7.BÖLÜM - YALAN

112 5 2
                                    

Devrim'e ne anlatacağım konusunda bir fikrim yoktu fakat şüphelenmemesi için bir an önce bir şeyler bulmalıydım.

Yalan söylerken oldukça saçmalamamın yanı sıra ellerimle oynardım. Bu sefer rolümü ustaca oynamalıydım ve kurguyu güzel kurmalıydım.

Bana tüm esaretiyle bakan iki çift ela göze bakarken gözlerimi kaçırmamaya çalıştım. Ellerimi ve ayaklarımı çözdü. Sedyede doğruldum."Anlat." diye tısladı.

"Şey.." "Bana yalan söylemeden doğruları anlat." dedi. "O gün ben Denek 1504 yazısını babamın komidine bıraktığı bir kağıtta gördüm. Babama sormama rağmen öğrenmeme zaman kalmadan bir vampir..." duraksamıştım.

Bir anda olanları idrak edemedim. Bir vampir mi demiştim ben? Bir vampirin olduğunu eskiden biliyor muydum yani? Peki ya şimdi hatırlamamın sebebi neydi? Ben bunları düşünürken Devrim'in sesiyle irkildim.

"Evet, bir vampir?" dedi. "Babama olanları sorarken bir vampir bana her şeyi unutturdu.Peki ya ben bunları neden şimdi hatırlıyorum?" dedim merakla.

"Çünkü etki altına alınmıştın ve kan torbasındaki numarayı görünce hatırlamaya başladın. Sana unutturulan şeyleri gördükçe ya da unutturulduğun yerlere gittikçe hatırlayacaksın." dedi. Duraksayıp yüzüne bakarken, onunda şüpheli bakışlarını yakaladım. Telaşlı görünümü olmasa da hala içinde bana karşı bir güvensizlik vardı.

"Doğruları söylediğine emin misin? Gözlerime bak ve söyle." dedi, ciddiyetini hiç bozmadan. Gözlerine bakıp,"Doğruları söylüyorum." dedim.
"Beni etkiye alamazsın bunu biliyorsun değil mi?" "Nedenmiş o?" dedim hemen. Gözleiyle mineli eldivenlerini işaret etti. "Etki altına alınıp alınmaman umrumda değil, doğruları söylüyorum." dedim.

"Peki ya babamın vampirlerle ne alakası var?" dedim. "Bence bu kadar şaşırmamalısın." dedi. Merak kaplamış yüzümde gözlerini gezdirdi fakat tabiki de sorularımı sıralamaya başlayacaktım. "Tedirgin gibisin, bildiğin bir şey olmalı." dedikten sonra umursamazlıkla yüzünü buruşturdu. "Ne zırvalıyorsun sen? Benim babanın saçma işleriyle ne alakam olabilir?" deyip kafasını çevirdi. "Bana niye her şeyi unutturdu ve şu numaranın ne gibi bir önemi olabilir ki?"

Bakışlarındaki öfkeyi sezdim. "Çok merak ediyorsan babacığına sor, tabi kızını görmek isterse." dedi. Sonra yineledi ."Doğruları söylüyorsundur umarım." Hemen kendimi savunmaya geçiyordum fakat onun önünde ruhum çıplak gibiydi. Yine de, "Başka hatırlayacağım ne olabilir ki? Doğruları söylüyorum." dedim, umursamaz davranmak için çaba sarf ederken.

Biraz yüzümde gözlerini gezdirdi. Keşke bende onun gibi olabilseydim. Ona bakarken düşüncelerini, ne yapmaya çalıştığını sezebilseydim fakat ona baktığımda gözlerim bi boşluğa daldığında ne hissediyorsam onu hissediyordum. Onun ruhu tel örgülerden çok aşılması zor demirler gibiydi.

    Merak ediyordum. Evindeyken nasıldı? Bir ailesi var mıydı? Arkadaşlarıyla dolaşırken eğleniyor muydu yoksa yüzünde hep bu kural tanımaz ifadesiyle yalnızlığa meydan okur gibi mi bakıyordu? Düşünceli haliyle bir çok şeyi kafasına taktığını her ne kadar gizleyemesede bu umursamaz maskesini bedenine iyi yerleştirmişti. O yürüyüşüyle bile bunu yapabiliyordu fakat unuttuğu bir şey vardı. Ruhuna maske giydiremezdi. Ruhu elbet bir gün yaptıklarını ve düşüncelerini ortaya koyacaktı.

    Acaba bir sevgilisi var mıydı? Bu adamın birini çok sevebileceğine ihtimal veremiyordum nedense. Belki de onu gözümde çok büyütmüştüm. O da bizim gibi normal bir insan yahu diye içimden geçirirken, evet dedim. O kadar normal biri ki insanların hayatlarını onlardan çalarken sonsuz bir yaşam veriyordu. İnsanları vampirleştirip üzerlerinde çeşitli deneyler yapıyor, çok normal. Biraz önce o da bizim gibi normal bir insan, dediğimi farkedince bir an için tuhaf hissettim çünkü benim insanlığımı bile elimden almıştı. Sonsuz bir canavardım onun tabiriyle.

