Onun gözlerine bakmaya başladım.
"Tamam peki. Sana anlatacağım. Ama eğer birine bile söylersen beni unut!"dedim tehtitkar bir sesle.
"Anlat!"dedi. Son heceyi uzatmıştı. Peki ala. Bir özet geçerim...
***
Kolumdan tutarak beni kaldırım kenarına çektiğinde kolumu ondan kolayca kurtardım. Gözlerime bakıyordu. Daha fazla bekleyemeyip anlatmaya başladım.
"Şimdi ben dün sınıfta otururken ön sıramda Emre ve Canberk vardı. Bir partiden söz ediyorlardı. Yani parti dediğim arkadaş arasında buluşma gecesi gibi bir şey. Sonra işte bu akşam buluşalım falan dediklerini duyunca 'ben neden gitmiyim?' diye sordum kendime. Sonra hazırlandım gittim işte."dedikten sonra derin bir nefes aldım. Asil'in suratına baktığımda o hala benim suratıma bakıyordu. Daha ne bekliyordu anlatmıştım işte. Evet, ayrıntıları atladım ama olsun.
"Bu mu?"diye sordu.
"E-evet. Bu yani. Ne bekliyordun?"
"O çocuk? O kim?"
"Hangisi?"diye sorup sanki bilmiyormuş gibi yaptım.
"O dans ettiğin?"
"Amaan! Orada tanıştığım bir çocuk işte."dedim geçiştirmeye çalışarak. Ama hala suratıma bakıyordu. Görünüşe göre anneme yaptığımı Asil'e yapamıyordum. Yemiyordu.
"Peki o hale nasıl geldin? Nasıl böyle kendinden geçtin? Bir şey mi içtin yoksa?"
"Ya Asil beni tanımıyormuş gibi konuşmayı kes. Öyle şeyler içmediğimi sende biliyorsun. Yalnızca meyve suyu."dedikten sonra elimi Asil'in yanağına götürüp yanağını sıktım ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Daha sonra yürürken tekrar gelip kolumu kavradı ve beni yine kendine çevirdi.
"Meyve suyunu kim verdi sana?"
"Oraya bakanlardan biri işte." Yeter artık! Cidden sıkılmaya başlamıştım bu sorgu sualden.
"Bu kıyafetle nereye gidiyorsun. Okula böyle gelemezsin."
"Ya senin çenen mi düştü? Ne bu kadar konuşmak yahu!"
"Sorumu tekrarlamaya gerek yok galiba."
"Aşağıya yeni bir kitapçı açılmış. İnternette gördüm. Böyle içi çok eski. Kitaplar tozlu falan. Tıpkı filmlerdeki gibi bir yer. Oraya gidip bilim kurgu romanları alacağım."
"Ben de geleceğim."
"Hayır! Sen okuluna git."
"Pardon siz neden gitmiyorsunuz efendim?"
"Canım istemiyor." Aslında dün o kadar rezil olduktan sonra okula gitmeye utanıyordum. Sonuçta beni dans ederken görmüştü. Emre'nin karşısına çıkmaya utanıyordum.
"Tamam bende geliyorum."
"Of!"
Beraber yolda yürümeye başladık. Kitapçıya doğru ilerliyorduk. Konuşmamıştık. Daha sonra kitapçıya geldiğimizde şöyle dışarıdan bir inceledim. Vay canına! Muazzam görünüyordu. Tıpkı filmlerdeki gibi çok eski duruyordu. Eski bir tabelası vardı. Cidden bu dekora bayılmıştım.
Birlikte içeriye girdiğimizde içerisi kocamandı. Bu eski dekor içeriye de hakimdi. Ardından yanımıza bir adam geldi. Orta yaşlıydı ve üstü hep tozluydu. Eskiydi. Onu görünce gülümsemeye başladım. Burası çok hoş bir yerdi.
"Hoş geldiniz efendim."diyerek karşıladı bizi adam.
"Bir şey sormak istiyorum."dedim.
"Elbette."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaşlıktan Öte
Teen FictionGerçek dostluk ve gerçek aşk,araya mesafeler bile girse büyümeye devam eder. Peki biz hangisiyiz ? Gerçek dost mu ? Gerçek aşık mı ?