Multimedia'daki fotoğraf hikayemizdeki vampirler hakkında çalışmalar yapan, nefret ve intikam planlarıyla diğer bölümlerde gerilim yaratacak olan Devrim Atay' a ait.
Beyaz bir boşlukta gibiydim, beynimin içinde uğultular vardı.Ne olduğunu anlayamadığım ama hissettiğim bir korkuydu bu. Zorla hareket etmeye çalışarak gözlerimi araladım.
Gözümün önündeki manzara karşısında hayretler içinde etrafıma bakınıyordum.Yaklaşık 10-15 kişi civarındaydık.Herkes farklı bir dille birbirlerine bir şeyler anlatmak için çırpınıyordu.Hepimiz birbirimize anlamsız bakışlar atıyorduk.Bu ürkütücü yere nasıl geldiğim ve kimin getirdiği hakkında bir fikrim yoktu fakat bir an önce öğrenip buradan kurtulmalıydım.
Karşımdaki kumral, mavi gözlü çocuk belli etmemeye çalışsa da sık sık aralıklarla bana bakıyordu.Beni tanıma ihtimalinin oldugunu zannetmiyordum, çünkü daha önce hiç öyle birini görmedim.Bakışları, rahatsız edici gelmiyordu.Yüzüne düşen kumral saçları onu oldukça cool gosteriyordu. Gozlerinin rengi bana babamı anımsattı ve bir an aklıma geldi.
En son alışveriş yapmak için dışarıdaydım ve gözlerimi açtığımda kendimi burada buldum.Kaç gün geçmişti ya da neler olmuştu bir fikrim yoktu.Neler olacağı konusunda da oldukça içimi saran korkuyla birlikte merak vardı.Babamın böyle bir şey olacağının aklına geleceğini sanmıyordum fakat ona bir şekilde ulaşmalıydım ve beni nerede olduğumu bilmediğim şu yerden kurtarmalıydı.
Loş ışıklı bu yer oldukça ruh bunaltıcıydı, yan tarafımda bulunan benim yaşlarımdaki çocuk tebessüm ederek nazikçe ismimi sordu.İngilizce konuşuyordu."Mine." diye cevapladım.Bir an yüzünü buruşturdu.İsmimi bu kadar mı beğenmemişti anlam veremedim.
Bende ona ismini sordum. "Matt" dedi ve gülümsedi."Neden burada olduğumuzu biliyor musun?" diye sordum, bir kez daha ingilizcemin iyi olduğuna şükrederek ."Ben daha önceden beri buradayım." dedi.Anlamsız bir bakış atarak baktım."Neredeyiz?" "İngiltere." demişti Matt.Ardından "Kolay şeyler yaşadığımız söylenemez, her şeye hazırlıklı olmalısın ayrıca..."Aman Allahım neler oluyor?" diye sertçe çıkışırken demir ve pas tutmuş kapının kilidinin açıldığını duydum.
İçeri benden 5-6 yaş büyük 25 yaşlarında biri girdi.Bana içimi ürperten bir bakış atarken, "Merhaba ben Devrim ATAY." dedi.Korku dolu gözlerle "Benim burada ne işim var?" dedim. "Dur, daha yeni başlıyoruz Mine hanım." dedi.
Bana doğru bir kaç adım attı.Korkudan titrerken belli etmemeye çalışarak, ayağa kalktım.Karşısında dikelip sesimin çatallaşmasına aldırmadan "Bana ne yapacaksın?" dedim."Benim istediğim kadar eğlenecegiz küçük denek." dedi.
Ne denek mi demişti? Bu da ne demek oluyordu şimdi? Sinsice gülmeye başladı ve ağzından "Eser." kelimesi çıktı.
Arkamı döndüğümde gözleri öfkeyle karışık dolan çocuk, uyandığımdan beri bana çaktırmamaya çalışarak bakan çocuktan başkası değildi.Olanlardan bir şey anlayamazken, "Yapamam." dedi tok bir sesle Eser.
Türkçe konuşuyordu, tıpkı Devrim gibi bir Türktü. Onunla konuşursam buradan kurtulmanın bir yolunu bulabilirim diye düşündüm.
"Bana ne yapacak?" diye sordum isminin Devrim olduğunu söyleyen adama."Birazdan öğrenirsin." dedi.Ardından Eser'e dönüp, "Sen yapmayacaksan bir başkasına yaptırırım hem de daha fazla canını yakmasını sağlarım, ikinizin de." dedi, acımasızca.
Ne yaptırmaya çalışıyordu acaba derken Eser'in ayağa kalktığını gördüm.Bana doğru adım atmaya başlamıştı, gözlerinde özür diler gibi bir ifade vardı.Kötü bir şey olacağını anlar gibi geriye gittim.
Bana yaklaştıktan sonra gözlerimin içine bakarak, "Şimdi ben bileğimi kanatacağım ve sende onu içeceksin tamam mı?"dedi. "Hayır." dedim geri gitmeye başladım.
Eser bir an afallamış gibi göründü.Devrim şaşırmış gibi durmuyordu. "Mine." "Efen..." kelimemi tamamlayamadan Devrim alay edercesine kahkaha atıyordu."Mine ha?" dedikten sonra bana baktı, "Baban,sana zarar gelecek diye çok korkuyor anlaşılan küçük saf kız." dedi ve soğuk bir şekilde güldükten sonra Devrim, "Eser, yap şunu."dedi.
Eser ne yapacağını biliyordu ki bana yaklaşıyordu.Ben ise korkuyla ona bakarken Eser'in göz altlarında damarlar belirmeye başladı.Oldukça korkutucu görünüyordu.Açık mavi gözleri gittikçe koyulaşıyordu.Olaylara şaşkınlıktan bir tepki bile gösteremezken Eser bileğini ısırdı. Bileğinden kanlar akıyorken bir an bileğini ağzıma dayadı, itmeye çalışsamda başarılı olamadım. Boğazımdan aşağı uğursuz bir sıvı akmaya başladı.
O an anladım ki onunla konuşarakta buradan çıkmam mümkün değildi.Burada bana kimse yardım edemezdi.
Kolunu ısırırken dişleri nasıl sivrileşmişti öyle? Yoksa benim inanmadığım, efsane zannettigim bir vampir mi duruyordu karşımda diye korkuyla düşünürken bileğini ağzımdan çekti ve daha sonra boynumda bir acı hissederek öldüğümü zannettigim derin bir uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK 1504
VampireVampirler üzerinde işkenceler ve araştırma yaparak, intikam ve öfke kalbini kör etmiş bir Devrim. Neden yurtdışına kaçırıldığını bilmeyen,korku dolu anlarla burun buruna gelen Mine kendisindeki bu değişime ayak uydurabilecek mi? "Nefret etmek kolayd...