    Bunca şeyin arasında bunları düşünmek bir an mantığıma sığmadı. Sahi banane canım, nasıl davrandığından, neler yaptığından, sevgilisi var mıymışmış? Sanane kızım dedim kendi kendime, şuradan nasıl kurtulacaksın, her şeyi nasıl öğreneceksin onu düşün. Her zaman kendi sorunlarımı iç sesimle anlaşarak halleden bir kızdım. Bu İzmir' de de böyleydi. Orada da insanlarla paylaşmak yerine kendi içime sığdırırdım olanları. Ben kendimle konuşmayı bırakıp kafamı yukarı kaldırdığımda bana baktığını farkettim. Sanırım tüm bunları düşündüğüm sürece o da öylece durmuştu.

Oluşan kısa bir sessizliğin ardından,"Çıkabilirsin" dedi .İnanmış olmalıydı. Ayağa kalktım ve hemen arkamdan o da geliyordu. Merdivenlerden aşağı indikten sonra beni yine o parmaklıkların arasına kapattı.

Yalan söylemiştim ona. Bu konularda başarısız olduğum artık söylenemezdi. Asıl şimdi gerçeğe dönmeliydim. Beni o gün etkileyen kişi Eser'den başkası değildi.

Peki ya babam Eser'i nereden tanıyordu? Bizim evde ne işi vardı? Eser kimdi? Bu yazıyı komidinin üzerinde görmemdeki gariplik neydi ki bana bunu unutturdu?

Bildiğim tek bir şey vardı. O gün babamın ona sevgiyle bakmadığından emindim fakat ben bu işin peşini bırakmayacaktım. Eser şimdi karşımdaki demirliklerin arasında uyuyordu. Uyandığında her şeyi öğrenmeliydim. Öğrenecektim.

  Düşünmeye başladım. Acaba Eser ile babamın arasında bir husumet mi vardı? Peki ya babam tüm bu paranormal şeylerden nasıl haberdardı? Acaba... Yoksa babam bir vampir miydi?  Oturduğum yerde öylece düşünmeye devam ettim. Yerde betonun üzerindeki pütürcükleri izleyerek kafamdaki sorulara cevap arıyordum. Sonra ise ulaşabildiğim tek sonuç bir hiçlik oldu.

   Bu soruların cevabı bende değildi. Bunların cevabını ben veremezdim. Bu soruların cevabını ya babam verecekti ya da Eser. Babama ulaşmam imkansıza yakındı. Bu olanları Devrim'in de bildiğine emindim fakat o bunu asla söylemezdi. Geriye tek bir kişi kalıyordu, Eser.

   Öğrenmeye kararlıydım. Duyduğum mırıldanmayla başımı yerden kaldırdım. Eser uyanmıştı, karşımdaki demirliklerin arasından bana öylece baktı. Bir şeyler soracağımı anlar gibi mi bakıyordu yoksa o mu bir şey soracaktı bilmiyordum çünkü bakışları kesinlikle boş değildi.

  
   "Eser." dedim. "Efendim?" diye yanıtlayınca aniden her şeyi sormak yerine kısaca, "Biz seninle daha önce karşılaştık mı?" dedim. 0Tereddütle yüzüme baktıktan hemen sonra kendinden ödün vermemeye çalıştığını farkettim. "Tabiki hayır nereden çıkarıyorsun bunu?" dedi. 0Nedense yanıtı hiç tatmin edici gelmiyordu. "Ben seni gördüm." dememle birlikte, "Bak ben seni ilk kez burada gördüm. Ben çok küçük yaştan beri buradayım karıştırıyor olmalısın." cevabını aldım.

   Bana açıkca sormaktan başka bir şans bırakmıyordu. Beynimin içindeki onca sorudan sadece bir tanesini seçip ona yöneltebildim."Bana neden unutturdun?" dedim. Bir an gözlerinde bir üzüntü yakaladım. Buradaki herkes bir oyunun içinde gibiydi. Eser ile işim daha kolay gibi geliyordu çünkü o ruhsuz bakmıyordu. O neler yaşadı bilemiyordum ama gözlerinde yaşama dair bir belirti yakalayabiliyordum.

  "Neyi unutturdum?"dedi. Artık inanmayacağımın o da farkındaydı. Zaman kazanmaya çalışır gibi bir hali vardı ya da işi zorlaştırıp kafamı karıştırarak bu işten sıyrılabileceğini sanıyordu. Pes etmeyeceğimi de görür gibiydi. Az bile hissediyordu çünkü bilmedikleri bir şey vardı. Benim için küçücük bir ipucu bile olsa asla peşini bırakmazdım. Öylece kabullenmek bana göre değildi. Eğer ki benim ne olduğu hakkında fikrimin bile olmadığı bir konu yüzünden insanlığım ellerimden alınmışsa, sonsuza kadar yaşayan ama her gün ölümü tadan biri olacaksam öylece olanları kabullenmeyecektim. En az benim kadar canları yanacaktı.

Uzun süre sonra bir anlık kararımla bölüm eklemeye karar verdim.Keyifli okumalar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DENEK 1504Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin