin bir nefes daha aldım.
Hava iyice kararmıştı.
Bu karanlık beni boğuyordu..

***
Aryadan...

"Nerdesin sen!"
Aynı soruyu 10.000 kez sormuş olmasına rağmen hâlâ soruyordu.
Ve verdiğim 10.000'inci aynı cevap...
"Gece'yle birlikteydim, anne."
Bileğinde ki saati neredeyse gözüme sokarak bağırdı.
"Saat onbir, Arya!" Bu hâline gülmemek elde değildi.
Çünkü komikti.
Ağzından çıkan nerdesinlere karşılık bir kez bile neden sorusu çıkmamıştı.
Boynum bir kez olsun dikkatini çekmemişti.
"O zaman arabanı yüzüncü kez bir yere çarpmasaydın, Anne! O zaman Şoförü kuaföre gitmek için kullanmasaydın! O zaman o okula göndermeyi akıl ettiğin gibi lanet bir servise de yazdırmayı unutmasaydın!"
Sesimi yükseltmeme rağmen tek bir şey bile söylememişti. Susmuştu.
Haklıydım.
Bu koca evde o kadar ilgisiz büyümüştüm ki. Beni sevdiğini söyleyen ama asla hissettirmeyen ebeveynlerim vardı.
O kadar zordu ki.
Odadan çıkıp gittiğinde o bilmediğim kafa karışıklığımla başbaşa kaldım.
Neden herşey bu kadar zordu?
Gece'nin annesi gözlerimin önüne geldiğinde, gözlerimi kapattım.
Babam aklıma geldiğinde kapattığım gözlerimi sertçe sıktım.
Max'in havlayışını duyduğumdaysa gözlerimden dökülen yaşlara engel olamadım.
En kötüsü de aslında o sesi duymamış olmamdı. Duyduğumu sanmam...

Duşa girip rahatlamak istedim. Hatta o duştan hiç çıkmamak. Suyun altında aylarca kalmak ...

*8 SAAT SONRA*

Sabahın 7sinde okulda olmama küfrederek esnedim.
Boynumda ki tül kaşınmama sebep olurken aklıma Gece geldi.
Okulda mıydı?
"Arya!" Ceylin'in sesini duyunca başımı ona çevirip gülümsedim.
"Merhaba, Ceylin." Bana sarılıp gülümsememe karşılık verdiğinde çevremde en azından bir tane normal insan olduğuna şükrettim.
"Dün aramadın?" Bir an telefonumun nerede olduğunu düşündüm. Fakat hiç bir tahminim yoktu.
"Şey.. Telefonum.." Gelen başka bir sesle irkilirken bir an Ceylin'in bileğini tuttum.
"Burda!"
Dün ki olanları hâlâ atlatamamış, her an savunma halindeydim.
Ceylin yüzüne şaşkın bir ifade takınarak fısıldadı.
"İyi misin?" Başımı hızlıca salladıktan sonra karşımızda ki çocuğa baktım.
Sarışın, hoş bir çocuktu.
"Korkuttum mu? Telefonunu getirmiştim." Şaşkınca aralanan dudaklarıma engel olamadım. Telefonumu alıp teşekkür ettim.
Onda ne işi vardı benim telefonumun?
"Bu arada ben Dağhan. Gece'nin arkadaşıyım." Uzattığı eline karşılık elimi uzatıp konuştum;
"Arya." Gülümsedi.
"Biliyorum." Ardından Ceylinlede el sıkışıp yanımızdan uzaklaşmıştı.
Gece'nin aksine sıcakkanlı biri olduğu belliydi.
Kantinden çıkıp sınıfa gittiğimizde ders başlamıştı.
Son ders zili çalmadan önce müdürün yanına gitmiş servis işlemlerimi halletmiştim.
Ders zili çaldıktan 5 dakika sonra işlem hallolmuştu.
Derse gitmek için müdürün odasından çıkıp boş koridorda yürümeye başladığımda tuvaletten gelen berbat tonda ki ses dikkatimi çekmişti.
"Gece'ye bunu söyleyemem."
Sustu.
Sustu.
Ve sustu...
"Bu ölüm onu öldürür."

Bazen sadece merak etmez, merak ettiğiniz şeyden korkarsınız.
Bazen korktuğunuz şeyi yenen cesaretiniz değil, merakınız olur.

MERHABA...
BU HİKAYEYE BAŞLARKEN KAFAMDA HİÇ BİR ŞEY YOKTU.
HİÇBİR TASLAK, HİÇBİR KURGU..
ÖLESİYE HEYECANIM BENİ BOĞUYORDU.
İLK KARANLIK ADINI KOYARKEN BİR YANDANDA KARANLIKTA KALMAKTAN KORKMUŞTUM.
O KARANLIĞI CENNETE ÇEVİRİŞİNİZDE KORKUM YERİNİ MUTLULUĞA BIRAKTI.
O GÜZEL GÖZLERİNİZLE DEĞER VERİP OKUDUĞUNUZ SAYFALAR HİKAYEMİ BIR IŞIĞIN AYDINLATABİLECEĞİNDEN DAHA FAZLA AYDINLATTI.
SÖYLEMEKTEN YORULMAYACAĞIM ŞEYİ BİR KEZ DAHA SÖYLEMEK İSTERİM;
İYİ Kİ VARSINIZ.
(Medyada; Gece, Arya, Dağhan ve Ceylin.)

-Aleyna Çelik









İLK KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin